Karşılaştırma: Hyundai İ30 & Volkswagen Golf

          C segmentinde 7 nesildir varlığını güçlendirerek koruyan Golf, küçük çaplı bir estetik operasyondan sonra Golf ‘7.5’ olarak karşımıza çıktı. Güney Kore’nin medarı iftiharı i30 ise 10 seneye sığdırdığı iki nesilden sonra tamamen yenilendi. Bize de bu iki iddialı otomobili bir araya getirmek düştü.

          Aslına bakarsanız bu karşılaştırmayı yapmak planlarımız dahilinde değildi fakat takvimimizde aynı tarihlere denk gelen Golf ve i30’u bir arada görünce içimizdeki ‘karşılatırmacı’ sazı eline aldı. Öyle ki motor-şanzıman kombinasyonuyla da birbirine eşit rakipler olan i30 ve Golf’ü er meydanında buluşturduk. (i30’un donanım seviyesi ne yazık ki Golf’ün donanım paketiyle eşit değil. Fakat biz karşılaştırmayı yaparken adil davranmaya çalışacağımıza söz veriyoruz.)

          İki aracın da tasarımında değişikliler söz konusu. Golf’e yapılan dokunuşlar far ve tampon bölgeleriyle sınırlı kalırken i30 tamamen değişen bir görünüme sahip. Volkswagen cephesindeki değişiklikleri anlayabilmek için dikkatli bakmanız gerekiyor. Görebilecekleriniz ise; LED teknolojilerinde güncellemeye gidilen aydınlatma grubu, değişen havalandırma girişleri ve tampona eklenen krom detaylarla sınırlı. Hyundai ise 3.neslinde i30’u tamamen yenileme yolunu seçmiş. Küçülen ve daralan aydınlatma grubu enstrümanlarıyla ve çokgen ön havalandırma ızgarasıyla markanın yeni tasarım yüzüne geçiş yapan i30’un önceki nesilden aklımızda kalan iddialı tasarımı ne yazık ki artık yok. Sadeleşmeyi seçen Koreliler; 2.neslinde bir çok kişinin aklını çelen dış görünümü maalesef ki ‘sıradan’ bir tasarıma tercih etmişler. Hyundai i30 bizi ilk görüşte heyecanlandıramıyor.

          Dışındaki formülü yaşam alanında da uygulayan Golf’ün kokpiti yapısal formunda ciddi değişiklikler barındırmıyor fakat iki büyük ve önemli yeniliğe sahip; tamamen dijital sürücü gösterge ekranı ve yenilenen bilgi-eğlence sistemi. Kompakt sınıfta ilk kez karşımıza çıkan sürücü gösterge paneli Passat’tan tanıdık. Kolay kullanılan, sınırlar dahilinde görünümünde değişiklik yapabildiğiniz ve başarılı grafiklere sahip bu ekranın tek eksiği kişiselleştirme olanaklarının sınırlı olması. 8inç boyutunda renkli-dokunmatik ekrana sahip bilgi-eğlence sistemi ise ‘referans’ alınabilecek özelliklere sahip. Grafikleriyle ve hızıyla göz dolduran sistem hem dokunmatik deneyimiyle hem de içerik zenginliğiyle Golf’ün en başarılı oyuncaklarından birisi. Orta konsola yerleştirilen kablosuz mobil sarj ünitesi de Golf’ün diğer bir yeniliği. Malzeme kalitesi ise hala tatmin edici.

          i30’da ise yine tamamen yenilenen bir yaşam alanıyla karşı karşıyayız. Daha önce orta konsolun içinde konumlandırılan bilgi-eğlence sistemi ekranını kokpitten ayırmayı seçen Hyundai; direksiyonda, sürücü gösterge tablosunda ve kokpitin tamamında değişime gitmiş. Önceki nesilden aklımızda kalan buton kalabalığını tamamen ortadan kaldıran marka, orta konsolda; klima kontrol ünitesi kumandaları, dörtlü flaşör ve kapı kilit butonu dışında tüm butonları yok etmiş. Bu yöntemle dışardaki sadeleşme hareketi otomobilin içinde de devam ederken, çok daha kolay kullanılabilen bir tasarım yakalanmış. Bilgi-eğlence sistemini Elite donanım paketinde (bu aynı zamanda bizim test otomobilimizin de donanımı) 5inçlik ekranla birlikte sunan i30’da 8inçlik dokunmatik ekrana sahip bir seçenek de bulunuyor. 5inçlik ekranın bu fiyat etiketine sahip bir otomobile hem çalışma hemde içerik yönünden yakışmadığını belirtelim. 7000 TL karşılığında satın alabildiğiniz ‘PLUS’ donanım paketiyle birlikte gelen dokunmatik LCD ekranlı bilgi-eğlence sistemine ise; kablosuz mobil sarj ünitesi, elektrikli sürücü koltuğu, navigasyon, full LED farlar, ön-arka park sensörleri ve parçalı deri döşeme eşlik ediyor. Ciddi bir donanım barındıran ‘PLUS’ paketi kesinlikle tercih edilmeli.

          Ebatları bir çok farklı kalemde neredeyse aynı olan iki otomobil, kabininde ve bagajında eşit alanlar sunuyor. Bagaj hacmi 20 litreye yakın artan i30 toplam 395 litrelik bir yükleme alanı sunarken Golf’ün bagaj hacmi hala 380 litre. Arka kısımdaki yolcuların için ise ‘makul’ sayılabilecek yaşam alanları sunan iki otomobil de diz mesafesiyle işi kotarırken baş mesafesinde uzun boylu yolcular için sıkıntı yaratabilir.

          Yakıt tüketimi demişken; Her iki otomobilin de gerçekçi tüketim verileri ne yazık ki fabrika verilerinden uzak. Tabi sabrınıza güveniyorsanız veya trafiksiz bir lokasyonda bulunuyorsanız teknik tablolardaki tüketim verilerine yaklaşabilirsiniz. İstanbul gibi sıkışık bir trafik ağında otomobil kullanıyorsanız; Golf’ün yol bilgisayarında şehir içi trafik dahil tüketim ortalamasında 8 lt/100 km, i30’da ise 10 lt/100 km gibi tüketim verileriyle karşılaşacaksınız. Fakat yine de Almanların bu konuda biraz daha başarılı olduğunu belirtelim.

          Eklemekte fayda var ki; i30’da opsiyonel olarak ‘Değişken Sürüş Modu’ donanımı sunuluyor. Test otomobilimizde de bulunan bu donanım, vites kolunun yanında bulunan ‘Sport’ butonuna bastığınızda otomobilin sürüş karakterini doğrudan değiştiriyor. Elektrikli direksiyon sistemini agresif sürüşe uygun olarak sertleştiren ve daha hisli bir hale getiren bu mod, otomobilin gaz tepkisini de keskinleştiriyor. Ne yazık ki ‘Sport’ modunu destekleyecek olan direksiyon arkası vites değiştirme kulakçıkları sadece ‘Smart’ opsiyon paketiyle geliyor. Golf’te ise ‘Comfotline’ donanım itibariyle standart. ‘Smart’ opsiyon paketi demişken; kör nokta uyarı sistemi, uzun far asistanı, ön çarpışma uyarı sistemi, şeritten ayrılma uyarı sistemi, akıllı hız sabitleyici ve yorgunluk tespit sistemi gibi donanımlar da bu paket kapsamında bulunuyor. Fiyatı ise 8000 TL.

          Golf’ün öne çıkan donanımlarından biriyse şüphesiz Adaptif Hız Sabitleyici sistemi. Sıkışık trafikte yol alabilme yeteneğine sahip bu sistem, üst segmentlerde görmeye alışık olduğumuz şekilde gayet verimli çalışıyor. Kontrolü bıraktığınızda sizi tedirgin etmeden yol alan Golf, şehir içi acil fren desteğinin de yardımıyla tehlikeli durumlar karşısında güvenle duruyor. İki donanım bir arada opsiyonel olarak satın alınabiliyor.

          Peki sürüş dinamikleri? Cevabı baştan verelim; Golf hala önde. i30’un çelik iskeleti yapılan geliştirmelerden sonra rijiditesini arttırmış durumda ve arka süspansiyon geometrisi artık çok bağlantılı formda. Kabul edelim ki bu değişiklikler özellikle sürüş konforuna büyük katkı sağlamış fakat dinamizm? Hyundai bu konu hakkında pek konuşmak istemiyor gibi duruyor. Konfor daklı hazırlanan süspansiyonlar i30’un virajlarda istikrarsız ve ‘kaygan’ şekilde yol almasına neden oluyor. Özellikle de geri bildirimler konusunda zayıf kalan direksiyon ve vites geçişlerindeki aksamalar i30’la ilgili tüm şevkinizi kırıyor. Bu otomobili sakin sakin kullanmakta fayda var.

          Golf ise bildiğiniz gibi. Her şeyi kararında yapmaya devam ediyor. Konforuyla sizi büyülemese de mutlu ediyor; dinamikleriyle ağzınızı açık bırakmasa da ‘gazlamak’ istediğinizde yüzünüzü kara çıkartmıyor. DSG’nin ve TSI motorun kusursuz işbirliği ile birlikte elektronik dinamik diferansiyel kilidi, otomobilin tutunabildiği asfaltta sizi fazlasıyla tatmin ediyor. Fakat hala bozuk yollarda aklınıza gelen ‘biraz fazla sert mi?’ sorusu ve otomobil kaymaya başladığında hissizleşen direksiyon, Golf’ün küçük kusurlarından.

          Peki ya fiyat? Elite donanım seviyesindeki i30 için belirlenen fiyat 109.550 TL. Highline Golf’ün etiketi ise 114.700 TL’yi işaret ediyor. Ne yazık ki i30’un donanım olarak Golf’ün seviyesine ulaşabilmesi için Smart ve Plus opsiyon paketlerini alması gerekiyor. Hal böyle olunca da 124.550 TL’lik bir fiyat karşımıza çıkıyor. İşte tam bu noktada taşlar yerine oturuyor. ‘Pahalı’ yaftasını üzerinden bir türlü atamayan Golf, sunduklarıyla ve ideal karışımıyla tahtını bir süre daha koruyacak gibi duruyor.