Karşılaştırma: Renault Fluence & Fiat Egea

Türkiye’deki yollar o kadar da göze hoş gelmiyor. Kötü asfalt, çukurlar, düzensizlik, bunlar incelenmesi gereken başka konular. Bundan söz etmiyorum, dikkatlice baksanıza… Fluence, Linea, Jetta, Passat, Symbol, Fluence, arada bir Clio, beyaz, gri, beyaz, gri. Farklı bir otomobil gördüğümde çocuklar gibi seviniyorum, farklı bir renk olsa bile. Peki bu otomobilleri yollarda bolca görmemiz bir tesadüf mü?

IMG_0743

ODD (Otomotiv Distribütörleri Derneği)’nin verilerine dikkatlice göz gezdirdiğimde de sağlamasını yapmış oluyorum. Geçtiğimiz yıl 2014’te Renault Fluence, 32.252 adetlik satış adediyle yılın en çok satan otomobili olmuş. Sadece 13 adetlik farkla Fiat Linea 32.239 adetle Fransız rakibini takip etmiş. Linea’nın 2007, Fluence’ın 2009 yılından beri Türkiye’de satıldığını da hatırlatayım.Bugünse Fiat’ın artık gerçek bir kompakt sedan otomobili var. Gerçek diyorum, çünkü Linea, Punto’dan türetilmiş bir otomobildi ve sürüş özellikleri de kompakt sınıftan uzaktaydı. Uzunluğuna karşın garip genişliği sebebiyle de bu otomobil halen gözüme garip görünüyor. Fluence ise Koreli Samsung SM3 ile Megane melezi bir otomobil olarak karşımıza çıkmıştı. 4622 mm uzunluğundaki Fluence’ın 2702 mm’lik aks mesafesiyse orta sınıf otomobilleri hatırlatıyor.

IMG_0811

Fluence’ın ilk yollarla buluştuğu zamanki albenisine sahip olmadığını biliyoruz. Bunda bolca yollarda göre göre aşinalığımızın artmasının payı da büyük. Önde ve arkada orta sınıf temsilcilerini kıskandıracak kadar geniş olan Fluence, uğradığı kapsamlı makyaj operasyonu sonrasında, bu yıl başlarında da sessiz sedasız yeni LED stoplara ve yeni jant seçeneklerine kavuştu. İlk çıktığı yıllarda daha çok bireysel kullanıcıların tercih ettiği otomobilin işçilik ve malzeme kalitesi oldukça iyiydi. Ne var ki şirket kullanımı artınca bir dönem donanımları kısılan Fluence’ın malzeme kalitesi de garip şekilde düştü. Özellikle kapı içlerinde ve kokpitin alt kısmında kullanılan malzemeler eskiden daha yumuşak ve kaliteliydi. Test otomobilimizde eksik donanımlar bulunsa da R-Link multi medya sistemi ve dokunmatik ekran ile elektronik iklimlendirme kontrollü klima kumandalarıyla kokpit halen iyi bir görünüme sahip. Kullanımı zor olan tek kumanda hız sabitleyiciyken, dokunmatik ekranlı versiyonlarda bu ekrana erişmek de kısa boylu sürücüler için zor. Egea’ya göre daha alçak bir oturma pozisyonuna sahip olan Fluence’ın arka görüş açısı yüksek bagaj kapağı sebebiyle problemli.

IMG_1023IMG_0896

Egea’yı kullandığım bir günün sonrasında karşılaştırma için buluşma noktasına geliyoruz ve çokça kullandığım Fluence’ı tekrar kullanmak üzere Mert’ten alıyorum. Egea’nın verdiği “olgun” izlenimini  Fluence’ta bulamayınca şaşırıyorum. Fluence boyutlarıyla ister istemez daha olgun bir otomobil gibi görünüyor. 1,5 litrelik turbo beslemeli dizel dCi motor, rüştünü ispatlamış çok başarılı bir makine. Alt devirleri Euro 5 sonrasında maalesef hadım edilen ve cansızlaşan motor, orta devirlerde başarılı bir performansa sahip. 110 bg güç ve 240 Nm tork üreten motorun performansı kağıt üstünde olduğu kadar reelde de Egea’dan biraz daha düşük. 100 km’de ortalama 5,0 litre seviyelerinde kalan tüketimse çok iyi. 6 ileri manuel şanzımanın geçişleri kemikli ve keyifli, yüksek debriyaj kavrama noktasıysa alışkanlık gerektiriyor. Fluence’ın elindeki en büyük koz ise çift kavramalı EDC şanzıman. Egea’da bu seçenek ancak 2016 yılının ikinci yarısından itibaren satın alınabilecek.

Fluence’ı Egea’dan ayıran en büyük yanıysa süspansiyon sistemi. Düz konumda, iyi kaliteli asfaltta Egea’ya nazaran daha uzun aks mesafesi sayesinde daha konforlu hissettiren Fluence, bozuk yollara girildiğindeyse kabuk değiştiriyor. Arka süspansiyon sistemi rahatsızlanmaya başlıyor ve gövde salınımı bir yerden sonra rahatsız edici boyutlara ulaşıyor. Yuvarlanma gürültüsü ve motor sesi rakibinden daha az iç mekana yansıyan Fluence’ın iç mekanındaki rüzgar sesi daha fazla. Direksiyon sistemiyse PC’ye takılan force feedback özellikli direksiyon setleri gibi hissettiriyor. Hızlı tepkiler verse de geri bildirim seviyesi düşük ve yapay bir tarza sahip. Sallantılı arka süspansiyon ve hissiz direksiyon sebebiyle Fluence’ın limitlerini keşfetmek kolay olmasa da yol tutuş seviyesi başarılı.

IMG_1014

Gelelim konumuzun odak noktasındaki otomobile; Fiat Egea (kullanım kılavuzunda İstanbul Fuarı’nda tanıtıldığı şekliyle Aegea olarak belirtiliyor) üzerinde ciddi bir ar-ge çalışması gerçekleştirilmiş bir otomobil. 4532 mm’lik uzunluğu Fluence’tan kısa, 1792 mm’lik genişliği de rakibinden az. 1497 mm’lik yüksekliği bir sedan otomobil için oldukça fazla ki komşumun Mercedes C Serisi ile yan yana park ettiğimde bu farkı daha net anlamıştım. Yüzü gerçekten güçlü görünüyor, profilden bakıldığında tam bir Avrupalı ve arkadan bakıldığında şık stoplarla gösterişli duruyor. Konuğumuz olduğu süre boyunca trafikte meraklı sürücülerin sorularına sürekli olarak maruz kaldım ve tahmin edin genelde bu sürücüler hangi otomobili kullanıyordu? Fluence!

IMG_0971

Egea’nın karoseri kadar iç mekanı da büyük merak uyandırdı ve her soran otomobilin içini de görmek istedi. Önde uzun boylular için bile yeteri kadar alan varken arkada 1.80’in üzerinde olan yolcular için alçalan tavan yapısı biraz sıkıntılı. Kokpit tasarımı şık ve modern görünüyor. 5 inçlik multi medya ekranı küçük görünse de çözünürlüğü çok iyi, havalandırma kumandalarının kullanımı da kolay. Kokpit malzemesi kompakt sınıf standartlarında bir kalitede, kapı içlerindeyse sert ama dayanıklı malzemeye yer verilmiş. Plastiklerin eski Almanları hatırlatan desenleriyse herkesin hoşuna gitmeyebilir. Gösterge tablosu sade ve okunaklı tasarlanan Egea’nın Uconnect adı verilen sistemi üzerinden navigasyona erişilebiliyor. Sistemin kullanımı çok kolay ve temel gereksinimler yerine getirilmiş. Yuvarlak vites topuzu da oldukça şık. Elektrikli bel desteğiyle birlikte gelen sürücü koltuğu ile istenilen sürüş pozisyonunu elde etmek kolay. Pedal grubu minivanları hatırlatır şekilde bir eğime sahip olan Egea’da ergonomik problemi olan tek unsur cam kumandarı; fazla ileride konumlandırılmışlar. 520 litrelik bagajaysa 4 kişinin tatil eşyaları rahatlıkla sığabilir.

Durur haldeyken gerçekten tatmin edici olan Egea’nın sürüş özellikleri de şaşırtıyor. Her şey ideal şekilde ayarlanmış ve aşırıya kaçılmamış. Mühendisliğin en çok konuştuğu nokta da burada. Egea, rakibinden her anlamda daha “tok” ve kaliteli bir otomobil izlenimi veriyor. Süspansiyon sistemi orta sertlikte ve darbe emiş sırasında süspansiyon elemanlarının çıkardığı sesler bazı orta sınıf üyelerinden bile daha az iç mekana yansıyor. Konfor seviyesi yüksek olan Egea’nın iç mekanında rüzgar sesi duymak da zor. Dizel motorun sesi ve yuvarlanma gürültülerinin yansımasıysa rakipleriyle benzer seviyede. Ön ve çapraz görüş açıları iyi olan Egea’nın arka çapraz ve arka görüş açısıysa vasat.

Teste konuk olan Egea’daki 1,6 litrelik ikinci nesil turbo beslemeli MultiJet motor, 120 bg güç ve 320 Nm torku 6 ileri vitesli manuel şanzımanla ön tekerleklere aktarıyor. Orta devirlerde hafif siklet bir GTI gibi devirlenen ve çok iyi bir performansı olan motorun rolanti devrinin hemen üzerinde güçten düşmesiyse can sıkıcı. Uzun oranlı 1. vites sebebiyle yüksek devrin ortalığa yaydığı seslerden kurtulmak için 2. vitese geçtiğinizde 1000 d/dak ve altına inen motorun nefesi kesiliyor ve bolca stop etme eğilimine giriyor. 6 ileri manuel şanzımanın geçişleri kemikli, yollarıysa belirgin ve geçişleri keyif veriyor. 100 km’de ortalama 6,6 litrelik yakıt tüketim seviyesiyse dizel bir ünite için yüksek sayılabilir.

IMG_1047

Egea’nın elektrik destekli direksiyon sistemi ani tepkilerde hızlı davranabiliyor. Zaman zaman yüksek torktan etkilenen ön aks sebebiyle rahatsızlanan sistemin düz konumda verdiği hisler başarılı. Kararında bir sertliğe sahip olan sistemin viraj içlerinde anlamsızca yumuşaması ve düz konumdaki kararlılığını bozup hissiz bir hale bürünmesiyse eksi hanesine yazılıyor. Birçok Fiat modelinden bildiğimiz City modu düşük hızlarda sistemi yumuşatarak manevra kabiliyetini artırıyor. Limitte önden kayma eğilimine giren Egea’yı izine döndürmekse kolay.

Fluence’ın şampiyonluğunun tesadüf olmadığını söylemek lazım. Gerçekten tutumlu bir motora sahip ve bu motoru otomatik şanzımanla da sunarken bunu çok geniş bir yaşam alanıyla da harmanlayabiliyor. Fakat sürüş özellikleri onun eskidiğini en çok belli eden tarafı ve fırından henüz çıkmış bir ekmek gibi dumanı üzerinde tüten Fiat Egea karşısında bu durum kendini daha çok belli etti. Egea’nın fiyat avantajı da gözle görülür bir seviyede. Dizel motorlu, en donanımlı Egea için 68.900 TL’lik fiyat biçilirken aynı kombinasyonda Fluence’a 81.500 TL ödeme yapmak gerekiyor. İbre, Egea’dan yana…

YAZI: KEREM TOKMAK
FOTOĞRAFLAR: GÜRKAN ÇAĞLAR

karşılaştırma

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir