Bu ikilinin ayrılmaz olduğunu düşünüyorum. Hani aynı mahallede doğup büyüyen, sürekli kavga eden, aynı zamanda birbirlerini derinden seven fakat bunu hiçbir zaman itiraf edemeyen arkadaşlar gibi…
Mercedes-AMG’nin enlemesine motorlu ve önden çekiş odaklı ilk girişimi bizlere A45 AMG’yi hediye etmişti. 2.0 litrelik dört silindirli motoru 360 bg güç üreten otomobil birçok yanıyla gerçek bir AMG gibi hissettirmeyi başarmıştı. Biraz önden çekişli olsa da, gayet iyi yürüyen ve hızlı gitmekle Alman olmayı karıştırarak güzel bir kombinasyon yaratan otomobil karşısında bir başka Almanı buldu. İşini sağlam yapmak isteyen Audi, dört çekerden taviz vermedi ve beş silindirli motoruna biraz daha fazla beygir gücü sıkıştırmaktan geri durmadı. Sonrasında Mercedes’in hamlesini gördük ve geride kalmak isteyen A45’in motoruna tam 380 bg sıkıştırıldı.
Bu karşılaştırmayı ilk sırada okumanızın sebebi Audi’nin RS3’ü bir kez daha elden geçirmiş olması. İki arkadaştan biri bu kez çok fena sinirlendi ve diğerinin annesinin cep telefonunu tuvalete yazarak büyük olay çıkardı. Nasıl mı? 400 bg güç ile…
Evet, sevgili okur. Dünyamızın geldiği noktada beş kapılı bir aile otomobilinin Lamborghini Countach LP400’ten daha güçlü olması gayet normal kabul ediliyor. Aslında daha güçlü olsa yine hayır demeyiz? Der miyiz? Demeyiz.
Dinliyorsunuz değil mi? Şu an RS3’ün içerisindeyiz ve her şeyi fazlasıyla Audi olduğunu söylememiz gerek. Kaliteli, sıkı hissiyatlı, derli toplu ve pratik… Ayrıca spor hatchback klişelerinin tamamı burada: Alüminyum malzemeler, alkantara kaplamalar, spor koltuklar falan. İnanın bütün bu detayların kurumsal dünyada bir kontrol formu ile üretildiğini düşünüyoruz. Üstelik bu formu mühendisler değil, pazarlamacılar tutuyor gibi…
Mercedes-AMG tarafına geçtiğinizde aynı formun biraz daha yüksek bir sürüş pozisyonu ve biraz daha fazla alkantara ile tutulduğunu fark ediyorsunuz. Bu arada AMG’nin vites bölümünün çevresindeki plastikler de epey janjanlı. Merak etmeyin, kulakçıklara alıştıktan sonra vitesin varlığını zaten unutacaksınız. Konsolda kullanılan ‘technical grain’ isimli malzeme karbonfiber ile balıkçı kumaşının birleşiminden doğmuş gibi görünse de, aslında bildiğiniz plastiğin desenli olanı. Kalan bütün detayların tahmin ettiğinizden farklı olmadığını da belirtelim.
Şu ana kadar beklediğimizden farklı bir durumla karşılaşmadık. O halde başlayalım: Audi RS3’ü adaptif süspansiyonlarla satın alabiliyorsunuz fakat söz konusu donanım bu otomobile eklenmemiş. İlginç… Olsun, şahsen iyi ayarlanmış bir pasif süspansiyon sisteminin herhangi bir zayıflık yaratacağına inanmıyorum.
Aynı düşüncem 2.5 litrelik beş silindirli motor için de geçerli. Keşke dünyada daha fazla beş silindirli motor olsa… Eminim ki gün gelecek bu mimari de tarih olacak. 400 bg bandına erişerek psikolojik sınırları altüst eden bu motor aynı zamanda oldukça sakin bir karaktere sahip. Ne de olsa turbo beslemeden kaynaklı 480 Nm tork, 1700 d/dak ile 5850 d/dak arasında sizinle kalıyor. Bu noktadan sonra ise maksimum güç devreye giriyor ve 7000 d/dak’a kadar varlığını sürdürüyor.
Elbette 480 Nm gibi ciddi bir tork değerine üçüncü viteste değil de, ikinci viteste erişiyor olmak işleri hızlandırıyor fakat meraklanmayın. Audi’nin iri tekerlekleri her halükarda ciddi kuvvetlere maruz kalıyor ve çok hızlı dönüyor.
Bir Ferrari ile ilk kez 4.0 saniye bandının altına indiğimiz günü hatırlıyorum. Lastikleri sıcak, debriyajı serin tutmak için çok uğraşmış ve kalkışı tamamlamıştık. Sonra bir mühendis geldi ve aracı bilgisayarına bağlayarak kalkış kontrol sisteminin debriyajı ne kadar aşındırdığını incelemeye koyuldu. Bugünse, Memur Saunders ve arkadaşları RS3 ile akşama kadar 3.9 saniyelik kalkışlar yaptı ve otomobil en ufak bir ısınma dahi yaşamadı. Sanıyorum oldukça hızlı araçların yer aldığı bir grup kurduğumuz anlaşılmıştır.
Audi’nin daha hızlı olduğu ortada… Maksimum güç değerleri arasında aman aman fark olmasa da, AMG’nin 380 bg gücü 6000 d/d’de ortaya çıkıyor. Ayrıca 475 Nm tork değeri için 2250 d/d’yi beklemeniz gerek. Olsun, neticede 2.0 litrelik dört silindirli bir motordan söz ediyoruz ve bu motordan maksimumu alabilmek için sürücü olarak çabalamanız, elinizi taşın altına koymanız gerek.
Fakat bu durumun avantaja dönüşmediği anlaşılmasın. Audi mühendisleri 2.5 litrelik beş silindirli için önemli çalışmalar yaptı ve alüminyum bloğa geçerek 26 kg tasarruf etti. Yine de AMG’nin motoru hem hacmiyle, hem de silindir sayısıyla rakibinin %20 daha azıyla yetiniyor ki bu motorun RS3’ü yürüten makineden daha hafif olduğunu bilmelisiniz.
Öte yandan, Audi’yi tenkit ettiğim de yok. ‘Hızlı giden sıradan bir Audi’ yorumunu hak etmekten bir hayli uzak olan yeni RS3, daha önce pek azını hissettiğimiz bir keskinlik ve dinamizm sunuyor. Quattro GmbH, yeni adıyla Audi Sport, RS3’ü ilk çıkardığında insanlar dört tekerlekten çekiş sisteminin torku arkaya transfer etmek için nasıl ayarlanacağını sorgulamıştı. Bir diğer soru işareti de öndeki ekstra ağırlık idi. Aradan hayli zaman geçti ve RS3’ün burnundan giden 26 kg ağırlık otomobilin özellikle pistteki tutunma performansını epey iyileştirdi. Bunun yanında, zemin kaygansa ve otomobil doğru ayarlanmışsa, arka tarafı bütün doğallığıyla kaydırmak mümkün. Tabi bunun için otomobile biraz alışmak gerek zira önden kayma ile arkadan kopma arasında ince bir çizgi mevcut. Bunun dışında, Audi’nin çok çok hızlı olduğu bir kez daha tekrarlanmalı.
Yol sürüşlerinde daha azı hissediliyor çünkü Audi’nin limitleri o kadar yukarıda ki, otomobili trafiğe açık bir ortamda limitlere yaklaştırmak neredeyse olanaksız. Pasif süspansiyonlar ise hızlı Audi’lerin daha incelikli şasilere sahip olması gerektiğini söyleyen düşünceleri karşılamak için yeterince çabalamıyor. Zira RS3’ün sürüş kalitesi iyi zeminlerde iyi, kötü zeminlerde ise çok sert. Kabin rafineliğine ise diyecek yok. Yola çıktığınızda A45 AMG’nin renkleri canlanmaya başlıyor. Süspansiyonları daha rahat nefes alan otomobilin girdilere verdiği cevaplar da başarılı. Teknik verilere baktığınızda bunu anlamanız pek mümkün değil fakat AMG ağırlığına göre epey keskin ve dinamik hissettiriyor. Tabii bunu yapabilmek için daha fazla ses çıkarıyor, egzozunu daha fazla patlatıyor ve rafinelikten bir miktar ödün veriyor.
Yol sürüşlerindeki sonsuz limit hissiyatı piste de taşınıyor. Ayrıca yolda daha esnek davranan AMG, benzer bir duruşu pistte de sürdürüyor ve RS3’ü biraz gölgeliyor. Yine de burada bahsettiğimiz esneklik seviyesinin bir Focus RS seviyesinde olmadığını bilmelisiniz. Rakamlar Audi’nin daha hızlı olduğunu söylese de, konu etkileşime geldiğinde gülen taraf AMG oluyor. Ayrıca yola çıktığınızda daha fazla eğlence sunma ve daha özel hissettirme konularında da AMG öne çıkıyor.
Dolayısıyla testin okları AMG’yi gösteriyor. Burada sıradan bir test sürüşü yapsaydık Audi’nin rafinelikle ilgili gücü aradaki farkı belki kapatabilirdi fakat aradığımız şey keyifli bir spor otomobil. İşe gidip gelmek için bu ikisinden birini tercih edecekseniz kazanan sizin için Audi’dir fakat burada Pazar sabahı otomobili arıyoruz. Bu yüzden, tebrikler AMG.
0 comments