Pick-up sınıfı bu yıl iyice karışmaya başladı. Toyota Hilux ve Mitsubishi L200’ün ardından Navara da yeni nesline kavuştu ve iddialı özellikleriyle karşımıza çıktı. Bakalım Navara, gündelik hayatta nasıl bir izlenim bırakıyor?
Oldum olası küçük otomobillere karşı ayrı bir bağım var, itiraf ediyorum. Sahip olduğum otomobillerde de tercihimi hep bu yana kullandım ve B segmenti küçük hatchbackleri tercih ettim. Kıvraklar, park problemleriyle uğraşmamak için birebirler ve güncel modellerden bazıları olgun sürüş özellikleriyle bazı orta sınıf sedanları bile kıskandırabilecek kapasiteye sahip. Bir Pazartesi sabahı ve gündelik otomobilimi terk edip yine bir test otomobiliyle yeni bir maceraya adım atıyorum. Navara’yı ilk kez çıplak gözle görüyorum ve bıraktığı ilk izlenim hiç fena değil. Birçok pick-up gibi heybetli bir karosere sahip ve gerçekten yaşam alanına geçebilmek için “tırmanmak” gerekiyor. Bazı rakiplerindeki gibi sürücü tarafındaki A sütununda tutamak bulunmaması benim gibi ufak tefek insanlar için zorlayıcı bir seçim olmuş.
İç mekanda seçilen malzemeler, bir ticariden beklendiği gibi sert plastiklerden ibaret; fakat kalite seviyesi yine de gayet iyi ve sürüş anında çıtırtı yapmaması en önemli yanı. Kokpit tasarımı X-Trail ve Qasqhai modelleriyle oldukça benzer durumda olduğundan bu otomobilleri kullananlar hiç yabancılık çekmeyecektir. Deri döşemeler kalite algısını artırırken büyük yapısıyla da rahat hissettiriyorlar; arkadaki diz ve baş mesafesi de yetişkinler için yeterli durumda. Havalandırma ızgaralarının ön iki koltuğun arkasından arkaya verilmesi de düşünceli bir seçim. Fakat kabin içinde rahatsız eden bir unsur var ki uzun boylular için problem yaratabilir; direksiyon kolonunun yükseklik ayarı olsa da derinlik ayarına sahip olmayışı sıkıntılı. Camların çok yavaş şekilde açılıp kapanması da minik bir eleştiriye sebep oluyor.
Geri kalan kumandaları kullanmaktaysa pek bir sıkıntı yaşamadım; otomatik klimanın kullanımı kolay, dokunmatik ekranın menüleri biraz karışık gelse de alışmak zor değil. İlk kez bir önceki nesil Qashqai’de karşıma çıkan Çevresel Görüş Sistemi, Navara’da da vücut bulmuş. Kameraların çözünürlüğü Qashqai’deki kadar iyi olmasa da dar alanlarda dört bir yanı görebilmek hayatı gerçekten çok kolaylaştırıyor. Üstüne bir de tur sayısı şehir içi için de çok iyi seçilmiş direksiyon sistemi de eklenince Navara ile dar sokaklarda bile rahatça yolculuk edilebiliyor. Platinum donanım seviyesinde satın alınabilen tam LED farların aydınlatma kalitesini artırdığı gibi yoldaki prestije de çok katkıda bulunduğunu söylemeliyim.
Yeni Navara’da kullanılan 2,3 litrelik turbo beslemeli dizel motor, manuel şanzımanlı versiyonda tek turboyla 160 bg, otomatik şanzıman seçeneğinde çift turboyla 190 bg güç üretiyor. Tork üretimiyse güçlü motora sahip test aracımızda 450 Nm’ydi. Bu seçenekte güç, 7 ileri vitesli tork konvertörlü otomatik şanzımanla dört tekerleğe birden aktarılıyor. Tabii tek bir düğmeyle çekiş sadece arkaya da verilebiliyor. Alt ve orta devirlerde neredeyse 2 tona yakın ağırlığına rağmen Navara, nefesi kesilmeden akıcı şekilde ilerleyebiliyor, aynı şekilde ara hızlanmalar da gayet seri şekilde gerçekleşiyor. Otomatik şanzımansa uyuşuk bir mizaca sahip olsa da görevini yerine iyi getiriyor ve doğru vitese geçme konusunda problem yaşamıyor. Sakin kullanımlarda, arkadan itiş modunda ortalama 100 km’de 8,6 litre yakıt tüketen Navara, dört tekerlekten çekiş sistemi modunda çoğunluğu arazi kullanımı olan yollardaysa 100 km’de 10,3 litrelik bir yakıt tüketim değerine ulaştı. Motor gür sesli olmasına rağmen yapılan başarılı yalıtım sayesinde iç mekana sesini çok fazla yansıtmadığını da not edelim.
Navara’nın hedefi hem şehir içinde, hem otoyol kullanımlarında hem de arazi şartlarında konforlu olmak; peki hedefe ne kadar yakın? Başlangıçta da söylediğim gibi küçük otomobillere kendimi daha yakın hissetmeme karşın Navara, şehir içinde büyük zorluklar getiren bir ticariden çok büyük bir SUV gibi davrandığı için birçok sürücüyü kendisine çekebilir diye düşünüyorum. Direksiyon sistemi biraz ağır ve normal bir otomobilden daha fazla tur sayısına sahip fakat alışmak çok da zor değil; görüş açıları A sütunları dışında gayet iyi, aynalar da jumbo boy. Süspansiyon sistemi arkada rakiplerine karşın yaprak yaylar yerine (bildiğimiz makaslı sistem) çok kollu yapısıyla karşımıza bir kamyonette kolay kolay çıkmayan türden. Tutunma kayıplarını ve gövde salınımlarını minimuma indirmek için tabii ki ayarlar oldukça sert seçilmiş. Şehir içi ve otoyol kullanımlarında gayet dengeli ve konforlu olabilen Navara, bozuk satıhlı yollarda ve arazi şartlarındaysa birçok rakibi gibi zıplayarak ilerlemeyi çok seviyor. Bu yüzden hassas bir bünyeye sahipseniz özellikle arka bölümde bulantı yaşamayacağınızı garanti edemiyorum. Rüzgar ve yuvarlanma gürültüsüyse Navara’da makul düzeylerde. Gövde salınımı yüksek ağırlık ve yüksek karoser yapısı sebebiyle doğal olarak fazla olan Navara’nın ESP ve Çekiş Kontrol Sistemi ise dengeli çalışıyor ve evhamlı bir anne gibi davranmıyor. Limitlere kadar müdahale etmeyen sistem sayesinde arkadan itiş modunda eğlenceli bir sürüş sunan Navara, dört tekerlekten çekiş sistemi modundaysa önden kayma eğilimine giriyor ve ESP yine başarıyla ticariyi izine sokuyor. Direksiyon sistemi bir ticari için iyi bir direktliğe sahip fakat geri bildirim konusunda hiçbir yeteneği yok.
Navara’nın 32,2 derecelik yaklaşma ve 25,1 derecelik uzaklaşma açısını da göz önünde bulundurarak hafif ve zorlu arazi şartlarında da kendisini deneyimledim. Eğim seviyesi abartılı derecede olmadığı sürece Navara arazide de gayet başarılı; fakat artikülasyon sırasında arka süspansiyon sisteminin açıklığının çok fazla olmadığını belirtmek gerekiyor.
Uzun lafın kısası, Nissan, ikinci neslinde ticariyle SUV’yi başarılı bir şekilde harmanlamış ve ortaya iyi bir mühendislik ürünü çıkarmış.
YAZI: KEREM TOKMAK
FOTOĞRAF: GÜRKAN ÇAĞLAR
0 comments