Renault Clio RS’in gücü arttı

Renault Sport’un 40 yıllık geçmişi boyunca hazırladığı en hızlı otomobil ile tanışın: Clio RS16. Renault Formula 1 takımının pilotlarından Kevin Magnussen’in ellerinde, özel bir kalabalığa yüksek sürat şovu yapılarak tanıtılan RS16’nın sınırlı sayıda üretimi mümkün.

Clio_KZ1_048

Renault Sport’un 40 yıllık geçmişi boyunca hazırladığı en hızlı otomobil ile tanışın: Clio RS16. Renault Formula 1 takımının pilotlarından Kevin Magnussen’in ellerinde, özel bir kalabalığa yüksek sürat şovu yapılarak tanıtılan RS16’nın sınırlı sayıda üretimi mümkün. Şimdilik bir konsept olarak tanıtılan otomobilde Megane RS 275 Trophy-R’ın 2.0 litrelik motoru kullanılıyor ki söz konusu Megane’ın Renault Sport tarafından bu zamana kadar üretilen en hızlı hatchback olduğunu ve Nürburgring’ten önden çekişli otomobiller tur rekorunu kırdığını hatırlatırız. Bu motorun Clio’daki daha küçük gövde ve birçoğu kompetisyon otomobillerinden alınan RS eklentileriyle birlikte aşırı çekici bir kombinasyon oluşturduğu bir gerçek. Renault tarafı bu otomobilin seri üretime geçmesi halinde, Renault Sport’un tarihine Renault 5 Turbo veya Clio V6 kadar ciddi bir iz bırakacağını düşünüyor.

Renault Sport otomobillerinin gelişim direktörü Patrice Ratti, RS16 gibi bir projenin üretime geçmesini ‘fazlasıyla sıradışı’ olarak tanımlıyor. Şirket içinde KZ 01 kod adıyla anılan RS16 fikri ilk olarak geçtiğimiz yılın Ekim ayında tartışılmış fakat proje onayı ancak Aralık ayında alınmış. Dolayısıyla buradaki prototipin beş ayda üretildiğini söyleyebiliriz.

clio_cover_example

RS16’nın üretilmesi durumunda Nürburgring önden çekişliler tur rekorunu eline alacağı neredeyse kesin gibi. Hatırlarsanız söz konusu rekor şu an Volkswagen Golf GTI Clubsport S’te duruyor. Yine de Ring rekoru ile ilgili resmi bir açıklama yapılmış değil. Megane Trophy-R ton başına 210 bg güç üretiyordu. RS16’nın ağırlık verisi henüz netleşmiş olmasa da, bu otomobilin Megane’dan en az 100 kg hafif olmasını ve ton başına 225 bg gibi bir güç üretmesini bekleyebilirsiniz. Buna bir de Clio’nun kompakt gövdesini ekleyince, RS16’nın gerçek bir pist savaşçısı olacağını söylemek abartılı olmaz.

Renault tarafı bu konuda açıklama yapmaktan kaçınıyor ama şirketin 40. yıl kutlamaları için bu tarz özel bir performans modelinin hazırlanması mantıklı görünüyor. Bu sayede şirketin çokça arzulanan ve hızlı giden Clio’larla ilgili geçmişi de vurgulanacaktır. Clio RS 200 isimli güncel gövde RS Clio İngiltere’de çok sevilmedi çünkü Renault 2.0 litrelik meşhur atmosferik motorunu ve manuel şanzımanını geride bırakarak bu otomobile 1.6 litrelik turbo beslemeli sakin bir motor ve altı ileri çift kavramalı şanzıman koydu.

Clio_KZ1_013

220 Trophy isimli daha da ateşli ve ciddi bir performans modeli bile güncel Clio’nun derdine derman olamadı. Renault tarafı turbo motor ile çift kavramalı şanzıman ikilisinin gelişmekte olan pazarlarda çok popüler olduğunu ve satışların düşmediğini söylese de, bizler bu konuda pek mutlu değiliz.

RS16 üretim onayı alırsa, bunu gerçekleştirmenin sadece birkaç yolu olacak. Gelin bu senaryolardan birini irdeleyelim: Düşük hacimli bir üretim kapsamında Alpine için kullanılan Dieppe fabrikasının kapısı çalınabilir ve gövde parçaları için Renault’nun dışarıdan yardım aldığı firmalar kullanılabilir. Ratti’ye göre günde iki üç otomobil yeterli olacaktır. Fiyat konusunda ise Fransa’da 45.000 avro gibi bir rakam telaffuz ediliyor. Bu fiyat RS16’yı direkt olarak Megane Trophy-R gibi çok ciddi makinelerle aynı kefeye koyacaktır ki söz konusu Megane sadece 250 adet üretilmişti. RS16 için de benzer bir kota belirlenirse üretim süreci toplamda beş altı ay sürecektir. Bu arada güncel Clio RS’in iki yıl içinde üretime veda edeceğini de hatırlamakta yarar var.

Clio_KZ1_027

Renault Sport yöneticileri RS16’nın üretimi için nihai kararın bu yaz içinde alınacağını, hiçbir şeyin netlik kazanmadığını ifade etse de, kendileri bu otomobili üretmeyi çok istiyor. Bu noktada tek sorun elde üretilen kısımların ve özel üretim parçaların yaratacağı ekstra maliyet. Zira böyle özel bir otomobili makul bir fiyatla hazırlamak gerçekten zor bir iş.

RS projesiyle ilgili ilk dedikoduları Renault Formula 1 takımının geçtiğimiz dönemde Paris’in batısında organize ettiği lansman sırasında almıştık. O dönem birkaç haftalık olan projeyle ilgili çok detay vermeyen Ratti, bizleri şirketin Les Ulis’deki merkezine davet etmişti ki bu mekanda Renault Sport’un özünü temsil eden çok kıymetli çalışmalar yapılıyor.

Clio_KZ1_040

Dört hafta sonra Renault Sport’tan iki farklı çıkış yapıldı. Bunlardan ilki simsiyah bir prototipti ki sonradan öğrendiğimize göre bu araç üzerinden RS16’nın temel dinamiklerini geliştirmek üzere gerekli olarak çalışmalar ve testler idare edilmiş. İkinci çıkış ise Monaco’daki kalabalığı etkilemek üzere tasarlanmış göz alıcı bir konseptti. Bu arada bahsettiğimiz konseptin geçtiğimiz ay düzenlenen Goodwood Hız Festivali’nde de kalabalıkla buluştuğunu hatırlatırız.

Les Ulis’de dışarıdan biraz şişirilmiş bir Clio gibi görünen RS16’nın ne kadar kompleks bir sürecin ürünü olduğunu net biçimde görüyoruz. 2.0 litrelik Megane motorunu Clio’ya sığdırmak kulağa çok kolay geliyor değil mi? Gerçekte ise olaylar şöyle ilerliyor: Motoru ve altı ileri manuel şanzıman Clio’ya oturtabilmek için Megane, Espace ve hatta Kangoo’dan alınan bazı parçaların yeniden tasarımı gerekli olmuş. Bazı parçalar ise sıfırdan tasarlanmış. Tıpkı motor kulakları gibi…

İyi bir haberimiz var: Motorun yarattığı ekstra ağırlık, manuel şanzımanın hafifliğiyle dengelendiği için Clio’nun kafası ağırlaşmamış. Buna bir de yarış tipi ultra kompakt lityum iyon aküyü ekleyince, ağırlık tasarrufu için 15 kg daha kazanılmış. Diğer çalışmalar ise çoğunlukla yeni soğutma sistemini araca entegrasyonu ve çift çıkışlı Akrapovic egzoz sistemi için yapılmış gibi görünüyor. Bu arada bahsettiğimiz egzozdan bir hayli umutluyuz.

Clio_KZ1_041

Gelelim görünmeyen ciddi bir soruna: Renault Sport mühendisleri motor değişiminin kolay bir iş olmadığını söylüyor. Zira bir motoru farklı bir araca transfer ettiğinizde yakıt sistemi ve hatta yazılım gibi birçok ana detayı yeniden ele almanız gerekiyormuş çünkü ABS ve ESP gibi hayati sistemlerin dayanıklılığı ancak bu yolla mümkün oluyormuş. Kısaca, showroom’dan satılacak bir otomobil yapacaksanız, değiştirdiğiniz motor için sıfırdan birçok çalışma yapmanız gerekiyormuş. Yoksa ABS ve ESP gibi sistemlerin uzun ömürlülüğü ve çalışma performansı olumsuz etkilenebiliyormuş.

Trophy-R’ın 360 Nm’lik ciddi torkuyla baş edebilmek adına, Renault Sport mühendislerinin güncel Clio RS’teki direksiyon sistemine müdahale ettiğini ve bu yolla tork yalpalamasını azalttığını öğrendik. Ayrıca öndeki süspansiyon mimarisinde de önemli değişimler yapılmış. Yeni tasarımdan dolayı öndeki hacim daralmış ve maliyet artmış olsa da, çoğu alüminyumdan imal edilen yani malzemeler sayesinde sportif hissiyatın güçlendiğine eminiz. Önde halen MacPherson mimari kullanılıyor fakat RS16’da, Megane Trophy- R’da da kullanılan ayarlanabilir Öhlins süspansiyonların yer aldığını unutmamalı. Bu arada söz konusu süspansiyonların ne kadar iyi olduklarını bilmiyorsanız, Megane’ın testlerine bir göz atın deriz. Ayrıca önde yer alan 360 mm çapındaki frenler, Megane Trophy- R’ın opsiyonel Nürburgring Pack donanımından alınmış.

Clio_KZ1_043

Arka aks olduğu gibi Renault Sport’un R3T ralli otomobilinden alınmış. Bu aksın standart aksa kıyasla %50 daha sıkı ve dayanıklı olduğu ifade ediliyor. Arka frenlerde Brembo’nun standart Clio’da da kullanılan diskleri yer alıyor. 19 inçlik Speedline Turini jantlar ise disklerin önünde yer alıyor. Bu jantları bilmeyen bir RS kullanıcısı yoktur sanıyoruz. Bu arada 235/35 ölçüsündeki Michelin Pilot Sport lastikler ve önde ve arkadaki 60 mm’lik iz genişliği artışı için yürüyen aksamda arka kısmın bile çok önemli çalışmalardan geçtiğini öğrendik.

Standart çamurluklar kesilmiş ve yerlerine çok seksi görünen kompozit eklentiler konmuş. Ayrıca yan kısma yeni eklentilerle uyum sağlayan marşpiyelerin eklenmesi de ihmal edilmemiş. Clio Cup fabrika yarış aracından alınan arka spoylerin 200 km/s hızda 45 kg yere basma kuvveti ürettiği söyleniyor ki bu detay önemli bir görsel değişim sağlıyor. Öndeki siyah ızgaranın ve hava akışını düzenlemek üzere hazırlanan spliterin varlığı sanıyoruz dikkatinizden kaçmamıştır. Peki aydınlatma grubundaki damalı bayrak vurgularını gördünüz mü? Arka kısımdaki difüzör tanıdık fakat Akrapovic egzozun çıkışları için aynısını söylemek zor.

Yeni vites kolu, RS16 ile standart RS’in tek farkı değil. İç mekana geçtiğinizde sayısız farkın yer aldığını görüyorsunuz ki bunlardan en önemlisi, ağırlık tasarrufu yapmak amacıyla sökülmüş arka koltuklar… Bu detay bile RS16’nın sürüşle ilgili amacının ne olduğunu açık olarak ortaya koyuyor.

Ratti üretim onayı için net bir şey söylemiyor fakat olumlu veya olumsuz bir netice için bu yazın sonunu beklememiz gerecek. Ayrıca Alpine fabrikasında 250-300 adetlik ekstra hacim yaratmanın mümkün olup olmadığı da bilinmiyormuş… Bütün bu engeller aşılırsa, gelmiş geçmiş en ateşli Ranult Sport ürününü yıl sonu gibi görmüş olur, 2017’nin Ocak ayında ise kullanırız.

Clio_KZ1_050

RS16 üretilir mi?

STEVE CROPLEY

Renault Sport gibi bir ekibin RS16’nın üretim sürecindeki mühendislik kaynaklı sıkıntıları giderememek gibi bir ihtimali olacağını sanmıyorum ki takımın basın mensuplarına yönelik davetinde bunu bir kez daha görme fırsatı bulduk. Bu otomobilin üretilmesi gerekiyor diye düşünüyorum. Peki ama neden? İlk nedeni şu ki, Renault Sport RS16 ile uzun yıllardır yarattığı olumlu etkileri daha da yükseltecektir. Tamam, şu anki modeller fazlasıyla çekici ve hızlı ama potansiyel alıcılar mevcut modeller yerine daha farklı ve daha özel şeyler görmeyi istemiyor değil. Buna bir de Renault Sport ekibinin Nürburgring pistindeki önden çekişliler tur zamanını geri almasını eklersek, dikkatler bu yana yoğunlaşacak ve başarı grafiği daha da yükselecektir. Bunların tamamı, ateşli hatcback pazarı için çok ama çok önemli etkenler. Fakat Clio için bir sıkıntı var: İngiltere pazarında atmosferik motorlu ve manuel şanzımanlı modeller fazlasıyla sevilse de, özellikle gelişmekte olan pazarlar 1.6 litrelik turbo ve çift kavramalı otomatik ikilisini çok sevmişe benziyor. Renault Sport bu ikisi arasında iyi bir denge yakalamak ve mevcut satış grafiğini de kollamak zorunda zira yıllık 35.000 otomobil satıyor ve 500 milyon sterlin ciro yapıyorsanız, kendinizi kollamak durumundasınız. RS16 daha şimdiden kalibimizi fethetmiş durumda. Onu kullanmamış olsak da, Renault Sport ekibinin böylesine çılgın bir proje için inanılmaz işler ortaya koyacağına adımız gibi eminiz. Yöneticiler yüksek maliyetlerden dolayı RS16 işine pek sıcak bakmasa da, RS gibi bir markanın karlılık kadar özel etkiler yaratmaya da önem vermesi gerek. Dolayısıyla, ceplerini bu proje için bir kenara bırakmalarını ve dünyaya RS16’yı armağan etmelerini öneriyorum.

Clio_KZ1_075

RS16’da çılgın bir yolculuk

RS16’nın Monako’daki lansmanından bir süre evvel, Renault’nun Paris’e yaklaşık 80 km mesafedeki test merkezine davet edilmiştik. Bu davette siyah renkli RS16 prototipi ile tesisin 3 km uzunluğundaki yol tutuş parkurunda kısa bir sürü yaptık. Tabii yolcu koltuğunda… Otomobilin şef test pilotu David Praschl ile yaptığımız sürüşte temel şasi dinamikleri üzerine güzel bilgiler edindik. Koltuğa oturduğumda kendisini gülümser halde buldum. Motor ise usul usul çalışıyordu. Kapı kapandı ve Paschl daha da gülmeye başladı. Kendisi otomobille o kadar çok turlamıştı ki, döndüğünde frenlerden halen koku geliyordu. Akselerasyon şiddeti birçok süperspora yakındı, ilk frenaj noktasında ise herhangi bir kafa ağırlığı hissetmedim. Aksine fazlasıyla hafif hissettiren ve hevesle yön değiştiren bir RS16 buldum… Praschl ise bu süreçte zorlanıyormuş gibi görünmüyor ve gerçek bir vites koluyla vitesleri art arda geride bırakıyordu. Bu sıcak günde piste fazlasıyla lastik tozu bıraktık. Buradaki virajların birçoğu 100 km/s ile 150 km/s arasındaki hızlarda dönülüyor. Yavaş virajlar ise otomobilin kusursuz güç ve ağırlık oranını ortaya koyuyor. Otomobil sertçe hızlanırken herhangi bir tork yalpalaması belirtisi olup olmadığına baktım ama Praschl direksiyonla boğuşuyormuş gibi görünmüyordu. Aksine, direksiyonu tatlı tatlı çeviriyor ve Clio’nun inanılmaz bir inanç ile yoluna devam edişinin tadını çıkarıyor gibiydi. Bir yerde otomobili önde önden, sonra arkadan ve en son dört tekerlekten birden kaydırdı ve şasi mühendislerinin neler yaptığını şıp diye gördüm. Fakat her güzel şey gibi, bu sürüş de kısa sürdü. Les Ulis’deki diğer toplantıda duyduğum bir söylem beni herkesten daha az etkiledi çünkü bahsedilen şeyi yaşamış ve doğruluğunu onaylamıştım. Peki o söylemi merak ediyor musunuz? İşte o kelimeler: Şasi mühendislerimizin neler yaptığına inanamayacaksınız!

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir