Geçtiğimiz yıllarda nazik Golf R ile kaba Focus RS için final listemizde bir yeri garanti olarak görürdük. Premium rakiplerden gelen güçlü darbelere dahi direnmek gibi bir meziyete sahip olan bu otomobiller, ince tuhaflıklarına karşın, zirveyi zorlamaktan geri kalmaz ve hepimizi şaşırtmayı bilirdi.
Peki finalde bir yere sahip olma garantisi nereden geliyor? Hemen cevap verelim: Burada gördüğünüz otomobiller, yıllar içinde yaratılmış bir namı yaşatmak ve korumak konusunda çok başarılı. Makyajdan henüz çıkmış Golf R, 300 bg bandını aşalı çok oldu. Mountune firması ise hızlı Ford operasyonuna yeni Focus RS’i de dahil ederek FPM375 isimli bu canavarı yarattı. Sayfalarımızı süsleyen RS’in kaç beygir olduğu otomobilin isminde saklı.
Burada gördüğünüz ikili geçtiğimiz 24 ay içerisinde o kadar sık bir araya geldi ki, onları ayrı düşünemez hale geldik. İşin ilginç tarafı ise, benzer fiyat bandında bulunan dört çekerli bu canavarlar ancak bu kadar farklı karakterlere sahip olabilirdi. Söz konusu farklılık tamamen marka karakteriyle alakalı: Golf R geleneksel Golf zarafetinden ve konforundan ödün vermeden, orta sınıfın performans ihtiyacını beslemekle meşgul. RS ise arka odaklı dört tekerlekten çekiş sistemiyle drift yapmayı normalleştirme ve standart Focus’un bazı açıklarını unutturma gibi amaçlara sahip.
Daha önceki karşılaştırmaları Golf kazandı çünkü böylesine geniş ve oturmuş bir yetenek bandı kolay bulunmaz. Mountune markasının 899 sterline sattığı performans kiti (yazılım ve soğutma odaklı) bu durumu değiştirmeyecektir zira Golf R ile en sevdiğiniz dağ yolunda sadece on dakikalığına sürüş yapmanız, bu otomobili ömrünüzün sonuna kadar tutmak istemeniz için yeter de artar. Fazlasıyla gerekli olduğunu düşündüğümüz opsiyonel adaptif süspansiyonlara, esnek bir sürüş karakterine ve müthiş bir güç aktarımına sahip olan otomobil bırakın keskin kenarlı bir Ford’u; gerçek dünyada benim diyen birçok performans aracını dahi üzebilecek kabiliyette.
Dağ yollarını geride bırakıp pistte gazlamaya başladığınızda, Golf’ün yol odaklı karakterinden dolayı nefessiz kalacağını düşünebilirsiniz. Böyle düşünüyorsanız yanılıyorsunuz. Otomobilin sürüş programını Race moduna aldığınızda, R’ın yetenek bandı pist için inanılmaz elverişli hale geliyor ve yol sürüşlerindeki doğallığıyla başımızı döndüren 4Motion dört tekerlekten çekiş sistemi pistte de etkilemeyi başarıyor. Çizgi takibini ön aks odaklı biçimde yapmayı tercih eden R, eski moda lift-off girdileri ile çizgi daraltma taleplerini hiçbir zaman yanıtsız bırakmıyor.
Pist sürüşü boyunca yedi ileri çift kavramalı DSG şanzımanın R markasına yakışacak biçimde çalışması ise bir başka önemli not. Ayrıca otomobilin söz konusu dişli kutusuyla birlikte 0-100 km/s zamanını 4.6 saniyede tamamladığını bilmelisiniz.
Focus RS’e bindiğiniz anda ateşli hatchback segmentinin daha önce görmediği türden bir çılgınlığın ortasında kalıyorsunuz. Otomobildeki cesaret işi arka aksın Drift modu ile çalışmasını sağladığınızda, beş kapılı bir aile otomobilinin hayal dahi edemeyeceği şeyler yapabilme imkanına sahipsiniz. FPM375 modelinin sahip olduğu ekstra beygir gücü bir yana, bizleri asıl etkileyen, 2000 d/d’de ortaya çıkan 510 Nm’lik tork değeri oluyor. Zira RS’in sivri karakteri büyük oranda tork temelinde yükseliyor.
İşin tur zamanı kısmına odaklandığınızda ise, az evvel bahsettiğimiz ekstra güç değeri sayesinde, RS’in Llandow Pisti’ni Golf R’dan tam bir saniye daha hızlı döndüğünü fark ediyorsunuz. Daha da iyisi, Focus RS’in uğradığı minik değişimler, buradaki iki otomobilin farklılıklarını pist sürüşlerinde hiç olmadığı kadar net biçimde ortaya koyuyor.
Yine aynı yere geliyoruz: Gürültücü, yan gitme heveslisi ve bıçkın bir mavi yakalı ateşli hatchback mi istersiniz, yoksa kendinden emin, olgun ve herhangi bir sınıfa ait olmayan bir ateşli hatchback mi istersiniz? Şayet testin ikinci bölümü pistte değil de, bir rallikros parkurunda yapılsaydı; Golf R’ın Focus RS aynasında nokta oluşuna şahitlik edebilirdik. Fakat unutmayalım: Gerçek dünyadayız ve gerçek dünyanın en keyifli spor otomobillerini arıyoruz. Bu yüzden Golf’ün çok az farkla önde olduğunu söylemeliyiz.
0 comments