Mercedes-Benz G Serisi hakkında söylenebilecek onlarca şey var. Satışa sunulduğu ilk günden itibaren dayanıklılığı vurgulayan “kutu” tasarımını değiştirmeyen otomobilin yeni versiyonunu anlatmadan önce biraz geçmişten bahsedelim. 1972 yılında Daimler-Benz ve Steyr-Daimler-Punch ortaklığıyla Avusturya’nın Graz şehrinde geliştirilmeye başlanan G Serisi, ilk prototipi 1973’te ortaya çıktı. Ekstrem hava şartlarında test edilen SUV’nin üretim bandına çıktığı tarihse 1979. 460 ve 461 modellerinin satışa sunulduğu otomobil, farklı karoserlerde tercih edilebiliyordu. Buraya kadar her şey standart gelişiyor gibi. Fakat denkleme Mercedes-Benz etiketi de katılınca konfor ve lüks göz ardı edilemezdi. O zamana dek arazi araçlarında nadir görülen özellikler olan; otomatik şanzıman, klima, yedek yakıt deposu gibi donanımlar ve pahalı malzemelerden oluşan bir iç mekan G Serisi’nde sunulmaya başlandı. Yıllar boyu gelişimine devam eden SUV, performanslı AMG versiyonlarına ve daha kaliteli kokpitlere kavuştu. Günümüzde de Avusturya’da üretilmeye devam eden “canavar” son olarak 2018’de yenilendi. Alışıldığı gibi dış tasarımındaki ana hatları aynı kalan otomobil, hem kaputunun altında hem de iç mekanında güncel Mercedes-Benz ürün gamına ayak uydurdu. Biz de bugün yenilenen G Serisi ailesinin G500 versiyonunun derinlerine ineceğiz.
Dış tasarımında yukarıda da bahsettiğim gibi büyük çaplı değişimler yapmaktan kaçınan otomobil, SUV sıfatına uygun köşeli tasarımı ve eski araçlarda görmeye alıştığımız detaylarla dikkat çekiyor. Dışarıdan görünen kapı menteşeleriyle sağlamlığa vurgu yapan G500, bagaj kapısının üzerinde yer alan stepnesi ve hakim olan dizaynın aksine yuvarlatılmış farlarıyla hem günümüze hem de geçmişe küçük bir dokunuş yapmış. Kapılardan bahsetmişken; tok kapı sesi seven kullanıcılar için G Serisi, bulunmaz bir nimet. Piyasadaki diğer otomobillerde duyması çok zor bir sesle açılıp kapanan kapıları kapatmaksa pek kolay değil. Güçlü bir şekilde çekmeniz gerekiyor. Özellikle G500’ü ilk kullanmaya başladığım anlarda bu konuda zorlandığımı söyleyebilirim. Ayrıca test aracımızda da bulunan 19 inçlik jantlar ve Metalik Zümrüt Yeşili rengi, SUV’nin görünümüne büyük katkı sağlamış. Güneşli günlerde yeşil tonunu rahatlıkla görebilmenize karşılık karanlık anlarda gören herkes, otomobili siyah renkli zannediyor.
Mercedes-Benz, asıl değişikliğiyse içeride yapmış. Kokpitini tamamen değiştiren otomobilde, 12.3’er inç büyüklüklerinde iki dijital ekran görev yapıyor. Firmanın diğer modellerinde de görülebilen bu ekranlar, daha önce bir Mercedes-Benz kullananlar için tanıdık. Her iki ekranın da çözünürlülükleri ve menü geçişleri iyi seviyede. Söylenebilecek tek eksi yan ise kontrol panelindeki touchpad. Hem ergonomik değil hem de daha rahat kullanılabilen joystick’e ulaşımı zorlaştırıyor. Mercedes-Benz’in alışıldık deri ağırlıklı kabin döşemeleri yerine plastik parçalar kullanan G Serisi’nde dayanıklılık ve uzun ömürlülük ön planda. Buna karşılık cam açma kapama tuşları ve alt kısımlarda kullanılan plastik malzemelerin kalitesi standartları düşürmüş. Buna karşılık işçilik kalitesi Mercedes-Benz standartlarında. İç mekan konforunu artıran diğer donanımlar; Burmester Ses Sistemi, Sunroof, arka koltuk ısıtma, ahşap trim parçaları standart halde bulunurken 64 farklı renkte ayarlanabilen ambiyans aydınlatması opsiyon listesinde yer alıyor.
Mercedes-Benz G Serisi, Türkiye’de şimdilik 4.0 litre hacmindeki V8 benzinli motoru taşıyan G500 ve G63 AMG versiyonlarıyla yer alıyor. Test ettiğimiz model olan G500’ün kaputunun altında, 422 bg güç ve 610 Nm tork üreten motor yatıyordu. Hem yolda hem de arazide sahip olduğu yüksek performans avantajını sonuna kadar kullanan SUV’nin öncelikle yol performansından bahsetmek istiyorum. Öncelikle şunu söyleyeyim bir önceki jenerasyonunu kullanma fırsatı bulamamıştım. Buna karşılık G Serisi, önceki neslindeki sürüş dinamikleri eleştirilerinden ders çıkarmış olacak ki yolda rahat bir şekilde ilerleyebiliyor. Sürekli dört tekerlekten çekiş sisteminin yardımıyla yerden oldukça yüksek olan gövdeyi virajlarda güvenli bir şekilde döndürebilen şasinin yolda pek eğlence sunmadığını söylemeliyim. Direksiyon sistemi de bir SUV’ye göre oldukça net. Otomobil, eğlence faktörünüyse yol dışında ekliyor.
Merdiven şasi üzerine temellendirilen G Serisi; önde, ortada ve arkada olmak üzere üç adet diferansiyel kilidine sahip. Buna rağmen aracın off-road performansı o kadar üst düzeyde ki bu kilitleri kullanma ihtiyacım dahi olmadı. Ayrıca 9G-Tronic otomatik şanzımanda arazi için geliştirilen “Low Range” modu da bulunuyor. Otomobil, çoğu şeyde olduğu gibi yol konforu konusunda da asıl hünerlerini yol dışında sergiliyor. Düzgün asfalt yollarda pek bir sıkıntı çıkarmasa da şehir içindeki bozuk yollarda bir S Serisi konforuna sahip olduğu söylenemez. Kullandığı köşeli tasarımdan dolayı da yüksek hızlarda rüzgar sesi kabine sızabiliyor. Yol ve motor sesi yalıtımıysa gayet iyi. Ayrıca üst devirlerde V8 motorun tatlı sesini ve Sport modunda egzozdan çıkan küçük patırdamaları duyabilirsiniz. Sonuç olarak Mercedes-Benz G Serisi, halihazırdaki üst düzey off-road performansının yanında yol konforunu ve yol performansını da artırmış. Fakat asıl sevdiği alan hala yol dışında.
Teknik Veriler:
Fiyat: 1.560.300 TL
Motor: V8, 3982 cc, turbo benzin
Güç: 422 bg @ 5.250-5.500 d/dak
Tork: 610 Nm @ 2.000-4.750 d/dak
Ağırlık:2.429 kg
Şanzıman: 9 ileri otomatik
0-100: 5.9 sn
Maks hız: 210 km/s
Yakıt: 12.1-11.5
CO2: 276 g/km
Yazı: Mücahit Burak BAĞCE
0 comments