Sürüş İzlenimi: Fiat 500S

İkon bir otomobili yeniden hayata döndürme konusunda ders niteliğinde işler yapan Fiat, 500 Ailesi’nin geçirdiği estetik operasyona 500S’i de dahil etti. Ortaya 500 Abarth’ın yokluğunu aratmayacak bu ufaklık çıktı.

‘Bazı otomobilleri ya çok seversiniz ya da hiç sevmezsiniz.’ Fiat 500S’le geçirdiğim bir kaç gün bana bu önermenin ne kadar doğru olduğunu bir kez daha gösterdi. Yeşil renkli bu ufaklığı görenlerin verdikleri tepkiler, Niki Lauda ve James Hunt’un sıkı taraftarlarının verdikleri tepkiler kadar farklıydı. 500S’i sevenler de sevmeyenler de nedenini anlatmakta güçlük çekti; iş bize kaldı.

Öncelikle 500S’i hangi kategoriye dahil edebileceğimizi bulmamız gerekiyor. 1957 Temmuz’unda resmen tanıtılan ataları, Fiat’a göre çok basit bir şekilde tanımlanıyordu: ‘halkın otomobili’. Dante Giacosa’nın kaleminden ortaya çıkan 500, gerçekten oldukça basitti; hava soğutmalı 479cc’lik bir motor ve 2.5 metrelik boy. 500, üretildiği dönem itibariyle ‘şehir otomobili’ kavramını tanımladı. Ta ki 2007’ye kadar. Bir çok markanın ‘ikon’ otomobilleri hayata döndürme hamlesi Fiat’ın 500’ünü de günümüze ışınladı. Bildiğimiz formunu koruyan 500, fiyatıyla amacından biraz saptı. Ortaya etiketiyle biraz şaşırtan ama tarzıyla kendini affettiren yeni 500 çıktı, tabi bir de 500S.

500S, adındaki S takısından da anlaşılacağı üzere; 500 ailesinin ülkemizdeki en haşarı üyesi. Tahmin edildiği gibi S tam olarak ‘Sport’ anlamına geliyor. 500S’i ilk gördüğünüz anda onun diğer ‘şirin’ 500’lerden olmadığını hemen anlıyorsunuz. Mat haki yeşil renk, bagaj üstü spoyleri ve özel tamponları 500S’i hemen ele veriyor. Eğer bunları tam olarak göremediyseniz egzoz homurtuları anlamanıza yardımcı oluyor.

Tıpkı dışı gibi; 500S’in yaşam alanı da standart modelden farklı. Koltuklarda ve kapı döşemelerinde kullanılan sarı renk ve yine koltuklardaki ‘500S’ logoları otomobili diğer 500’lerden ayırıyor. Tabi ki renk kombinasyonuna göre döşemenin parçalı bölümlerinde farklı renklerde görmek mümkün ama itiraf etmek gerekirse test otomobilimizde renk kombinasyonu bence en uyumlu seçenek. 500S’i standart modelden ayırmanıza yardım edecek son detay ise orta konsola yerleştirilen ‘Sport’ butonu. Bu sihirli buton, tam olarak 500’de direksiyonu şehir moduna almanıza yarayan butonun yerinde duruyor. Ne işi yaradığına ise birazdan değineceğim.

Bu görsel detaylar haricinde 500S’in gövdesinin altında da çeşitli farklılıklar mevcut. 500 ve 500C’nin hiç bir versiyonunda arkada disk frenler bulunmazken 500S’in arka frenleri disk. Tahmin edersiniz ki 940 kilogramlık bir otomobilde 4 disk fren olunca ortaya hatırı sayılır bir fren gücü çıkıyor. Yine sadece 500S’de kullanılan 0.9 litre hacmindeki motorun 105 beygirlik gücünü elbette kampana frenlerin dizginlemesi beklenemezdi.

500S’in kullandığı bu 2 silindirli ünitenin iki farklı şanzıman ve güç seçeneğiyle satılan versiyonu mevcut. Bizim kullandığımız 105 beygir gücündeki model 6 ileri manuel şanzımanla satışa sunulurken; 85 beygir gücündeki nispeten güçsüz model Dualogic olarak bildiğimiz robotize şanzımanla listede bulunuyor. ‘S’ takısını daha iyi taşıyan modelin manuel şanzımana sahip versiyon olduğunu belirtmekte fayda var.

500S’e güç veren Twinair motor alışık olduğunuz türden benzinli motorlardan değil. 2 silindir ve küçük hacimle birlikte gelen aşırı besleme ne yazık ki bu motorun yüksek devirlerde gezinmesine engel oluşturuyor. Maksimum gücünü 5500 d/dak bandında veren motor maalesef ki daha fazla devir çeviremiyor. 2000 d/dak’da gelen 145 Nm’lik tork otomobilin ivmelenmesinde büyük rol oynasa da 500S’in performansını baltalayan büyük bir sorun var: şanzıman!

Ne yazık ki 500S’in manuel şanzımanında ilk 4 vitesin aralıkları oldukça kısa. Tabi ki bunda güç ünitesinin yüksek devir çevirememesinin payı büyük ama ‘daha iyi bir oran belirlenebilir miydi?’ sorusunu sormadan edemiyoruz. Bu durum sürücüyü düşük hızlarda sürekli vites koluyla haşır neşir ediyor. Fakat yine de manuel şanzımanın konumlandırılması ‘Sport’ modunun devrede olduğu durumlarda işinizi fazlasıyla kolaylaştırıyor.

Sport modu demişken; 500S aslında güçlü abisi Abarth’ın bir ön gösterimi gibi. Şanzımanın ve motorun eksiklerine rağmen ona alıştığınızda sizi çok keyifli bir sürüş bekliyor. Sihirli butona bastıktan sonra dijital gösterge panelinde beliren ‘turbo’ basınç göstergesi birazdan olacaklar hakkında ipucu veriyor. Gaz tepkisindeki bariz değişimle sizi karşılayan 500S, direksiyon sertliğini de Sport moduna uyduruyor. 940 kilogramlık ağırlığı doğru vites seçimleriyle ivmelendiren 875cc’lik motor, kendine has homurtularıyla sürüş keyfinizi destekliyor. Her ne kadar direksiyonun derinlik ayarının ve koltuğun yükseklik ayarının eksikliği uygun sürüş pozisyonunuzu bulmanıza engel olsa da, isminin hakkını verecek şekilde optimize edilmiş süspansiyonlarla virajlı yollar bir eğlence treni güzergahına dönüşüyor. Minimum seviyede kalan önden kaymalar kolayca kontrol edilebilirken dengenizin bozulduğu durumlarda arkadan kayma ESP’nin müdahalesiyle çabucak sonlanıyor. Koltukların yanal desteklerinin sürücüyü koltukta tutmaya yetmediğini de söylemek gerekiyor.

,

Tüm bu agresif kullanımın faturası yol bilgisayarına 10-11 lt/100km olarak yansıyor. Ekonomi odaklı sürüşlerde ise bu rakamı şehir içinde 5.5-6 lt/100km; şehir dışında ise 4-4.5 lt/100km gibi değerlere düşürmek mümkün. Ekonomik sürüşü desteklemek adına dijital gösterge paneline yerleştirilen ve 0’dan 100’e kadar sürüşü puanlayan Eco göstergenin bu konuda sizi motive edeceğinden emin olabilirsiniz.

Sürücü için hazırlanan dijital gösterge panelinde bir çok yol verisini bulmak mümkün. Oldukça şık ve kolay kullanılan elektronik ekranın daha fazla kişiselleştirmeye imkan tanıması ise 500’ün konseptine daha çok yakışırdı. 500 ailesinde sadece 500S’te kullanılan 7inçlik dokunmatik ekran da tıpkı gösterge paneli gibi hem şık hem de kolay kullanılıyor. Yüksek çözünürlüğe sahip Uconnect bilgi-eğlence sistemi; bluetooth, AUX ve USB girişlerini desteklerken ne yazık ki navigasyon desteği sunmuyor.

Donanım bazında bir çok eksikliğiyle ve yüksek fiyatıyla dikkat çeken; fakat tarzıyla ve keyifli sürüşüyle gönülleri kazanan 500S’in etiketi 90.900 TL’yi işaret ediyor. Bu fiyatla işi oldukça zor olan 500S, benim ‘sevdiğim’ otomobiller arasında çoktan yerini aldı bile. Fakat bu fiyatıyla 500S’i satın alacak iken gönlümü daha ateşli bir B segmenti otomobile kaptırabilir miyim? Muhtemelen…

Yazı: Mehmet Akif DOĞAN

Fotoğraf: Gürkan ÇAĞLAR

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir