7 koltuklu elektrikli SUV 470 km menzil ve supercar 0-100 km/s değeri sunuyor.
Tesla zaten yapacağını yaptı ve Model S ile lüks otomobil pazarını ciddi anlamda salladı. Hızlı oluşu, düşük yürütme maliyeti ve saygı duyulacak menzili en önemli silahları. Ancak tüm bunlara rağmen sedan otomobillerin her geçen gün popülaritesini daha da yitirmesi ve SUV’ların engellenemez yükselişi onu da bir SUV üretmeye itti. Tesla’nın Model X adını verdiği otomobil ilk kez 2013’te kendini gösterdi, ama üretim tarihi sürekli ertelendi durdu. Alışılmamış ‘şahin kanadı’ şeklindeki arka kapıları, arka koltukların bağlantıları gibi marjinal parçaların gerekli onayları alabilmesi Tesla’yı epey yordu. Bu otomobil her ne kadar 2014 yılında üretime geçecekmiş gibi planlanmış olsa da halen hiçbir modelde bulunmayan akıl almaz teknolojilere sahip. Bunlar arasında ‘autopilot’, otomatik şahin kanadı kapılar ve 500 km’lere dayanan menzil var. Bu arada süperspor otomobilleri kıskandıracak performansını da es geçmeyelim.
Eğer en hızlısı olayım derseniz ve P90D’yi Ludicrous moda alırsanız 3.2 saniyede 100 km/s hıza ulaşabilir duruma gelirsiniz. Bu sayede 2.5 ton ağırlığındaki 7 kişilik bir SUV ile McLaren F1’in hava sahasına girmiş oluyorsunuz.Dikkat çeken dış tasarımın ardında tıpkı Model S gibi kaykay tahtası stilinde bir şasi yatıyor. Batarya grubu tabanda, koltukların altında sıralanmış, böylece her ne kadar yüksek bir SUV olsa da inanılmaz alçak bir ağırlık merkezi sunmuş oluyor. Tüm Model X’ler dört tekerlekten çekişli olarak geliyor. Önde ön ve arkada arka aksları besleyen birer elektrik motoru yer alıyor. P90D’de arka motor 510 bg, öndekiyse 265 bg üretiyor. Ama ne yazık ki bu iki motorun yere iletebildiği toplam güç 470 bg’de kalıyor. Ancak Ludicrious Speed uygulamasıyla maksimum güç 540 bg’ye çıkabiliyor. Model X’in içine girmek için tiyatral bir gösteriye ihtiyaç var. Ön kapılar alışılageldik olabilir, ama elektrikli olması işi biraz değiştiriyor. Kumandadan kilidi açtığınızda sürücü kapısı otomatik olarak açılıyor ve size sadece koltuğa oturmak kalıyor. Aracı çalıştırmak için fren pedalına bastığınızdaysa kapı otomatik olarak kapanıyor.
Arka kapılar çok daha ilginç. Önce aklınıza açılabilmesi için ciddi bir alana ihtiyaç varmış gibi geliyor, ancak çift menteşeli (biri tavanda, diğeri camın alt kısmında) ve katlanabilir olması nedeniyle sadece 28 cm’lik bir alan otomobile inip binmeniz için yeterli oluyor. Yine de üzerinde yer alan ultrasonik sensörler sayesinde açılmasını engelleyen bir cisim varsa işlem gerçekleşmiyor. Burada sizi tek rahatsız edecek konu açılıp kapanma süreleri. Bu arada orta sıraya iniş binişler inanılmaz rahat. Bir butonla orta sıra öne kayıyor ve üçüncü sıraya da rahat geçebiliyorsunuz. Ancak biraz iriyseniz ikinci sıranın orta koltuğunu ileri almanız dizlerinizin daha rahat etmesini sağlayacaktır. Ayrıca uzun boyluların başlarının arka cama değme ihtimali de olabilir. Direksiyon kolonundan D’ye aldığınızda Tesla sessizce ileri doğru atılıyor. Gaza bastığınızdaysa Normak modda bile ciddi hızlanıyor. Eğer Insane moda geçerseniz 3.8 saniyelik 0-100 km/s derecesi ne anlama geliyormuş, daha iyi anlayabiliyorsunuz. Ludicrious Speed uygulamasına gerek bile yok bence.
Elektrikli otomobiller her zaman pürüzsüz şekilde hızlanırlar ve bu ilk bineni çok etkiler. Tek oranlı şanzıman sayesinde lineer bir akselerasyon ile tanışırsınız. Ama yüksek hızlarda bu düz çizgi kesikliklere uğrayabilir. Normal sürüş şartlarında Tesla oldukça kolay kullanılabilen bir karakter gösteriyor. Sadece geri görüşü çok iyi değil. Geniş ön cam da iyi görünüyor, ancak çok güneşli havalarda kokpitten oldukça fazla yansıma oluşuyor. Gazdan çektiğiniz an enerji geri dönüşümlü frenler sanki fren pedalına basıyormuşçasına Model X’i yavaşlatıyor. Bu duruma kısa sürede alışıyorsunuz ve hoşunuza bile gitmeye başlıyor, çünkü bataryalarınız şarj oluyor ve bu sayede menziliniz uzuyor. Opsiyonel havalı süspansiyon olsa bile Model X’ten yumuşak bir sürüş beklemek yanlış olur. Model X her hızda yeterince sert bir süspansiyona sahip ki bu durum kötü asfaltta rahatsızlık yaratabilir. Virajlara gelince, Model X gövdesini çok yatıran bir yapıya sahip değil, yeterince hızlı girebiliyorsunuz, ama viraj dönmekten zevk alacağınız türden otomobillerden değil bu. Direksiyon çok hisli değil ve stabilite kontrol sistemleri arka tekerleklerin sürekli olarak öndekilerin izini takip etmesini güvenle sağlıyor.
Konsol tıpkı Model S’teki gibi diklemesine yerleştirilmiş 17 inçlik dev bir dokunmatik ekranla domine edilmiş durumda. Neredeyse herşey bu ekrandan kontrol ediliyor; bunun içinde klima, müzik, şasi ayarları, hatta kapıların açılıp kapanmasına kadar. Sürücünün önünde de kadran görevi gören bir renkli ekran eşlik ediyor. Konsolun geri kalan yerleriyse oldukça minimalist görünüyor. Cam açma butonları haricinde bir düğme daha bulmak için sıkı çalışmanız gerekir, o derece. Malzeme kalitesine gelince, işte orası biraz sıradan ve kaba. Kötü değil, hatta iyi, ama özellikle aralarındaki boşluklar ile çoğu premium’un gerisinde kalabilir. Umarım bu küçük işçilik kusurları, tam olarak üretime geçtiğinde ve yıl sonunda İngiltere’de müşterilere teslim edilmeye başlandığında giderilir. Ama yine de bu şimdiye kadar binmiş olduğum en etkileyici otomobillerden biri. P90 versiyonuyla oldukça hızlı, menzili düşünülmeyecek kadar yeterli ve kesinlikle Model S’ten daha kullanışlı.
YAZI: ALAN TAYLOR JONES
0 comments