Yeni Rolls-Royce Spectre Budapeşte’de Tanıtıldı

İngiliz Premium otomobil markası olan Rolls-Royce’un ilk tam elektrikli modeli olan Spectre, Macaristan’da düzenlenen bir lansman ile Türk medya mensuplarına tanıtıldı.

2021’de ilk tamamen elektrikli Rolls-Royce’un duyurulması, marka tarihi açısından belki de tarihi bir anıydı. Spectre, o zamandan beri,  sürüş özelliklerini analiz etmek ve ayarlamak için mühendislerin 50.000 saat boyunca direksiyon başında geçirdiği, 2,5 milyon kilometreden fazla yol kat eden son derece titiz bir test programını artık tamamladı. Rolls-Royce, burada tamamen orijinal bir motor sınıfı yaratmada yeni bir emsal belirlemiş durumda: Ultra-Lüks Elektrikli Süper Coupe.

Spectre, ilk bakışta rafine bir görünüme sahip. Olağanüstü bir güç hissi yaratmayı amaçlayarak tasarlanan Spectre, şimdiye kadar bir Rolls-Royce’a takılan en geniş ızgaraya da sahip. Pantheon ızgarasının kanatları hava akışını aracın önünden yönlendirmek için daha pürüzsüz bir kesitte ve daha sıkı bir uyumla tasarlanmış. Spectre’nin oranları ve fastback silueti marka tarihinin geçmişteki en etkileyici otomobillerini ve deniz taşıtlarını hatırlatması amaçlanmış.

Spectre modelinde 0.25 cd değeriyle Rolls-Royce için şimdiye kadarki en düşük sürtünme katsayısı elde edilmiş.  Spirit of Ecstasy figürünü tasarlamak için 830 saatlik tasarım modellemesi ve rüzgar tüneli testlerinin birleşimi sonucunda aero-tuning yapılmış. Spectre’nin iç mekanında ise yine markanın premium lüks dokunuşları her noktasında vurgulanmış durumda. Bugüne kadar en gelişmiş kişiye özel özelliklerle donatılmış olup, gece gökyüzünün zamansız gizeminden ilham alarak Starlight Kapıları 4.796 yumuşak aydınlatılmış ‘yıldız’ içeriyor.

Otomobilin arka planı tek bir ahşap levhadan üretilen ve hareket hissi uyandırmak için tam 55 derece açıyla yerleştirilen Canadel Panelleri ile de sipariş edilebiliyor. Rolls-Royce mühendisleri, Rolls-Royce model yelpazesinin temelini oluşturan tamamen alüminyum uzay çerçevesi mimarisinden daha fazla fayda sağlamışlar. Başlangıçta elektrikli sürüş için tasarlanan sofistike ekstrüde alüminyum bölümler ve akünün motor yapısına entegrasyonu onu önceki Rolls-Royce’lara göre %30 daha sert hale getirmiş. Mimari esnekliği mühendislerin zemini eşik yapılarının arasında üstüne veya altına yerleştirmek yerine ortasına yerleştirmelerine de olanak tanımış. Akü ile zemin arasında kablolama ve iklim kontrol boruları için bir kanal oluşturuldu ve akü altta monte edilerek mükemmel bir şekilde pürüzsüz bir alt zemin profili sağlanmış.

Spectre, şimdiye kadarki en bağlantılı Rolls-Royce olup, mühendisler markanın sürüş kalitesini daha da yükseltme amacıyla 1.000’den fazla araç fonksiyonu arasında serbest ve doğrudan bilgi alışverişine olanak tanıyan ‘Merkezi Olmayan Zeka’ sistemini kullanmışlar. Spectre’nin zorlu test programı Rolls-Royce’un kendi tabiriyle ‘sihirli halı sürüşünü’ sağlamak için aracın rejeneratif frenlemesini mükemmelleştirmek amacıyla 1.500 saatten fazla süreyi içerdi.

Côte d’Azur’da yapılan testlerde Spectre’nin dijital olarak entegre edilmiş Planar süspansiyon sisteminin evrimi tamamlanmış. Sürücü girdileri ve yol koşullarına kesin olarak tanımlanmış tepkiler veren sistemler orkestrası, en son yazılım ve donanım geliştirmeleri sayesinde mümkün olmuş. Rolls-Royce’un aracın içindeki marka özellikli sürüş deneyimi akünün konumu ile daha da artırılmış. Bu sadece alçak bir oturma pozisyonu ve koza gibi bir kabin yaratmakla kalmayıp aynı zamanda yaklaşık 700 kg ses yalıtımı da sağlıyor.

 

 

 

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir