Bazı fotoğraflar insanın aklına kazınır ve bir türlü unutamazsınız; 90’lı yılların sonuna doğru, bir otomobil dergisinde gördüğüm Xsara Picasso çizimleriyle şoka uğradığımı hatırlıyorum. Önüyle arkasını kestirmek dahi benim için güçtü, fakat iç mekanındaki moduler yapıya ve kocaman kelebek camlarına hayran kalmıştım. Bu otomobil, üretildiğinde görev adamı olacaktı.
Türkiye’de maalesef Xsara Picasso ilgiyle karşılanan bir otomobil olmadı, Fakat 2006 yılında tanıştığımız C4 Picasso ile durum değişti ve insanlar bu otomobili sevdi. Yaklaşık 2 sene önce yerini alan ikinci nesil Picasso’da da aynı felsefe devam ediyor. Önüne baktığınızda bakışlarını biraz garip karşılamanız normal olsa da bu fütüristik görünümlü Fransız’ın iç mekanı bence gündelik hayatta bir aile için biçilmiş kaftan. Kocaman ön camı ve Mac Book ekranı büyüklüğündeki (gerçekten 12 inç) gösterge tablosuyla alışılmışın dışında bir tecrübe yaşatan C4’ün arka bölümü de keyifli. Katlanır tepsiler, B sütunundaki havalandırma çıkışları, 220 Voltluk priz ve yerdeki gizli bölmelerle bu otomobilde insan uzun yolculuklar geçirmek istiyor. İlk partideki işçilik problemlerinin giderilmiş olmasıysa sevindirici; plastik sesleri eskiye oranla daha az kulağa geliyor ve parçalar arasındaki bazı sevimsiz boşluklar da giderilmiş. Bu arada yeni gelen aktif emniyet kemerleriyse takar takmaz gerilerek size güvende tutacağı mesajını veriyor. Şerit Takip Sistemi, birçok otomobilden farklı olarak direksiyon üzerinden değil, emniyet kemeriyle sürücüyü “dürterek” uyarıyor. Yeni takip mesafe kontrol sistemi de öndeki araçla aradaki mesafe hakkında sürekli bilgi veriyor ve gerektiğinde önden çarpışma ikazı vererek güvenliğe katkıda bulunuyor. Kör nokta uyarı sistemi ve geri görüş kamerası da Picasso’nun başarılı donanımlarından.
Yeni motor ve şanzıman ikilisi için ipucu bulmaksa kolay değil. Arkadaki BlueHDi yazısına dikkat etmeniz gerekiyor. Direksiyon kolonuna entegre vites kolunun yolları da yeni nesil şanzıman hakkında bilgi veren tek detay. Motor üzerindeki ufak tefek değişimlerle güç 120 HP’ye çıkarılmış ve en önemlisi şanzıman, tork konvertörlü tam otomatik şanzımanla değiştirilmiş. Motordaki güç farkını anlamak elbette olanaksız, fakat alt ve orta devirlerde daha başarılı bir çalışma karakteri ortaya koyuyor.
Bir önceki ETG6 otomatikleştirilmiş manuel şanzımanın yığılmaları ve sarsıntılarından sonra bu şanzıman ilaç niteliğinde. Gerek kalkış anında, gerekse ani ve sakin hızlanmalarda vites geçişleri sarsıntısız gerçekleşiyor ve manuel modda da beklentileri yerine getiriyor. Şehir içindeki yakıt tüketim verisiyse 100 km’de ortalama 6,2 litre seviyesinde kalıyor. Direksiyon sistemi ve süspansiyonları 5008 kadar dinamik olmayan C4 Picasso’nun daha yumuşak bir kullanıma sahip olduğu rahatlıkla söylenebilir. Biraz daha vanlara yakın bir kullanım sergileyen otomobil, limitlerde önden kayma eğilimine girse de ESP erken müdahalelerde bulunuyor.Yüksek fiyat etiketine karşın C4 Picasso’nun sunduklarını bir arada sunabilen pek fazla alternatif yok. Aile babalarının göz atmasında fayda olabilir.
YAZI:KEREM TOKMAK FOTOĞRAF:GÜRKAN ÇAĞLAR
Editörün notu:Eski moda otomatikleştirilmiş manuel şanzımanın yerini alan EAT6, büyük mutluluk sebebi.
0 comments