Sürüş İzlenimi: Ford S-Max

Büyük boy MPV arenasının başarılı temsilcilerinden birisi olan Ford S-Max, ikinci neslinde daha taze teknolojiler ve daha dinamik bir sürüş vaat ediyor.

 

Gerçek bir aile otomobili sizce nasıl olmalı? Çoğumuzun aklında eskiden kalma alışkanlıklar sebebiyle büyük sedanlar belirse de birçok açıdan station wagon ve MPV karoserli otomobiller aslında aile kullanımı için çok daha iyi bir seçenek. Özellikle MPV’lerin aile içi kullanım avantajlarını saymakla bitmez.

Bir kere şunu kabullenmelisiniz; sedan bir otomobil ne olursa olsun, eğer orta-üst ya da üst segmentte değilse kısıtlı bir yaşam alanı sunabilir; diz-baş ve omuz mesafesi arkada kısıtlıdır; üç yetişkin arkada rahat bir şekilde seyahat etmek istiyorsa sedanlar çok da iyi seçimler değil. Buna karşın minivanlar yani  MPV’lerin büyük bir kısmı bağımsız arka koltuklara sahiptir ve eğer orta sınıf  bir otomobilden söz ediyorsak çok cömert bir omuz mesafesine sahip olursunuz. Diz ve baş mesafesi de gayet iyi olur ve daha da önemlisi büyük camları sayesinde yolculuk etmek daha keyifli hale gelir. Yani geleceğim nokta şu; eğer bencil değilseniz ve ailenizin rahatı, sürüş keyfinden, statüden ya da iyi görünümden daha iyiyse MPV doğru tercih.

S-Max da bu modeller içinde kendine iyi bir yer edinmişti. Şimdiyse yeni nesliyle baş başayız. Bu otomobil az önce bahsettiğim tüm avantajları sonuna kadar kullanıyor. Arka bölüm o kadar rahat ki, otomobili kullanmak yerine arkada seyahat etmek istiyorsunuz. Sehpalar ve perdeler de bu alanı iyice ev ortamına dönüştürüyor. 3’üncü sırada bulunan ekstra iki koltuk ise orta boylu yolcuları misafir edebilecek genişlikte. Bagaj hacmi bu sıra açılmadığı sürece 5 kişilik bir aile için çok büyük, ayrıca tüm koltuklar bagajın sol tarafında bulunan düğmeler sayesinde tek dokunuşta pratik bir şekilde yatırılabiliyor. Bu sayede 2020 litre gibi birçok hafif ticariden fazla bir yükleme alanına da sahip olunabiliyor.

S-Max’ın kokpitinde kullanılan birçok kumanda Mondeo’dan alınmış. Dolayısıyla gayet modern ve kaliteli bir kokpitle karşı karşıyayız. Yumuşak malzemeler hemen her yerde kullanılmış. Dokunmatik ekranın kullanımı kolay sayılır, sadece yol bilgisayarı ve dokunmatik ekran üzerinden araç ayarlarını yapmak alışkanlık gerektiriyor. Soğutmalı, ısıtmalı ve masaj özellikli ön koltuklarsa uzun yolculuklarda şımartıcı özellikler. Ön cam ısıtıcısı da unutulmamış, yan camların yalıtım için çift cam şeklinde kullanıldığını da belirtmeliyim. S-Max’ta kullanılan LED  farlar da akıllı bir şekilde çalışıyor ve karşı taraftan gelen trafiği anlayarak huzmeleri göz almayacak şekilde seçerek yollayabiliyor.

Otomobilin sürüş özellikleriyse bir MPV için çok iyi bir noktada. Süspansiyon sistemi tok, sessiz fakat bir nebze sert yapılı; otoyollarda yüksek konfor düzeyine sahipken, bozuk şehir içi yollarda sönümlemede zaman zaman yetersiz hissettiriyor. Büyük gövdesine ve yüksek tavan yapısına karşın gövde salınımı rahatsız edici boyutta değil ve yol tutuş seviyesi bir Ford modelinden beklendiği gibi çok yüksek. Direksiyon sistemi direkt ve his konusunda keyif vermesini başarıyor.

Konuğumuz olan S-Max’ta 2,0 litrelik turbo beslemeli dizel TDCİ motor görev yapıyordu. 180 bg ve 2000-2500 d/dak aralığında 400 Nm tork üreten motor, 6 ileri çift kavramalı Powershift şanzımanla gücü ön tekerleklere aktarıyor. Bu iyi rakamlara karşın, 1734 kg’lik ağırlıkla baş etmek zorunda kalan motor, yeterli performans özellikleri sergiliyor. Şanzımanla motor uyumuysa sorunlu ve doğru yerde doğru vites seçimi konusunda şanzıman hızlı davranamıyor. Bu sebeple rafine bir sürüş hissi S-Max’ta törpüleniyor. Ortalama 100 km’de 6,4 litrelik yakıt tüketimiyse başarılı.

S-Max, tüm özellikleri göz önünde bulundurulduğunda kaliteli, konforlu ve sürüşü keyifli bir aile otomobili olarak akıllarda kalıyor. Bunu gölgeleyen tek şeyse yüksek vergiler sebebiyle çok yüksek kalan satış fiyatı…

 

YAZI: KEREM TOKMAK

FOTOĞRAF: GÜRKAN ÇAĞLAR