Sürüş İzlenimi: Toyota C-HR

Toyota’ya gençlik aşısı yapacak en önemli model konumundaki C-HR, İzlenim bölümümüze ilk kez konuk oluyor. Bakalım görünümü kadar iddialı olan başka ne yanları var?

 

Ülkemizde Toyota’nın algısı hepimizin malumu; “Toyota sağlamdır, ekonomiktir ve uzun ömürlüdür”. Tüketici nezdinde durum böyle ve genellikle Toyota sahipleri de yıllarca aynı otomobili kullanan insanlar. Fakat açık konuşalım, son yıllarda birçok Avrupalı markada yenilik rüzgarları eserken, Toyota da birçok Japon üretici gibi bazı konularda biraz rekabete uzaktan bakmayı tercih etti. Tasarım, konfor, kalite, kullanışlılık, güç ya da verimlilik gibi konularda öne çıkan bir yanı olmadı ve her alanda ortalama bir başarıyı yakalamayı tercih etti.

Fakat şimdi önümüzde duran, şu an fotoğraflarına baktığınız otomobil, hiç de az önce bahsettiğimiz şekilde bir izlenim vermek istemiyor. Öncelikle bu marjinal tasarım herkesin hoşuna gitmeyebilir ama herkesin dikkatini çekiyor, bu kesin. Yürüyen bir konsept gibi görünen C-HR, zaten üretim öncesi konsept haline de bütünlüklü olarak bakıldığında oldukça benziyor. Karoser adeta bir bıçakla yontularak bu hale getirilmiş izlenimi veriyor; LED stoplar, farlar ve sıralı şekilde yanan sinyal lambaları geceleri de C-HR’ın uzaydan buraya fırlatılmış gibi görünmesine katkı sağlıyor. Otomobilin boyutlarıysa küçük sınıf-kompakt sınıf crossover arasında bir noktada. Zaten sürüş hisleri de büyük ölçüde iki sınıf aralığına göre ayarlanmış. Bunu birazdan detaylı olarak konuşacağız.

C-HR’ın vaat ettiği farklılık hissi, otomobilin yaşam alanında da devam ediyor. Fütüristik tasarımlı kokpit, mavi kauçuk detaylarla bezenmiş ve havada asılı duran dokunmatik multi medya ekranı, kısa vites kolu ve kaliteli görünen ve hissettiren alüminyum vites topuzu ilk dikkat çeken detaylar. Tavandaki pençe izleri, kapı içlerinde kullanılan pütürcüklü malzemeler ve mavi ambiyans aydınlatmalarıyla iç mekanda da pozitif bir aura var. Fakat merkezi ekrandaki simge ve yazıların büyük oluşu seçkinlik hissini bir nebze düşürüyor ve geri görüş kamerasının çözünürlüğü de bu fiyat seviyesindeki bir otomobile yakışmıyor, ayrıca sağda duran dijital saat de ilginç bir seçim. Tavandaki iç aydınlatmaların da geleneksel sarı renkli değil de beyaz LED olmasını isterdik.

C-HR’nin sürüş pozisyonu bir crossover için oldukça sportif, koltuk en yüksek konumdayken dahi bir tık aşağıda hissediyorsunuz. Yüksek omuz çizgisi ve dar arka camlar sebebiyle çapraz görüş açıları biraz sıkıntılı olan C-HR’ın neyse ki dönüş çapı şehir içi için problem teşkil etmiyor. Önde diz, baş ve omuz mesafesi uzun boylular için dahi yeterliyken arkada durumlar biraz farklı. C sütunundaki çok şık kapı kollarıyla dar eşikli arka kapılardan arka bölüme giriş yaptığınızda bunu hissediyorsunuz. Camlar gerçekten çok ama çok küçük ve aile üyelerinin klostrofobisi varsa, bu karanlık alanda hiç de rahat edemeyeceklerini söyleyebilirim. Diz, baş ve omuz mesafesiyse küçük sınıf crossoverlar seviyesinde.

C-HR’da şu anda hibrit ve benzinli motorlu iki alternatif bulunuyor. Test otomobilimizde 1,2 litrelik turbo beslemeli benzinli motor görev yapıyordu. 116 bg güç ve 1500 ile 4000 d/dak aralığında 185 Nm tork üreten motor, 7 ileri sanal orana sahip sürekli değişken oranlı CVT şanzıman ve dört tekerlekten çekiş sistemiyle işbirliği yapıyor. Çekiş sisteminin gücü hangi tekerleğe aktardığı, yol bilgisayarı ekranından da takip edilebiliyor. Motorun karakteri gerek alt devirlerde gerekse orta ve üst devirlerde oldukça başarılı olsa da alt devirlerde CVT şanzıman ve dört tekerlekten çekiş sisteminin gazabına uğruyor. Start-stop sistemiyle de donatılmayan C-HR ile, şehir içinde eğer ayağınıza hakim olamazsanız kolaylıkla 9-10 litre/100 km yakıt tüketim seviyelerine ulaşabilirsiniz. Biz ise uzun uğraşlar sonucunda ortalama 6,8 litre/100 km’lik bir yakıt tüketim seviyesi elde ettik.

C-HR’ın dinamik görünümü, elbette insanda sportif bir sürüşe sahip olduğu izlenimini veriyor. Çok dengeli olan ve kolay kolay izinden çıkmayan otomobilin yol tutuş seviyesi çok başarılı; fakat çok büyük jantlar ve kısa süspansiyon aralığı sebebiyle yer yer arka bölümü bozuk yollarda rahatsız hissettirebilir. Yalıtım seviyesi sınıf standartlarında olan C-HR’in direksiyon sistemi de direkt ve yapay bir yumuşaklık yok fakat geri bildirim seviyesi zayıf.

Görünümüyle çok dikkat çeken ve sürüş özelliklerinde belirgin bir zaafı olmayan C-HR’ın çabuk yükselebilen yakıt tüketimi ve yüksek satış fiyatı göz ardı edilebilirse, satın alınabilir bir otomobil olduğunu söyleyebiliriz. Türkiye’de üretildiğini de unutmayalım…

YAZI: KEREM TOKMAK

FOTOĞRAF: GÜRKAN ÇAĞLAR