Dört tekerlekten çekişli M otomobilleri

BMW M Departmanı’nın yöneticisi, dört tekerlekten çekişin ve otonom teknolojilerin yolda olduğunu doğruladı.

Geleceğin M modellerinde dört tekerlekten çekiş bir opsiyon olacak ve otonom sürüş teknolojilerine ağırlık verilecek. Üstelik bütün bunlar sürüş keyfini hiçbir şekilde azaltmayacak… BMW M Departmanı’nın yöneticisi olan Frank van Meel’in geleceğin M otomobilleriyle ilgili bazı öngörülerini okudunuz. Kendisi M5 gibi güçlü ve iri otomobillerde dört tekerlekten çekişin olması gerektiğine, arkadan itişin ise daima standart olarak kalma zorunluluğuna inanıyor. “M otomobillerimiz her yeni nesille birlikte daha da güçleniyor ve bu noktada farklı alternatifler sunmamız gerekiyor,” diyor. “Arkadan itiş halen öz değerimizdir ve yaşamaya devam edecektir fakat atıyorum, Kanada’da yaşayan bir otomobil sevdalısı 600 bg gücündeki arkadan itişli bir canavarla ne kadar rahat edebilir?” Frank van Meel, M mühendislerinin çekiş ve stabilite kabiliyetinde artış sağlamak açısından tork vektörleme fonksiyonu sunan bir dört tekerlekten çekiş sistemi üzerinde çalıştığını belirtiyor. “Bu sistemi xDrive olarak anamayız çünkü ortada çok daha farklı bir amaç ve yaklaşım söz konusu. Bizler arkadan itişli otomobillerin karakteri ile dört tekerlekten çekişli otomobillerin tutunma kabiliyetini bir araya getirmeye çabalıyoruz.” İsim konusunda 2+2WD gibi arkadan itişi vurgulayıcı çözümler üzerinde çalıştıklarını ifade eden Meel, M logosunun daima arkadan itiş ruhunu yaşatmak olduğunu belirtiyor. BMW i markası altında geliştirilen hibrit güç ünitelerinin M otomobilleriyle entegrasyonu ise şu an için mümkün görünmüyor çünkü bu sistemler bir M modeli için halen fazla ağır. “Bizim otomobillerimizin dinamik karakterini değiştirmeden, gövdeye 150 kg eklemeniz imkansızdır. Otomobilin özünü bozabilecek her detaya mesafeliyiz,” diyor. Ne var ki, hibrit teknolojilerinin M markasıyla bir araya getirilmesi teknik açıdan mümkün olduğu anda, böyle bir değişim göreceğimize kesin gözüyle bakıyoruz çünkü BMW’nin globaldeki satış ve pazarlama müdürü Ian Robertson, New York Otomobil Fuarı’nda şunları söylemişti: “Kullanıcılar daima daha fazla performans ve daha az CO2 istiyor. Bu yüzden fırsatını bulursak M modelleri için hibrit çözümler kullanabiliriz.” Bir sonraki 5 Serisi’nde, daha evvel 7 Serisi sayesinde gördüğümüz otonom sürüş teknolojileri gelişim ve yayılım gösterecek. Özellikle 48 Volt’luk elektrik tesisatına geçiş yapılması çok önemli bir konu çünkü bu sayede adaptif hız sabitleyici, sofistike çarpışma önleyicisi ve tamamen otonom acil fren fonksiyonu gibi teknolojiler için daha verimli bir altyapı oluşuyor. Bu tarz sistemler M5’te de yer bulabilir fakat van Meel performans odaklı bir modelin bu konuda seçici olması gerektiği kanısında. “Gün gelecek M otomobilleri sizi evinizden piste götürebilecek fakat bu teknoloji asla ilk olarak M otomobillerinde kullanılmayacak.” Bu söylemlerden hareketle, önümüzdeki yıl ortaya çıkması beklenen yeni M5’in arkadan itişli olacağını ve bazı otonom teknolojiler barındıracağını söyleyebiliriz. Fakat bir sonraki nesilde işler ciddi miktarda değişebilir.

2017-bmw-m5-prototype-is-being-tested-on-the-nurburgring_13

Tam otonom sürüşe daha uzun uzun yıllar var

BMW’nin globaldeki satış ve pazarlama yöneticisi Ian Robertson, tam otonom sürüşe geçişin uzun yıllar boyunca gerçekleşmeyeceğini; bazı firmaların bu konudaki sivri çıkışlarından dolayı heyecanlanmamız gerektiğini düşünüyor. “Otonom sürüşten ne anladığınız önemlidir,” diyor. “Bazı insanlar otonom hız sabitleme sistemini otonom sürüş sanıyor ama olay bu değildir. Otonom demek, sürücüsüz demektir.” “Bize göre otonom sürüş sırasında göz, el, ayak, kulak ve beyin çalışmıyor olmalı. Şu an ayak kısmını çözdük çünkü adaptif hız sabitleyicimiz devredeyken ayağınızı kullanmıyorsunuz. Hatta ellerinizi 15 saniye boyunca direksiyondan çekebilirsiniz çünkü direksiyon desteği bu işi idare edebiliyor. Fakat 15 saniyenin sonunda, sorumluluğun bende olmasını isteyen bu teknoloji uyarı veriyor.” “Söz konusu 15 saniye 1 dakika olacak, 1 dakika 5 dakika olacak derken bir bakmışız tam otonoma ulaşmışız… Fakat halledilmesi gereken sayısız detay mevcut ve her şeyin çözülmesi için ciddi bir zaman gerekecek. Özellikle beyni devreden çıkarma kısmı çok iddialı… Çok uzun zamanımız var!” “Teknolojik açıdan çok sıkıntı yok ama otonom sürüş bahsinin ciddi bir hukuki süreci söz konusu. Bu yüzden mevcut yasal boşlukların doldurulması bile epey zaman alır diye düşünüyorum.”

YAZI: SAM SHEEHAN

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir