Sürüş İzlenimi: Mercedes GLE Coupe 350d 4MATIC

Beklenmedik başarılar, Mercedes gibi geleneklerine bağlı kalan bir markayı bile hiç girmediği yollara sokmaya başladı. Bunun en büyük habercisi olan GLE Coupe’nin tek hayaliyse X6’yı koltuğundan devirebilmek.

Çok iyi tanıdığınız insanlar vardır ve ne yapacağından her zaman emin olursunuz. Çayı şekersiz içer, kahveyi filtre seçer, belirli markalar dışında seçim yapmaz ya da hep aynı yerlerde takılırlar. Snobluktan bahsetmiyorum, sadece kendisi karakteristik özellikler taşır ve sizi asla şaşırtmaz. Hiç de uzak değil, bundan yirmi sene önce otomobil markaları da karakteristik özellikleriyle belirgin tiplerdi ve onlar sizi şaşırtmazdı. Mercedes; lüks, ağırbaşlı ve prestijli otomobiller üretirken genellikle orta yaş ve üstünün kalbini çalardı. Bugün orta halli bir cadde kafesinin önüne park edilmiş otomobillere bakın; ne demek istediğimi anlayacaksınız.Mercedes bile, kapitalizmin acımasız çarkları karşısında tutum değiştirmek zorunda kaldı ve kendinden beklenmedik otomobillerle karşımıza çıkmaya başladı; A Serisi ya da CLA’nın hedef kitlesi ortada. BMW de aynı formülle 2008 yılında hiç de alışkın olmadığımız bir otomobil yarattı; X6. BMW dahil, kimse böylesine önemli bir başarıya imza atacağını düşünmüyordu.

Audi’nin yeni kamburu yoldayken, hali hazırda yeni rakibini karşılıyoruz: Mercedes GLE Coupe. Abartılı şekilde uzun, abartılı şekilde geniş ve fazlasıyla yüksek bir otomobil olan GLE Coupe’yi fark etmemek için ileri derece miyop olmanız gerekiyor. 21 inçlik alüminyum alaşımlı jantlar bile bu gövdenin altında küçülüyor, düşünün. Yüzü bizim bildiğimiz eski ML, yeni adıyla GLE’ye büyük oranda benzeyen SUV’nin arka tasarımındaysa bolca S Coupe esintisi mevcut, garip profil çizgisiyse eleştiriye açık bir nokta.

GLE Coupe’nin karoserindeki özgün detayları iç mekanda da arıyorsanız hayalkırıklığına uğrayabilirsiniz. Kokpit tasarımı, kardeşi GLE ile neredeyse aynı. Fakat şunu söylemek gerekiyor ki, müzik sisteminin ve havalandırma kumandalarının birçok Mercedes modeliyle aynı oluşu biraz ucuz bir etki bırakmış.

Ortada asılı izlenimi bırakan ekranın büyüklüğüyse diğer modellere göre biraz daha büyük tutulmuş. Gerek gösterge tablosunun takibi, gerekse multi medya sisteminin kullanımı rahat. İrili ufaklı eşya gözleri ve bardaklıklar da gündelik hayatı kolaylaştıran detaylar. Orta konsolda, sağda yer alan dairesel kumandaysa pratik bir şekilde sürüş modları arasında gezintiyi sağlıyor, ki bu rakibi BMW X6’nın buton kullanımı kadar mantıklı bir seçim olmuş. Buradan Spor, Kaygan, Konfor ve Kişiselleştime seçenekleri ile direksiyon sistemi ve şanzımanın karakteri değiştirilebiliyor.

Kaliteli malzemelerle bezenen iç mekanın genişliği için söylenecek çok şey yok; boyunuz 2 metre değilse önde çok rahat seyahat edebilirsiniz, arkada da 1,80’in üzerindeki yolcular insanlara yüksekten bakma ayrıcalığına sahip olacak. Tabii dar tutulan arka kapı ağzı ve yüksek karoser sebebiyle arkaya iniş binişlerde dikkatli olmak gerekiyor. 5 yetişkin kişi için bagaj bölümünde yeterli alan mevcutken, bagaj kapağının camla birlikte açılması da yüklemeleri bir nebze kolaylaştırıyor.

GLE Coupe’nin boyutları gerçekten özellikle şehir içinde benim gibi ufak tefek insanlar için göz korkutucu olabilir, tamam. Ama şehir içi kullanımını kolaylaştırmak için mühendisler otomobilin neredeyse her köşesine bir kamera yerleştirmişler. 360 derecelik kamera sistemi sayesinde otomobilin her köşesi multi medya ekranı vasıtasıyla izlenebiliyor. Virajlı yollardaysa kalın A sütununa ekstra dikkat etmek gerekiyor.

Peki bu koca ayağın damakta bıraktığı tat neye benziyor? GLE 350d Coupe’de, 3,0 litrelik, çift turbo beslemeli, V6 dizel bir motor görev alıyor. 258 bg güç ve 620 Nm tork üreten motor, gücü 9 ileri vitesli otomatik şanzımanla dört tekerleğe birden aktarıyor. Tabii bu büyük boy Mercedes’in tam 2250 kg boş ağırlığa sahip olduğunu unutmayalım ki bu rakamlar gözümüze büyük gelmesin. Böyle desem de, ağırlığına karşın düz konumda ok gibi fırlayan ve 1500 d/d altı haricinde çok canlı hissettiren motorun karakteri saygı duyulacak kadar iyi ki ruhsata baktıktan sonra tekrar saygı duruşunda bulundum. En yakın arkadaşı 9 ileri vitesli otomatik şanzımanın geçişleri sarsıntısız ve yeterince hızlı gerçekleşiyor.

Ara hızlanmalar esnasında ağırlığı hakkında en ufak bir ipucu dahi vermeyen GLE Coupe’nin gerçekleriyle yüzleşmek içinse otoyoldan çıkıp virajlı yollara giriyor ve merakıma yenik düşüyorum. Direksiyon sistemi emirleri yerine getirmek konusunda istekli davransa da yola tutunma ya da zemin hakkında bilgi vermek için aynı istekte değil ve zeminle elleriniz arasında bir duvar var gibi. Süspansiyon sistemi, darbe emişi konusunda başarılı ve sessizce işini yapıyor. Tabii konfor seviyesinin eski ML, şimdiki GLE kadar yüksek olmadığını söylemek lazım. Gövde salınımı, yüksekliği ve ağırlığı hesaba katıldığında makul olsa da sonuçta o bir SUV ve virajlar ardı ardına geldikçe kayık hissi vermeye başlayan GLE Coupe, limitlerde kontrollü şekilde arkadan kaymaya başlıyor, tabii ESP ve diğer çekiş kontrol sistemleri işi şansa bırakmıyor ve yerinde müdahalelerde bulunarak izine geri döndürüyor. Fren sistemi ise bu iri kıyım Mercedes’i dizginlemek adına işini iyi yapıyor; çok ısınmamak şartıyla.

GLE Coupe’de görev yapan şerit takip sistemi ve kör nokta uyarı sistemlerinin çalışma karakteriyse gayet iyi.

Velhasıl kelam, bence siz GLE Coupe’nin görünümüne aldanmayın; çünkü sportif kıyafetler giymiş bir GLE (ML)’den çok farklı hissettirmiyor. Dürüst olalım, zaten onun doğal yaşam alanı virajlı dağ yolları ya da çamurlu off-road parkurları değil, lüks caddelerdeki park alanları.

YAZI: KEREM TOKMAK
FOTOĞRAF: GÜRKAN ÇAĞLAR