Audi’nin en küçük SUV modeli Q2, tasarımı ve geniş kişiselleştirme opsiyonları sayesinde tüm ilgiyi üzerine çekiyor.
Geçtiğimiz yıllarda Audi’nin ürün gamında Q ile başlayan modelleri görmeye başlamıştık. Q7 ile başlayan bu akıma son olarak Q2 eklendi. Hedeflediği genç kitleyi etkilemek adına iddialı tasarımla satışa sunulan Q2’nin temelleri 2012 yılında tanıtılan Crosslane Coupe modeline dayanıyor.
Audi Q2 yüksek yapısı nedeniyle ilk bakışta büyük gibi hissettirse de Audi’nin en çok satan modeli A3’ten 200 mm daha kısa. İlk bakışta Q2’nin ufak boyutlarını anlamanız kolay değil.
Otomobilin ön kısmında altıgen ön panjur bizi karşılıyor. Tamponun alt kısmında bulunan hava girişleriyle birlikte spor bir ön tasarıma sahip olan Q2 bu sportif çizgileri yan tarafında da sürdürüyor. Hareketli omuz çizgisi sayesinde yan kısmı da çok sportif duran Q2’nin C sütununda kullanılan farklı renk otomobilin sportif tasarımına destek oluyor. Arka kısımda da yüksekte konumlanan stoplar ve tamponun altında yer alan difüzör sportif tasarımı tamamlıyor.
Q2’nin iç kısmına geçtiğinizde ise Audi’nin diğer modellerinden tanıdık gelen bir tasarım yer alıyor. Çift renkli orta konsol dışarıdaki dinamik görüntüyü destekliyor. Orta konsolun üst kısmında tablet benzeri bir ekranı görüyorsunuz. Bu ekrandan otomobiliniz ve müzik sisteminizle ilgili bilgilere ulaşabiliyorsunuz. Dokunmatik özelliği olmayan bu ekrandaki bilgilere ulaşmak için vites kolunun arkasında kalan kumanda düğmesini kullanabiliyorsunuz. İlk başta konumu farklı gelse de kullanım açısından sıkıntı yaşatmıyor. Özellikle yuvarlak kontrol düğmesinin yanında bulunan tuşlar sayesinde telefon, radyo, medya arasında hızlıca geçiş yapabiliyorsunuz. Orta konsolda bulunan otomatik klima sayesinde Q2’nin içerisinde istediğiniz havayı yakalamanız çok kolay. Eğer ben temiz hava almak istiyorum diyorsanız sunroof size bu konuda yardımcı oluyor.
Ön kısımda yaşam alanı konusunda bir sıkıntı yaşanmıyor. Fakat arka kısımdaki yaşam alanı öndeki kadar rahat değil. Burada diz mesafesinin azlığı ve alçalan tavan çizgisi rol oynuyor. Fakat bagaj hacmi boyutundan beklenmeyecek büyüklükte. Rahatlıkla 4 kişinin bavullarını sığdırabilirsiniz (Tabii yolculuğu yapacak 4 kadın ise bunu söylemek güç).
Bizim testimize konuk olan Q2’nin kaputunun altında Volkswagen grubunun birçok modelinde karşımıza çıkan 1.4 TFSI güç ünitesi bulunuyor. 150 beygir güç üreten bu ünite 250 Nm torka sahip. 7 ileri S tronic şanzımanla eşleşen bu motor Q2’ye yeterli bir performans sağlıyor. 8.5 saniyede 0’dan 100 km/s hıza ulaşan Q2’nin özellikle şehir içi performansı çok başarılı. 7 ileri S tronic şanzımanla çok uyumlu çalışan bu motor yakıt tüketimi ile test sırasında bizi memnun etti. Gaz pedalına biraz dikkatli davranırsanız tüketim konusunda düşük rakamlara imza atan Q2’yi eğer S modda ve yüksek tempoyla kullanırsanız ortalamanız “biraz” yükselecektir.
Süspansiyon sistemi konfor/spor dengesini sağlayan bir yapıda. Sesli çalışmayan süspansiyon sistemi şehir içinde rahatsızlık yaratmıyor. Fakat virajlı yollarda yerden yüksek yapının dezavantajları ilk bakışta ortaya çıkmasa da tempoyu biraz daha artırdığınızda devreye sık sık giren ESP dikkatli olmanız için sizi uyarıyor.
Doğada vakit geçirmeyi seviyorsanız Q2’nin yerden yüksek yapısı size yardımcı oluyor. Q2’nin altını sürtmeniz pek kolay değil. Özellikle fotoğraf çekimi için fotoğrafçımız Gürkan Çağlar’ın bizi soktuğu yerlerde bunu kolayca anladık. Tabii bu dediklerimiz aklınıza yüksek arazi performası getirmesin. Trekking veya kamp yapmayı seviyorsanız Q2 size yol arkadaşı olacaktır. Eğer daha fazlasını düşünüyorsanız arazi kabiliyeti daha yüksek modellere göz atmanız gerekebilir.
Q2 ile çok keyifli günler geçirdik. Q2 kullanışlı yapısı, yeterli yaşam alanı ve tasarımı ile şehir içi kullanıma çok uygun. Yerden yüksek yapısı sayesinde de hafta sonları doğayla buluşmak isteyenleri de hedefine alıyor. Fakat yüksek fiyatı nedeniyle birçok kullanıcının benzer fiyata daha büyük alternatifleri tercih etmesi çok olası. Fakat geniş kişiselleştirme opsiyonu sayesinde herkesten farklı olma imkanını size sunuyor.
Yazı: Egemen Özten
Fotoğraf: Gürkan Çağlar
0 comments