Alman otomobil üreticisi Porsche’nin 100% elektrikli otomobili olan Mission E, 2019 senesi sonunda caddelerde olacak. Lift Content Factory Kurucu Ortağı Ertuğ Özdemir, Porsche’nin bu alandaki yeni teknolojilerini sizler için inceledi.
Otomotiv sektörü içinde bulunduğumuz dönemde öyle bir süreç içerisinde ki, önümüzdeki birkaç yıldaki değişim geçmiş 50 yıllın toplamından daha fazla olacağı öngörülüyor. Bu değişim sadece otomobillerin hybrid ya da tam elektrikli motorlar ile yenilenmesi veya otonom sürüşler ile sınırlı değil, her alanda değişen tüketici ihtiyaçları, hayat tarzı ve buna bağlı beklentiler ile çok yönlü bir değişim olacağı bir gerçek. Teknolojik gelişmeler, otomotiv sektöründe hem çok ciddi fırsatları beraberinde getiriyor, hem de bunu doğru değerlendiremeyecek ya da geç kalacak firmalar için aynı zamanda ciddi bir tehdit oluşturuyor. Bunu fırsata çevirecek ve ileride “case study” olarak okutulacak hikayeyi yazan markalardan biri de Porsche olacak. Porsche geçen yıl 23,5 milyar Euro ciro ve 15% in üzerinde kâr marjı ile dünyanın en karlı otomotiv şirketlerinden biri. İşleri yolunda giden ve buna rağmen geleceğin bu derece farkında bir şirket olan ve 2025 stratejisi dahilinde ciddi ve köklü değişiklikleri planlamış olmaları ve bunlarla ilgili büyük yatırımların çok önceden başlamış olması gerçekten yukarıda bahsettiğim “case study” in hikayesinin alt yapısını oluşturuyor olacak.
Porsche’nin 100% elektrikli otomobili – şu anda ki kod ismi ile Mission E- 2019 sonunda caddelerde olacak. Bu otomobil ile Porsche, marka değerini oluşturan özelliklerden uzaklaşmadan yepyeni bir teknoloji ile sıfırdan bir iş planı uygulamış oluyor. 3,5 saniyeden az bir süre içerisinde 0-100 km/h değerine sahip, 100% elektrikli ve en önemlisi 500 km menzili olan bir otomobil Mission E. Buna 15 dakika içerisinde 400 km menzillik bir şarj zamanı eklediğinizde muhteşem bir birleşim sunuyor. Yakın bir zamanda bu otomobilin yollarda olacağını ve hayal olmadığını düşündüğümüzde bu veriler ile birlikte artık bu dönemin ne kadar yakın olduğunu daha net görebiliyoruz. Uzun menzil, kısa şarj süresi, neredeyse yok denecek kadar az motor bakım masrafları, spor bir otomobil ve Porsche sürüş dinamikleri algoritması tüketici için fiyatının da çok agresif olmayacağı duyumları ile birlikte çok mantıklı bir seçenek gibi geliyor ancak otomotiv markaları için senaryo biraz daha farklı. Eskiden ciddi bir gelir kalemi olan yedek parça ve servis artık bu dünya içerisinde neredeyse yok denecek kadar limitli. Yeni iş modeli ve buna bağlı gelir yapısı gerekiyor.
Porsche Digital şirketi de bunun sonucu olarak doğmuş, Porsche’nin yeni bir şirketi. Değişen mobilite ihtiyaçları için ürün ve servisleri üretecek olan şirket ve aslında bu şirketin merkezinde tamamen teknoloji ve tüketici bulunuyor. Porsche bu anlamda Silikon Vadisi ve Tel Aviv de birer ofis açmış ve start- up’lar ile bu teknolojileri çalışıyor. Herhangi bir otomotiv şirketinin daha önce hiç olası düşünmediğimiz ortaklıklara ve alanlara girdiğini anlıyoruz. Bu start-up ların yanısıra Porsche aynı zamanda Almanya’nın en büyük medya şirketlerinden Axel Springer ile de bir ortaklık yaparak start –up’lara destek sağlamak içinde operasyona başlamışlar. Teknoloji, mobilite kavramlarının değişimi, sahipliklerin azaldığı, otonom sürüşlerin normalleştiği ve çevreci motorlar ile sektör neredeyse sıfırdan ama farklı bir seviyede ve platformda çalışmaya başlayacak. Otomobil kullanmanın keyfi yerine daha fonksiyonel araçlar dünyamıza gireceğini düşünsem de, Porsche bu konuda her zaman spor otomobil ve dinamik sürüş yapısını koruyacağının ısrarla altını çiziyor. Porsche için A noktasından B noktasına gitmek değil. B noktasına yüzünüzde gülümse ile varmanız daha önemli.
Panamera e-hybrid
Tüm bu gelecek planlarının yanısıra şu anda Porsche’nin en çok yükselen satış rakamlarına ulaşan ve hybrid olarak tanımladığımız hem elektrikli hemde benzinli motorlu e-hybrid otomobillerini de deneyimleme şansı yakaladık. Panamera, özellikle hybrid modellerinin piyasaya çıkması ile 15 bin adetlik satışlardan 28 bine yaklaşan bir adete ulaşmış durumda. Enteresan bir şekilde doğduğu ülke Almanya hariç (-3%), tüm dünyada büyüme trendi göstermiş ve en çok da Çin’de 10%’luk bir büyüme rakamına ulaşmış durumda. Panamera ve özellikle e-hybrid ve daha da ilerisi e-hybrid turbo s modeli ile otomobil hem üst segment bir spor otomobil hemde istediğinizde aynı zamanda bir lüks sedan konforunu beraberinde barındıran ender niteliklere sahip bir tasarım ve dinamiğe sahip.Toplamda 680 beygir üreten bunun 134’unu elektrikli motordan alan, elektrikli motor ve batarya yapısı gibi eklemeler ile ağırlığı neredeyse 2300 kg ‘a çıkmasına rağmen özellikle spor ve spor+ modlarında hızlanma yeteneği, sürüş dinamikleri ve kullanım keyfini üst düzeyde sunan istediğiniz zamanda sessiz ve sakin sadece elektrikli motor ile kullanma imkanına sahip olduğunuz seçenekleri birlikte barındırıyor. Tabi ki hem bir üst segment lüks salon otomobilim olsun hem de muhteşem bir spor otomobilim olsun diyor olmanın ve buna sahip olmanın fiyatı da fazlasıyla yüksek.
0 comments