Şehir cücelerinin en başarılı simalarından birisi olan Hyundai i10, yapılan güncellemelerle ikinci baharına iyi bir şekilde hazırlanmış gibi gözüküyor.
Büyük şehirlerde yaşamak zordur; küçük şehirlerde, kasaba ve köylerde yaşayan insanlar her ne kadar İstanbul gibi şehirlere özenseler de işin özü o kadar da iç açıcı değil. Takip mesafesi nedir bilmeyen, trafik kültüründen yoksun yüzlerce insan, yanlış yapılmış bağlantı yolları ve kavşaklar, doğru çalışmayan trafik ışıkları derken en sevdiğiniz şey olan otomobil kullanma aktivitesi, büyük bir çileye, belaya dönüşür. Yüzlerce beygirlik, manuel vitesli bir keyif makinesine sahip olsanız bile hiçbir manası kalmaz; kendimden biliyorum.
Aslında tam da böyle durumlar için geliştirilmiş otomobiller de var ve insanlar halen bu otomobillerin kıymetini bilmemekte ısrar ediyor. Hyundai i10 da bana göre kıymeti bilinmemişlerden. Bu sınıfta, B segmenti otomobil hissiyatını verebilen bir model bulmak çok zor ve i10 bunu başarıyla yerine getiriyor. Gerek önde, gerekse arkada standartların üzerinde bir boy ya da kiloya sahip değilseniz, 4 kişi rahatlıkla seyahat edebilirsiniz. Üstelik 252 litrelik bagaj hacmi de şehir içinde yapacağınız alışverişlerde ve kısa şehir dışı seyahatlerinde yeterli olacaktır. i10’un kapı kapanma sesindeki “tokluk ve kalite” hissinin de birçok kompakt otomobilde dahi olmadığını not edelim.
Bunlar zaten güncelleme operasyonundan önce de bildiğimiz şeylerdi. Farklı olansa detaylarda gizli. Ön ve arka tamponlar tamamen yenilenirken artık Elite donanımında LED gündüz farları yuvarlak şekilde tampona konuşlanıyor. Ayrıca stopların deseni de yenilenmiş. İç mekandaysa en büyük yenilik, taze gelen 7 inçlik dokunmatik multi medya ekranı oluyor. Ekranın menüleri, grafikleri, çözünürlüğü ve hızı diğer Hyundai modellerindeki sistemlere göre çok daha başarılı ve örnek teşkil edecek türden. Geri kalansa bildiğimiz gibi; sert fakat kaliteli plastikler kullanılan iç mekanda farklı renk seçenekleri iç mekanı biraz daha heyecanlı kılmaya çalışıyor.
i10’un makyajla birlikte süspansiyonunda ufak iyileştirmeler yapılırken, direksiyon turu da elden geçirilmiş. Şehir içinde iyi dönüş çapı ve düşük hızlarda yumuşak direksiyon sistemiyle çok rahat bir sürüş deneyimi sunan otomobilin süspansiyonları da orta sertlikte, kısa aks mesafesinin sönümleyemediği yol dalgalanmaları ve bozukluklar dışında makul düzeyde bir konfor sunuyorlar. Direksiyon sistemi bir tık daha dengeli ve direkt çalışırken, his konusunda pek başarısız olduğunu söylemeliyim. Yine de gerek yüksek hızlarda gerekse şehir içinde güven ve rahatlık arasındaki çizgiyi koruyabiliyor. Rüzgar gürültüsünü iyi bir şekilde tolere eden izolasyon malzemeleri, lastik yuvarlanmalarını ve motor gürültüsünü içeriye yansıtmaktan çekinmiyor. Zaten bu sınıftan da bunun ötesinde bir şey beklemek haksızlık olur.
Çok iyi dönüş çapı, iyi görüş açıları ve büyük aynalara bir de 4 ileri vitesli tork konvertörlü geleneksel otomatik şanzıman da eklenince, az önce bahsettiğim trafiğin çileli yönü i10 tarafından başarıyla tolere ediliyor. Şanzımanın geçişleri biraz yavaş ve 4 ileri olması çağdışı; bu durum elbette tüketime de yansıyor. Test otomobilimizdeki 1,2 litrelik atmosferik beslemeli motorun 87 bg güç ve 120 Nm tork üretmesi de şanzıman sebebiyle pek de bir anlam ifade etmiyor. Neyse ki performans hissi şehir içinde yeterli. Yakıt tüketimi bizde 100 km’de 6,7 litre olarak ölçüldü; tabii bu değer trafiğin durumuna bağlı olarak 8,5 litrelere kadar çıkabiliyor.
Özetle i10’un sunduğu kullanım rahatlığını büyük şehirlerde kolay kolay bulamayacağınızı ve temel ulaşım beklentilerini iyi bir şekilde karşıladığını söyleyebiliriz.
YAZI:KEREM TOKMAK
0 comments