Mercedes-Benz tarihinin en kapsamlı makyaj operasyonu, Alman üreticinin amiral gemisine yepyeni teknolojiler ve motorlar armağan ediyor.
Mercedes-Benz’in geçtiğimiz ay S-Serisi için Zürih’te düzenlediği basın davetine katılmış olsaydınız, otomobilin makyajlandığını değil, tamamen yenilendiğini düşünebilirdiniz. Zira ortamdaki hava sıfırdan ele alınarak tasarlanmış yepyeni bir otomobil hissiyatı yaratmak için oldukça elverişliydi.
Güncellenen S-Serisi’nin kayda değer bütün detaylarını anlatmak için dört sayfa yeterli olmayacağından, en önemli detaylarla başlamakta yarar var: Her şeyden önce, otomobildeki 6000 parçanın sıfırdan ele alındığını ifade edelim. İkisi ilk kez S-Serisi’nde kullanılmak üzere, üç yeni motora kavuşan otomobilin altı silindirli benzinli motor ile entegre edilmiş elektrik motorlu ve 48V elektrik tesisatlı versiyonu oldukça önemli. Bilgi-eğlence sistemini de güncelleyen Mercedes menü düzeni ve fonksiyonlar ile ilgili bazı değişimeler yapmış. Son olarak, dijital harita destekli yarı otonom sürüş teknolojisinden de bahsetmek gerek. Kavşaklara giriş ve çıkışları kendi kendine yapabilen otomobil, bu süreçte pedallar ile direksiyonu sürücü desteği olmadan idare edebiliyor.
Mercedes-Benz otomobildeki güncelleme çalışmalarının tipik bir makyajdan çok daha fazlasını ifade ettiğini düşünse de, burada W222 kodlu S-Serisi’nin ‘ömür yarılama makyajı’ndan söz ediyoruz. Bize göre gelmiş geçmiş en başarılı S-Serisi gövdesi olan bu gövde için yapılan çalışmaları, şirketin arge müdürü Ola Kallenius tarafından Mercedes tarihinin en kapsamlı makyajı olarak tanımlanıyor. S-Serisi’nin kendisinden daha güncel olan BMW 7 Serisi ve teknoloji yüklü Audi A8 karşısında aciz kalmaması, Kallenius’a hak vermek için önemli bir gerekçe zira ne de olsa 2014 yılında lanse edilmiş bir gövdeden söz ediyoruz.
Yeni otomobil boyutsal anlamda herhangi bir değişim geçirmemiş. 5125 mm’lik standart uzunluk, aracın popüler long versiyonu ile 5255 mm’ye yükseliyor. Dış tasarım genel olarak tanıdık hissettirse de ön ızgarada ve tamponlarda küçük detay farklılıkları mevcut. Ayrıca ön ve arka farlardaki LED tasarımın güncellenmiş olması, S-Serisi’nin yaşını 2020’ye kadar gizlemesi için yapılmış önemli hamleler. Bu tarihten sonra ise yepyeni S-Serisi ile tanışmış olacağız.
S-Serisi’nin görünmeyen yerlerinde makyaj öncesi modele de hayat veren MRA platformunun güncellenmiş bir versiyonu yer alıyor. Arge müdürü Kallenius bu platformun mevcut C-Serisi ve E-Serisi modellerinde de kullandığını fakat mimarinin arka kısmının S-Serisi’ne özel olarak elden geçirildiğini söylüyor. Air Body Control isimli havalı süspansiyonların standart sunulduğu modelde, mevcut E-Serisi’nin üç kanallı havalı süspansiyonlarının aksine, makyaj öncesi S-Serisi’nde de kullanılan tek kanallı süspansiyonlar yer alıyor. Yeni sisteme geçiş yapmak için gövdede önemli ve pahalı güncellemelerin yapılması gerekli olduğundan, Mercedes bu bütçeyi elektrik tesisatı gibi daha ‘göz önünde’ olan detaylar için harcamayı yeğlemiş. Bu arada ilgili tesisatın gelmiş geçmiş en gelişmiş otonom sürüş teknolojilerini çalıştırdığını düşününce, kararın mantıklı olduğu görülüyor.
Testimize konuk olan S-Serisi, Avrupa’daki birçok pazarın en çok tercih edilen versiyonu olan 400d modeli. Uzun aks aralıklı versiyonuyla arkadan itişli veya opsiyonel 4Matic dört tekerlekten çekişli olarak satın alınabilen otomobil, testimize dört tekerlekten çekişli versiyonu ile katılıyor.
En önemli değişimlerden birisi motor kaputunun altında saklı. 2005 yılından bu yana birçok S-Serisi’ni yürüten 3.0 litrelik turbo beslemeli V6 dizel artık aramızda değil. Bu motorun yerine tamamen yeni bir ünite olan 2.9 litrelik turbo beslemeli dizel motor kullanılıyor. Sıralı dizilime sahip olan yeni makine tam 340 bg güç üretiyor ve S400d’yi tüm zamanların en güçlü dizel Mercedes’i kılıyor. BMW 730Ld’deki 3.0 litrelik sıralı altı silindirli dizele ve yeni Audi A8’deki 3.0 litrelik V6 dizele kıyasla, Mercedes’teki motorun sırasıyla 20 bg ve 72 bg daha fazla güce sahip olması kayda değer bir bilgi.
S400d’deki yeni motorun teknik verileri kadar, bu motor ile beraber gelen bazı teknolojileri de belirtmekte yarar var. Alüminyum motor bloğu ile çelik pistonların bir arada çalıştığı motorun egzoz gazı dönüşüm sistemi çok kanallı ve motor yakın bir ağ aracılığıyla yürütülüyor. Isıl verimliliği artıran bu detayın haricinde, Mercedes’in ilk kez değişken ‘valve lift’ kontrolü kullandığını da ifade edelim.
Yeni güç ünitesinin selefinden daha rafine ve pürüzsüz olduğu söyleniyor. Rölantide duyulması neredeyse imkansız olan motor lineer biçimde devirleniyor ve Mercedes’in dokuz ileri tork konvertörlü 9G-Tronic şanzımanıyla birlikte S400d’yi güçlü bir torkla yürütüyor.
S500’de kullanılan 2.9 litrelik sıralı altı silindirli turbo beslemeli benzinli motorun elektrik desteğinden mahrum olsa da, S400d’nin hızlanma karakteri oldukça seri. Ayrıca otomobilin hızlanma sürecinde kabine, hafif bir uğultu dışında, neredeyse hiçbir şey yansıtmadığı söylenebilir. 1200 d/dak’dan itibaren kullanıma giren 700 Nm tork sayesinde 2000 kg’lik gövdesini yürütmekte hiç zorlanmayan S-Serisi, dört tekerlekten çekiş sisteminin de yardımıyla, 3200 d/dak civarında fazlasıyla etkili bir itme gücü yaratıyor. 0-100 km/s hızlanması 5.2 saniye olarak verilen aracın maksimum sürati ise limitli 250 km/s. 5.6 lt/100km’lik resmi yakıt tüketim verisi ile 147 g/km’lik emisyon verisi ise, yeni güç ünitesinin yerini aldığı makineden daha çevreci olduğunu kanıtlıyor.
Direksiyonun gerisine geçtiğinizde S-Serisi’ni rakiplerinden ayıran müthiş bir sürüş kalitesi ile karşılaşıyorsunuz. Temiz zeminlerde Mercedes-Benz markasının değerlerini yükseltecek kadar kusursuz bir akış yakalayan otomobilin havalı süspansiyonları gövde yüksekliğini otomatik ayarlıyor ve hayranlık uyandırıcı bir sönümleme becerisi ile çalışıyor. Bozuk zeminlerde dahi olgunluğundan ve konforundan ödün vermeyen S400d 4Matic test aracımız BMW 7 Serisi ve Audi A8’in ulaşamadığı türden bir incelikle hareket ediyor.
S-Serisi karakteri gereği konforu dinamizmin önünde tutan bir otomobil olsa da, bu durum aracın sadece sakin ve huzurlu sürüşlerde etkili olduğunu anlamına gelmiyor. Standart olarak sunulan Dynamic Select sistemi üzerinden Sport moduna geçiş yaptığınızda S-Serisi’nin cüssesinden beklenmeyecek biçimde yol tuttuğuna şahit olabilirsiniz. Magic Body Control teknolojisinin yokluğuna rağmen kayda değer bir gövde kontrolü sunan otomobilde söz konusu teknolojinin yer alamama nedeni, Mercedes’in bu donanımı altı silindirli modellerde sunmuyor oluşu.
Mercedes’in elden geçirildiğini söylediği direksiyon sistemi fazla yumuşak ve ilk harekette biraz huzursuz olsa da, çeyrek turdan sonra bütün detaylarıyla net ve tepkili bir direksiyon karakteri ortaya çıkıyor. Her ne kadar otomobil dinamik kabiliyetler bakımından BMW 7 Serisi ayarında olmasa da, S-Serisi çekiş ve stabilite kontrol sistemlerinin desteğine ihtiyaç duymadan zorlu virajları ve zorlu zeminleri geride bırakabiliyor.
İç mekanda, yanal destekleri belirgin görünmese de, ön koltuklar müthiş bir konfor sunuyor. Özellikle de uzun yolculuklarda… Ayar zenginliği ve masaj programları bakımından da başarılı olan koltuklar dışında, kabinin genel olarak daha da etkili bir hissiyat sunacak niteliğe kavuştuğunu söylemeliyiz ki bunda dijital panellerdeki keskinliğin önemli bir payı mevcut.
Birçok S-Serisi müşterisinin arka koltukları önlerden daha fazla önemseyeceği ortada. 3165 mm’lik aks aralığı ile arka kısımda bolca hacim ve konfor sunan otomobilin bu bölümüne göz atıp etkilenmemek elde değil. Arka koltuk konforu ve lüksü konusunda S-Serisi’nden daha yukarıda uçan modeller oldu, olacak… Öte yandan, yeni S-Serisi’nin arka kısmını inceledikten sonra, Rolls-Royce Ghost veya Bentley Flying Spur gibi araçlara gerçekten ihtiyaç olup olmadığını sorguluyorsunuz.
S-Serisi’nin kendisinden daha pahalı rakiplerini dahi geride bıraktığı bir başka başlık da teknoloji. Distronic Plus isimli adaptif hız sabitleme sisteminin direksiyon kontrol süresi halen 30 saniye olsa da, güncellenen S-Serisi’nin yarı otonom teknolojileri eskininden çok daha incelikli ve etkili çalışıyor. Mercedes-Benz bu teknolojilerin bir sonraki S-Serisi’nde sunulacak otonom sürüş sistemleri için önemli bir temel teşkil ettiğini ifade ediyor. İster direksiyonda olun, ister arka koltukta, S-Serisi yenilenen versiyonu ile bulunduğu segmentin ihtiyaçlarını hakkıyla karşılıyor.
0 comments