Amerika pazarı için üretilen Edge, Ford’un Avrupa pazarı için yaptığı küçük dokunuşlarla kendine yer arıyor. Konforu ile öne çıkan Edge bakalım Avrupa’ya uyum sağlayabilecek mi?
Avrupa pazarında SUV’lara artan talep bazı markaları harekete geçirdi. Bunlardan birisi ise Ford oldu. Kuga ile uzun yıllardır C segmentindeki SUV’lar arasında kendine yer arayan Ford, Amerika pazarında satışa sunduğu D sınıfındaki SUV modeli Edge’i Avrupa pazarında da satışa sunmaya başladı.
Doksanlı yıllarda Explorer modeli ile fena sayılmayacak işler çıkartan Ford, bu sefer Amerika pazarı için geliştirilen Edge modelini Avrupa’ya getirmeden önce motorunu değiştirerek önemli bir adım attı. Avrupa pazarında yüksek hacimli motorlara Amerika’daki kadar yüksek talep olmaması bu kararın arkasında yatan en önemli unsur.
Ford Edge 4808 mm uzunluğu ile hatrı sayılır bir uzunluğa sahip. Bunu otomobili ilk gördüğünüzde direkt fark edebiliyorsunuz. Neredeyse Mercedes GLE ile ebat olarak aynı diyebiliriz.
Edge’in ön tarafına baktığımızda ise geniş ön panjuru bizi karşılıyor. Amerika pazarı için üretildiğini belli eden ön tasarım çizgisi otomobilin arka kısmında da devam ediyor. Enlemesine uzanan stop grubu bu tasarım anlayışını sürdürüyor.
Ford Edge, Ford’un Kanada’da bulunan Oakville tesisinde üretiliyor. Buna rağmen Ford’un ‘One Ford’ felsefesinden etkilenmiş. CD platformu üzerine yükselen Edge, Mondeo, S-Max ve Galaxy ile aynı platformu kullanıyor.
Yazının başında belirttiğimiz gibi Ford Edge Avrupa pazarına özel motor ile geliyor. Edge’in motor kaputunun altında bulunan 2.0 TDCI motor 210 beygir güç, 450 Nm tork üretiyor. 1949 kilogramlık ağırlığın altında ezilen bu motor Edge’i 0’dan 100 km/s hıza 9.4 saniyede ulaştırırken 211 km/s maksimum hıza ulaşmasını sağlıyor. 6 ileri çift kavramalı Powershift şanzıman ile oldukça uyumlu çalışan motor gücünü dört lastiğe birden iletiyor. 0’dan hızlı bir kalkış yaptığınızda ise kulağınıza gelen güçlü ses ise dikkat çekici. Eğer yüksek performans beklentiniz yoksa gerek şehir içi gerek uzun yolda yeterli performansı sunuyor.
Amerika pazarı temelli tasarlanan Edge, bunu yol konforu anlamında kullanıcısına iletiyor. Sürüş konforu açısından bizi memnun eden Edge direksiyon anlamında bizi hayal kırıklığına uğrattı. Sürüşe duyarlı direksiyon sistemi ön tekerlerle doğrudan iletişim kuramıyor. Testimiz sırasında sık sık hata vermesi belki de test otomobilimize özel olabilir. Bir eleştiri konusu da fren sistemi. Alışkın olduğumuz fren noktasından çok daha farklı yere sahip olan Edge’in frenlerine alışana kadar “acaba duracak mı?” düşüncesiyle sert frenler yapmaktan kendimizi alamadık. Konfor odalı tasarlanmasının dezavantajını ise yol tutuş konusunda yaşatıyor. 19 inç jant/lastik kombinasyonu yol tutuş için çalışsa da 2 tona yaklaşan ağırlık kendini virajlarda hissettiriyor.
Edge’in içerisine geçtiğinizde ise diğer Ford modellerini andıran kabin tasarımı bizi karşıladı. Kaliteli malzemeler kullanılan Edge kalite anlamında Volkswagen ve Nissan ile rekabet edebilmesine rağmen BMW, Audi ve Mercedes’in gerisinde kaldığını belirtmemiz gerek.
Orta konsolda kullanılan koyu renkli ve yumuşak dokunuşlu malzemeler kalite hissini artırırken kullanılan krom parçalar içerideki durağan görüntüyü azaltmaya çalışıyor.
Orta konsolun üst kısmında konumlanan bilgi eğlence sistemi SYNC3 ile donatılmış. Bu sayede SYNC 2’ye göre daha hızlı ve akıllı olan sistem kullanım özellikleri konusunda kullanıcısını memnun ediyor. Ayrıca 180 derece görüş kapasitesine sahip geri görüş kamerası ve ön kamera sayesinde dar alanlarda manevra yapmak kolaylaşıyor. Konu manevradan açılmışken Edge sizin yerinize yatay ve dikey park edebiliyor. Elbette İstanbul gibi sıkışık park alanlarında bu sistemin başarılı sonuçlar vermesi imkansız. Paralel park çıkış yardımı özelliği ise dar park alanlarında yardımınıza yetişiyor. Boyutlarına rağmen İstanbul sokaklarında Edge’i kullanmak pek sıkıntılı olmadı.
Edge’in arka kısmında ise çok geniş bir alan bizi karşıladı. Rakipleri Hyundai Santa Fe, Kia Sorento gibi birçok modelden daha geniş diz mesafesine sahip olan Edge, baş mesafesi konusunda da sınıfının gerekliliklerini yerine getiriyor. Geniş bagaj hacmini beğensek de 3. sıra koltuk olmaması ise rakiplerinin gerisinde kalmasına neden oluyor.
Ford Edge, Amerikan genlerinden büyük oranda kurtulup Avrupa’ya uyum sağlasa da rakiplerinin arasından sıyrılamıyor. Konforlu sürüşü, geniş iç alanı ve motoru bizi memnun etse de yol tutuşu, sade orta konsolu ve 7 kişi opsiyonunun olmaması ile bizden eksi puan aldı. Eğer D sınıfı SUV’da aradığınız konforsa Edge doğru bir tercih olacaktır.
Yazı: Egemen ÖZTEN
Fotoğraf: Gürkan ÇAĞLAR
0 comments