Küçük hacimli bir scooter satın almak istiyorsunuz fakat nelere sahip olması gerektiğine dair bir fikriniz yok mu? Gelin cevabı farklı karakterlere sahip iki Yamaha ile arayalım.
Hacim konusunda kararınızı verdiniz fakat cevaplanması gereken sorular var: kullanması kolay mı? hafif mi? ekonomik mi? Konu D’elight ise bu soruların cevabı evet.
Sadece 99 kilogramlık bir motorla karşı karşıyayız. Derli toplu gövdeden çevreye uzanan parçalar yok. Her şey olması gerektiği kadar basit ve kompakt. Motorun en dışarıda kalan kısımları aynalardan ibaret. Bu durumun en büyük faydasını sıkışık trafikte görüyorsunuz. Oldukça çevik D’elight ile otomobillerin arasında sıkışmadan (çoğu zaman diğer motorların sıkıştığı yerlerden de diyebiliriz) ilerleyebiliyorsunuz.
Bu konuda en büyük yardımcılarınızdan birisi ise Blue Core teknolojisine sahip yeni güç ünitesi. Yaklaşık 8.5 bg güce ve 10 Nm torka sahip bu motor, Yamaha’nın en büyük silahlarından. Düşük hızlardaki süratlenmelerde hiç nazlanmayan motor, gaz kolunun açıklık durumuna göre 50-60 km/s hızlara kadar nefessiz hızlanıyor. 2 kişiyle ‘gerçekten dik’ rampalarda deneme fırsatı bulduğum D’elight, ‘acaba çıkar mı?’ sorularına karşı yüzümü kara çıkartmayı başardı.
125cc’lik hava soğutmalı motor, bu ağırlıktaki bir motora göre makul bir performans sunsa da asıl olayı düşük yakıt tüketiminde. D’elight için markanın verdiği teknik bilgiye bakılırsa 45 km/s hızla ilerlerseniz 1 litre yakıtla 70 kilometre ilerlemeniz mümkün. Hadi ordan dediğinizi duyar gibiyim; çünkü ben de öyle demiştim. Fakat Yamaha D’elight ikinci kez beni mahcup etmesini bildi. İtinayla yaptığım test sonucunda yaklaşık 2 litre yakıtla 125 kilometre ilerleyebildim.
D’elight’ın frenlerinin kombine olarak çalıştığını da söylemeden olmaz. Aniden gelişen durumlar karşısında verebileceğiniz fren tepkilerine karşı sizi fazlasıyla koruyan kombine fren sistemi bu küçük Yamaha’nın en önemli donanımlarından. D’elight’ın sele altı bagajı ise bir tam kapalı kaskı ve bir kaç küçük eşyayı alabilecek kadar geniş.
Önceki neslinden aklımızda kalan o ‘retro’ görüntü ne yazık ki yenilenme operasyonuyla birlikte yerini daha sıradan bir gövdeye bıraktı. Yuvarlak formlu farlarla yakalanan ‘şirin’ görüntü artık yok. D’elight hanesine yazılan artıların karşısında dev bir eksi olarak gördüğüm bu durumla birlikte; çalışma aralığı oldukça dar amortisörler, konforsuz sele ve yüksek fiyat da ne yazık ki Yamaha D’elight’ın ayağına çelme takan diğer faktörler. Basitliğiyle ve kullanım kolaylığıyla şehiriçi ihtiyaçlarının tamamını karşılayan Yamaha D’elight, 9.750 TL’lik fiyatıyla sizde küçük çaplı bir şaşkınlık yaratabilir, dikkat.
“Ben şehiriçinde kullanmaktan daha fazlasını istiyorum; ufak çaplı geziler yapmayı düşünüyorum.’’ dediğinizi duyar gibiyim. O zaman cevap karşınızda: NMax 155.
Daha önce yollara çıkan NMax 125’in güçlü bir versiyonu olan NMax 155, üst sınıfındaki 250cc’lik scooterlardan rol çalan bir motosiklet. Hafif bir gövdenin çevikliğini ve kolay kullanımını güçlü bir motorla bir araya getiren NMax 155, daha önce görmediğimiz türden bir scooter.
155cc’lik sıvı soğutmalı bir motor kullanan NMax 155, 14,8 bg güce ve 14.4 Nm torka sahip. Bu hacimdeki motorlarda görmeye alışık olmadığımız türden değerler sunan bu Yamaha, kağıt üstündeki rakamların hakkını verecek kadar iyi hızlanıyor. 130 kilograma yakın kendi ağırlığını ve 2 cüsseli yolcuyu zorlanmadan taşıyan NMax 155, günübirlik yaptığım Kırklareli-İstanbul yolcuğunda otoban sürüşünde neden güçlü bir scooter kullanmamız gerektiğinin cevabını her anlamıyla verdi. Diğer otomobillerin ve büyük ebatlı araçların tacizine maruz kalmadan yaptığım yolculukta, gaz kolunu her çevirdiğimde NMax 155 görevini layıkıyla yerine getirdi. Ayrıca hatrı sayılır genişliğe ve uzunluğa sahip sele, hem beni hemde artçımı memnun etmeyi başardı. Sele altı ise bir tam kapalı kaskı ters şekilde alabilecek kapasiteye sahip.
Nmax 155’in üst sınıftan rol çaldığı tek konu elbette güçlü motoru değil. Konforlu sürüşü ve amortisörleriyle de üretim amacının hakkını veren scooter, bozuk zeminlerle temas etmediği sürece fazlasıyla medeni. Virajlı yollarda ise beklenmedik kadar dinamik olan Nmax 155, bir scooter yolculuğunu eğlenceli hale getirmek için gereken herşeye sahip.
Tabi bir de ABS var. Kombine olarak çalışan bir fren sistemine sahip NMax 155, ABS sayesinde muadillerinden çok daha çabuk duruyor. Çok erken yada çok geç devreye girmeyen ABS sistemi, tam olarak lastiklerin tutunmayı bıraktığı andan hemen önce devreye giriyor.
Tamamen dijital bir gösterge tablosu kullanan NMax 155, yolculukla ilgili bir çok bilgiyi kullanıcısına sunuyor. Yağ değişimi, V kayışı değişimi, yakıt tüketimi gibi farklı kalemlerde bilgiler veren ekranda gaz kolunun açıklığına göre hareket eden ekonomi göstergesi ise verimli sürüşler için sürücüye yardımcı oluyor. Sakin kullanımda 2.5 lt/100km’lik değerlere imza atan NMax 155, en agresif kullanımlarda bile 3.5 lt/100km’den fazlasını tüketmiyor.
Hem şehiriçinde hem de şehirdışında kullanabileceğiniz çevik,hızlı ve ekonomik scooter NMax 155, 12.750 TL’lik bir fiyat etiketine sahip. NMax 155, rakiplerinden biraz daha pahalı olsa da ABS frenleriyle ve verimli motoruyla bu etiketi hak ediyor.
Yazı: Mehmet Akif Doğan
Fotoğraf: Gürkan Çağlar
0 comments