Mercedes E Serisi, 2 litrelik turbo benzinli motoruyla ve en gösterişli haliyle karşımızda.
Bundan 10 yıl kadar önce bir Mercedes’in arkasında ‘300’ yazısını gördüğünüzde bilirdiniz; o otomobil 3 litre hacminde bir motora sahip olurdu. Yahut biri size ‘E550’ dediğinde gözünüzde dev bir V8 canlanırdı. Fakat devir değişti; artık küçük hacimli aşırı beslemeli motorları kullanan otomobiller kendi kendine ilerliyor, içinde siz olmadan kendisini park edebiliyor. Sanırım bilim-kurgu filmlerindeki kehanetler gerçekleşmeye başladı!
O otomobillerden biri tam karşınızda; Mercedes E300. Almanların; tarihi daha eski olsa da 1993 yılından sonra kullanmaya başladığı ‘E’ takısı, 5.nesil ile birlikte hiç olmadığı kadar teknolojik bir noktaya ulaştı. Tam otonom sürüşün ön gösterimini yapan yeni E Serisi, donanımlarıyla ve teknolojileriyle en gösterişli haliyle karşımızda.
Mercedes E300, kısmen de olsa kendi kendine gidebilen otomobillerden birisi. Yarı otonom sürüş sistemine sahip bu Alman; sizin yerinize hızlanıyor, sizin yerinize frene basıyor, kendini şeritte tutuyor, tehlikeleri sizden önce sezip acil fren yapabiliyor ve siz dışında olsanızda park yerine girip çıkabiliyor.
Fazlasıyla içgüdüsel çalışan sürüş yardımcıları, Türkiye standartlarına göre ise fazla kibar. En kısa takip mesafesini seçseniz de güvenli bir boşluk bırakan E300, sürekli başka sürücülerin önüne atlamasıyla irkiliyor ve sert frenler yapmak zorunda kalıyor. Silik şeritler de işin içine girince E300’ün ‘otonom’ rüyası Türkiye tatiline denk gelmiş oluyor. Ne de olsa bu otomobil Alman otobanlarında test edildi. Fakat mobil telefon aracılığıyla kullanabildiğiniz uzaktan park fonksiyonundan faydalanmak için Almanya’ya gitmenize gerek yok. Otomobilin uygun bir park yeri bulmasına yardım edin ve sonra bu eğlenceli olayı izlemek için arabadan inin. E300 sizin için dar yerlere girecektir.
Otomobilin içinden inmek ister misiniz; işte orasından emin değilim. Küçük bir S Serisi gibi görünen E300’ün kokpitine diyebilecek söz yok. Sürücü gösterge panelinden orta konsola kadar uzanan yarım metrelik (31.2 cm) iki ekran, tüm yaşam alanını domine ediyor. Bolca deri kullanılan kokpitte malzeme kalitesinin fire verdiği tek bir nokta yok. İdeal sürüş pozisyonunu kolayca bulmanızı sağlayan çok yönlü elektrikli koltuklar, elektrikli ayarlanabilir yan destekleriyle ve ısıtma fonksiyonuyla üzerinden kalkmak istemeyeceğiniz türden.
Tamamen dijital sürücü ekranı ve bilgi-eğlence sisteminin ekranı görsel şölen sunuyor. Net grafikleriyle dikkat çeken ekranlarda, bir çok bilgi ve menü mevcut. Her ne kadar kullanımına alışmak zor olsa da biraz zaman geçirdikten sonra içgüdüsel şekilde menülerde gezinmeye başlıyorsunuz. Opsiyon olarak sunulan Burmester ses sistemi ise 13 hoparlörüyle ‘kaliteli’ bir müzik deneyimi sunuyor. Yine de İsveçli rakibi S90’ın Bowers&Wilkins ses sisteminin gerisinde kaldığını belirtmeliyim.
E300 aslında 2 litrelik 4 silindirli turbo benzinli bir motor kullanıyor. Bu üniteyi daha önce Autocar’a konuk olan C300 Coupe’den ve diğer Mercedes modellerinden tanıyoruz. 245 bg güce ve 370 Nm torka sahip bu ünite, 1300 d/dak itibariyle ürettiği maksimum tork sayesinde 4000 d/dak’a kadar soluksuz hızlanıyor. Sakin kullanımlarda sürekli yüksek viteslerde seyretme karakterine sahip E300, ECO modunun yardımıyla beklenmedik kadar ekonomik olabiliyor. 7 lt/100 gibi tüketim verileri yakalayabileceğiniz E300, sizi her ne kadar (klişe tabirle) gemi gibi ilerlemeye itse de gaz pedalını diplediğinizde de yüzünüzü kara çıkartmıyor. 9G-Tronic şanzımanla birlikte adeta ‘vals’ yapar gibi dans eden motor, Sport+ moduna geçtiğinde kediden kaplana dönüyor. Sürüş modlarının bariz bir şekilde fark yarattığı bu otomobilde, ya bir beyefendi ya da bir ‘serseri’ olarak anılma ihtimaliniz var. Tercih sizin.
AMG donanımıyla karşımıza çıkan Mercedes E300’ü 20inçlik jantlarla ve run-flat lastiklerle kullandık. Daha önce konuk ettiğimiz E220d’nin konforu aklımızda kalmış olacak ki bu jant-lastik kombinasyonuyla E300’ün konforunu nispeten yetersiz bulduk. Fakat bu seçeneğin süspansiyonlarla birlikte ‘AMG’ logosunun hakkını daha çok verebildiğini de söyleyelim. Yine de yol tutuşu konusunda ancak ‘yeteri kadar’ iyi değerlendirebileceğimiz E300, ezeli rakibi 5 Serisi’nin ideal dengesinden hala uzak.
Gazı kontrolsüzce kullanmanız durumunda sürekli arkadan kayma eğilimi gösteren E300, Mercedes’in stabilite kontrol programı sayesinde güvenlik konusunda boşluklar yaratmıyor. Olası bir dengesizlik karşısında doğrudan ve hızlıca müdehale eden elektronik sistemler; komple devre dışı bırakılsa dahi E300’ün fazla tehlikeli hareketlerine karşı tepkisiz kalmıyor. Elektrikli direksiyon sistemi ise oldukça net; sürücünün girdilerine doğru tepkileri veriyor fakat yüksek hızlarda biraz yumuşak kalıyor.
Mercedes E300, AMG donanım paketiyle birlikte 392.000 TL’den başlayan bir fiyat etiketine sahip. Aynı donanımlara sahip dizel versiyonundan yaklaşık 60.000 TL daha ucuz fiyatıyla dikkat çeken E300, bir kaç litre daha fazla yakıtı önemsemeyen ve daha güçlü bir E Serisi satın almak isteyenler için mantıklı bir tercih olabilir.
Yazı: Mehmet Akif Doğan
Fotoğraflar: Gürkan Çağlar
0 comments