Dört farklı yaklaşım, dört farklı sporcu… Geldik karşılaştırmamızın en ateşli bölümüne. Vaziyet almanızı tavsiye ederiz zira az sonra ortalık karışacak ve masalar sandalyeler havada uçuşacaktır. Önden çekişliler, dört tekerlekten çekişlilere; çift kavramalı otomatikler, manuellere karşı… Ayrıca gruptaki iki otomobil kendilerini daha önce bu sayfalarda ispat etmişlerdi. Diğer ikilinin kökleri çok derinlere inmese de, her birinin özel güçlere sahip olduğu malum.
Bu testin sonuçları sonsuza dek geçerli olacak diye bir şey yok. Ne de olsa hızlı bir değişim içinde olan otomotiv sektörünün sürprizleri asla bitmez. Fakat şimdilik Honda Civic Type R, Mercedes-AMG A45, Peugeot 308 GTi ve Volkswagen Golf R ile beraberiz. Kendilerine benzeyen rakiplerini eleyerek buraya ulaşan otomobillerimizi bu şekilde değil de, dört kişilik jürimize doğrudan ilk dördü sorarak ulaşsaydık sonuç farklı olur muydu bilinmez. Gerçi ekipte herkes kimin neyi sevdiğini biliyor ve bu tarz fikir ayrılıkları olaya tatlı bir renk katıyor. Biraz karmaşadan kim ölmüş?
Her neyse… Bu yılın ulaşılabilir en iyi sürücü otomobilini aradığımız testimizin bir sonraki bölümünde finalistlerimiz ile Güney Galler’e yolculuk edecek ve en sevdiğimiz dağ yollarında sıkı bir karşılaştırma organize edeceğiz. Bu arada pistteki neticeleri de unutmuş değiliz, rahat olun.
Bir kez daha belirtmek gerekir ki, 177.200 TL değerindeki Peugeot ile 384.800 TL değerindeki Mercedes-AMG’yi karşı karşıya getirip adil bir rekabet beklemek kulağa pek de samimi gelmeyebilir. Fakat unutmayın, burada ulaşılabilirliğin peşindeyiz ve son kararımızı vermeden önce otomobillerin fiyatlarını da göz önünde bulunduracağız. Dolayısıyla daha pahalı otomobilleri incelerken takındığımız tavır ile uygun fiyatlılar için takındığımız tavır aynı olmayacaktır, lütfen içiniz rahat olsun.
Finale kalan otomobillerimizle ilgili temel bilgileri zaten okuduğunuz için bazı şeyleri tekrar vurgulama ihtiyacı hissetmiyorum fakat devam etmeden önce üzerinden geçilmesi gereken bir küçük detay mevcut.
Buradaki bazı finalistlerimiz, dergimize son kez konuk olduktan bu yana, bazı ufak değişimlere uğradı. Örneğin Peugeot’nun tasarımı hafifçe elden geçirildi ve otomobilin ön kısmını biraz daha agresif gösterecek bir dizi değişiklikler yapıldı. Golf R ise ekstra 10 bg güce, 20 Nm torka ve çift kavramalı dişli kutusu için bazı yeni oranlara kavuştu. A45’i en son Audi TT RS ile Ford Focus RS’in karşısına çıkarmıştık. Otomobil o zamandan bu yana, yani son bir yıldır, aynı görünse de, test aracımızdaki AMG aerodinami paketinin keskin köşeli eklentileri tasarımsal tarafı güçlendiriyor. Civic Type R ise hemen her detayı ile yepyeni bir otomobil ve daha uzun süre boyunca bu şekilde kalacaktır.
Honda akıl sağlığınıza zarar verebilecek kadar ilginç bir otomobil. Tasarımını sevebilirsiniz ya da itici bulabilirsiniz… Fakat şuna emin olun, otomobili bir süre kullandıktan sonra, onunla ilgili düşüncelerinizi şekillendirmek konusunda en az belirleyici detayın tasarım olduğunu hissedeceksiniz. Llandow Pisti’ndeki turlarımızdan sonra ekibe gayet heyecanlı biçimde Audi RS3 Sportback’in en hızlı turu kaydettiğini söylediğimde kimse şaşırmadı. 0-160 km/s hızlanmasında 10 saniye bandının altında kalmayı başaran tek finalistimiz olan Audi, zaten böyle bir enerji vermişti. Ne var ki, kimse Honda Civic Type R’ın böylesine cesur bir hamle yapacağını ve bu kadar iyi olacağını düşünmüyordu.
Honda biraz daha fazla bahsi hak ediyor. Pist sürüşünde yol tutuşu, dengesi ve etkileşimi ile herkesi şaşırtan otomobil benzer bir performansı yolda göstermeyi de başardı. Önceki Type R’lara kıyasla bambaşka bir kafaya sahip olan otomobil, atalarının hiç görmemiş olduğu limitlerde geziyor ve yükseklerin kafasında ufak tefek pürüzlerle uğraşıyor.
Civic iri bir otomobil. İyi tutunan ve iyi iletişim kuran bu otomobilde, kendisinden çok daha küçük sporcularda bulunur cinsten bir gövde kontrol kabiliyeti söz konusu. Bu yüzden Type R’ın boyutlarını gizlemek konusunda usta olduğu söylenebilir. Ne var ki, Rhondda Vadisi’nin dar ve kıvrımlı yollarında ilerlerken taş duvarların normalden daha yakın hissettirdiğini fark ettik. Ayrıca şeritleri ayıran kedi gözlerini düşündüğünüzden daha sık ezebilirsiniz. Şahsen modern bir ateşli hatchback otomobilin yeteneklerini kompakt boyutlarla deneyimlemeyi tercih eder ve bunu bir artı sayarım. Siz de benimle aynı fikirde iseniz, Type R’ın fazlasıyla yetenekli karakterini taşıyan bu gövdeyi zaman zaman fazla iri bulabilirsiniz.
Olsun… Honda Civic Type R’ın böyle bir zamanda geçmişin çok kıymetli tatlarını nasıl barındırabildiğini, turbo beslemeli bir motorun nasıl bu kadar dramatik olabildiğini ve otomobilin sadece bir nesil içerisinde böylesi dev bir adımı nasıl atabildiğini düşünmekten, boyutlarla ilgili kaygıları canlı tutmaya pek fırsatınız olmayacaktır.
Avuç içinizde metal saplı bir bıçağın yarattığı etki ile benzer bir etki yaratan alüminyum vites topuzu elinize güzelce oturuyor. Honda’nın dişli kutusu ise kısa, sıkı ve hissiyatlı geçişler sunmaktan geri kalmıyor. Bu şanzımandan sonra, 308 GTi’daki dişli kutusu soğuk, gevşek ve sıradan görünmekten kurtulamıyor. Ne var ki Peugeot ile sürüşe başladığınızda şikayet edecek çok fazla şeyiniz olmuyor. Modern otomobil standartlarını düşününce 308’in gayet iyi olduğu söylenebilir. Günümüzün kulakçık kontrollü çift kavramalı otomatik şanzımanları ile yürüyen sporcularını düşününce, Peugeot’daki çözüm bile üç pedalın ne büyük keyif olduğunu bir kez daha hatırlamamızı sağlıyor.
Civic ile ikinci vitesin dibini bulmak üzere gaz pedalını zemine yapıştırdığınızda bir şeyler oluyor… Honda’nın dört silindirli motoru finale kalan rakiplere kıyasla o kadar da güçlü sayılmaz. Öyle ki Mercedes-AMG ile Honda arasındaki güç farkı minik bir şehir otomobilini rahatlıkla yürütebilir. Güç farkı konusunda Golf R’ın durumu için ‘biraz daha önde’ yorumu yapılabilir. Fakat Honda’yla ilgili gerçeği öğrenme zamanı: Bu otomobil yol sürüşlerinde kağıt üzerindeki verilerden beklemeyeceğiniz kadar hızlı gidiyor. Fazlasına ihtiyaç duymayacağınız türden bir performanstan söz ediyoruz… Burada A45’teki gürültülü şovu bulamasanız da, Honda en az rakibi kadar heyecan ve korku verici bir karaktere sahip. Mercedes-AMG şansını fazla zorlarken, enerjisine bayıldığımız Peugeot 308 GTi yeterince zorlamaktan geri kalıyor. Golf R ve Type R ikilisi ise arı kovanına çomak sokmakta ve beladan uzaklaşmakta fazlasıyla usta. Öte yandan, Civic’teki güç ünitesinin Golf’tekine kıyasla daha karizmatik olduğu da bilinmeli. Honda’nın motorundan hatırı sayılır bir gücü hemen beklediğinizde kısa bir oyalanma süreci geçiriyorsunuz. Söz konusu turbo gecikmesi, bu konuda atmosferik seviyesinde takıntı sahibi olan sürücülerin canını sıkabilecek kadar belirgin.
Bu söylediğimizden Civic’in seksenlere has bir turbo gecikmesine sahip olduğu anlaşılmasın fakat şu an satışta olan bazı performans otomobilleri sağ ayağınıza daha çabuk cevap veriyor. Hoş, bu detayın belirgin olmasında otomobilin bütünlüğündeki sarsıcı canlılığın ve iletişimin de payı olabilir.
Turbo gecikmesi geride kaldığında, otomobil ufka doğru bitmek tükenmek bilmeyen bir enerjiyle yaklaşmaya ve diğer dört silindirli turboları utandıracak kadar üst devirlerde çalışmaya başlıyor. 3500 d/d ile 5000 d/d arasında tadına doyulmaz olan güç ünitesi, ıslak veya bozuk bir zeminde değilseniz, 245 tabanlı 20 inçlik lastikler üzerinde pürüzsüz bir çekiş gücü sağlıyor. Zaman zaman direksiyonda zemine bağlı küçük huysuzluklar hissedebilirsiniz fakat bunun tork yalpalaması olmadığını garanti ederiz. Bu hissiyatın sebebi yolla birlikte nefes alıp veren bir performans otomobilinin fizikselliğidir ve iyi ki vardır.
Honda’nın sert ve keskin direksiyonunu iki elle tutmanız gerekiyor. Direkt çalışma ve sertlik konularında buradaki bütün rakiplerinden daha başarılı olan Type R’ın aksine, Golf R’ın direksiyonunu iki parmağınızla rahatlıkla idare edebilirsiniz. A45 bu ikisinin ortasında bir sertliğe ve daha tatmin edici bir çalışma karakterine sahip. 308 GTi’daki ufacık direksiyon ise hissiyat konusunda ölü gibi. Ayrıca bu direksiyonun boyutunu geçtiğimiz sayfalarda eleştirmiştik. Bizce iyi bir ateşli hatchback’i yönlendirirken parmak uçlarınızda zemin ve otomobil arasındaki her şeyi hissedebiliyor olmalısınız. Type R bu konuda harika. Golf R ve A45 iyi. 308 ise ne yazık ki pek umut vermiyor. İşin üzücü tarafı, 308’in şasisindeki muazzam denge bu direksiyondan çok daha iyisini hak ediyor…
Sürüş kalitesi bahsi, iyi bir ateşli hatchback için önemli olması gereken bir diğer mesele. Ne de olsa en iyi zeminli dağ yollarında dahi minik kasisler ve çukurlar vardır. Dolayısıyla iyi bir spor otomobilin zemindeki pürüzleri yok ederken huzursuz olmaması ve kendini bozmaması beklenir. Honda bu konuda kahramanımız olmayı başaramıyor çünkü adaptif süspansiyon bir Golf R’ın dağ yollarıyla baş etme becerisi farklı bir boyutta. Zemin ne kadar bozulursa bozulsun, Golf’ün soğuk terlediğine şahit olmanız bir hayli zor.
Öte yandan, Golf’ün sürüş kalitesi konusunda Honda’ya attığı farktan fazlasını; Honda gövde kontrolü, tutunma keskinliği ve etkileşim derinliği gibi konularda Golf’e atıyor. Type R’ı Comfort moduna aldığınızda daha önceki Type R’ların hayal dahi edemeyeceği türden bir esneklik ve yumuşaklıkla karşılaşıyorsunuz. Hoş, Honda mühendisleri bu programların ayarı konusunda ne tatlı noktayı bulmuş değil. Zira Comfort modu bazen fazla yumuşak kalırken, Sport modu ise çoğu durum için fazla sert kalıyor.
Civic virajlı yolları hızın bulanıklığıyla, tutunmayla ve heyecanla fethediyor. Bu otomobille geçeceğiniz virajları çizgi ayarlamak, daha fazla gülümsemek ve sürüş tarzınızı pürüzsüzleştirmek üzerine kurulu amaçlarınıza alet edebilirsiniz ki günümüzün çok az spor otomobili bunu yapmanıza müsaade eder.
Üç günün sonunda jüri üyeleri olarak fikirlerimizi ortak bir paydada buluşturmakta zorlanmıyoruz. Golf R gündelik kullanımlar için daha iyi, A45 daha hızlı, 308 GTi ise daha uygun fiyatlı. Fakat Honda Civic Type R her konuda tatlı bir denge yakalayarak hem ciddi bir ilerlemeyi temsil ettiğini, hem de yılın en iyi ulaşılabilir spor otomobili olduğunu gösteriyor.
0 comments