Vision Next 100 isimli konsept otomobil, Alman üreticinin gelecek planlarını yansıtıyor.
BMW’nin tasarım şefi Royce ve BMW motosiklet ‘zamanı geldiğinde’ kelimeleriyle Hooydonk’un konuyla ilgili yorumu 0.18 gibi efsanevi bir rüzgar direnç Adrian van Hooydonk, Vision Next 100 isimli yeni konsept otomobilin ‘geleceği beklemek yerine, onu şimdiden şekillendir’ felsefesiyle üretildiğini söylüyor.
Vision Next 100’ün bünyesinde gelecekte görebileceğimi sayısız teknoloji barınıyor fakat otomobilin bütün olarak üretime girmesinin ihtimaller dahilinde olmadığını öğrendik. Otomobilde yer alan tasarımsal ve yapısal teknolojilerin yanında, dijital temelli etkileşim sistemleri ve otonom sürüş teknolojileri de dikkat çekiyor ki BMW’nin sürücüsüz otomobillerle ilgili çalışmalar yürüttüğünü zaten biliyoruz.
BMW yöneticisi Harald Krüger, Vision Next 100’ün bu yıl firmanın 100. yıl kutlamaları çerçevesinde tanıtılacak dört modelden biri olduğunu belirtiyor. Diğer üç model ise Mini, Rolls-Royce markalarının ikinci yüzyılıyla ilgili fikir sahibi olmamızı sağlayacak. Mini ve Rolls-Royce logolu konseptlerin bu yılki Goodwood Hız Festivali’nde tanıtılacağı açıklandı. Mini’nin olayı kişiselleştirme, Rolls- Royce’unki ise safkan lüks olacak. Motosiklet konseptinin amacı ise özgürlük duygusunun gelecekteki formuyla ilgili öngörü sahibi olmamızı sağlamak.
Krüger, BMW Vision Next 100 konseptinin enerji kaynağıyla ilgili bilgi vermekten kaçınmış olsa da bu konuda sadece iki kelime etti: “Sıfır emisyon”. BMW’nin konsept üzerinde gelecekle ilgili birçok projesini sergilediği malum ki bu teknolojilerin en önemlilerinden birisi de elektrik veya hidrojen kaynaklı güç üniteleri. Vision Next 100 üzerindeki bir diğer önemli teknoloji de otonom sürüş sistemi. BMW yetkilileri bu konuya ‘eğer’ kelimesiyle değil, yaklaştıklarını açıklayarak firmanın bu konuda ne kadar kararlı olduğunu gösterdi. Geleceğin BMW modellerinde temel olarak iki sürüş modunun olacağından söz ediliyor. Bunlardan ilki sürücünün bütün kontrollere sahip olacağı ‘Boost’ modu, diğeri ise otomobildeki otonom teknolojilerin ön plana çıktığı ‘Ease’ modu.
Konseptin gövdesinde bol miktarda karbonfiber ve plastik malzeme yer alıyor. Buradaki mesaj açık: Geleceğin otomobillerinde çelik kullanımı şimdiye kıyasla çok daha az olacak. Geleceğin otomobili temalı konsept araçların genellikle tekerlekli oturma odalarına benzemesine o kadar alıştık ki, BMW’nin buradaki şık tasarımı bizleri bir hayli etkiledi. Temel olarak ‘three box’ yaklaşımına sahip olan tasarımda bir coupe’nin akıcılığı ile bir sedanın pratikliği bir araya geliyor. otomobilin 5 Serisi ölçülerinde, 7 Serisi hacmini sunduğu yönünde.
Tasarımın bütününde fazlasıyla modern bir tema baskın olsa da, tasarımcıların geçmişteki bazı özel detaylardan ilham aldığı belirtiliyor. Böbrek ızgaraları, Hofmeister Kink ve L formlu arka farlar gibi… katsayısını yakalamak amacıyla esnek gövde panelleri tekerleklerin üzerini kapatıyor. Bu paneller aracın yön değişimlerinde de hareket ediyor ki BMW mühendisleri bu sisteme ‘Alive Geometry’ ismini vermiş. Gövdedeki söz konusu esnek yaklaşım kabinde de sürdürülmüş.
Otomobil farklı sürüş modlarında veya farklı sürüş ortamlarında iç mekanını değiştirebiliyormuş fakat konuyla ilgili detaylı bilgimiz yok. Kabinle ilgili olarak aldığımız bir başka bilgi de, plastik ve deri gibi güncel materyallerin aksine, gelecekteki otomobil kabinlerinde ağırlıklı olarak geri dönüştürülebilir malzemeler kullanılacağı yönünde.
Sürücü elindeki akıllı anahtarla araca yaklaştığı anda kanat formlu kapılar otomatik olarak yükseliyor. Ayrıca giriş çıkışları kolaylaştırmak maksadıyla otomobil park konumuna alındığı anda direksiyon katlanarak konsola gömülüyor ve kabindeki hacmi ciddi miktarda artırıyor. Sürücü kabine yerleştikten sonra direksiyon merkezinde bulunan bir tuşa basıyor ve kapılar otomatik olarak kapanırken, direksiyon eski halini alarak koltuğu da ayarlıyor. Bu tarz kişisel bilgilerin depolandığı yer ise az önce bahsettiğimiz akıllı anahtar.
Konseptin bizleri haberdar ettiği bir başka teknoloji de, geleceğin kabinlerindeki görüntü kalitesinin ve boyutunun şimdiye kıyasla çok daha yüksek bir noktada olacağını kanıtlayan ve ‘dev bir head-up display’ olarak düşünebileceğiniz bir sistem. Bu teknoloji sayesinde ihtiyaç duyulan görüntüler ön cama yansıtılıyor olacak.
ADRIAN VAN HOOYDONK, BMW GROUP TASARIM DİREKTÖRÜ
Bu otomobil üretilecek mi?
Bunun kararı benim elimde olsa, gördüğünüz konseptin yarın üretime geçmesi için emir veririm fakat bu projenin güzel yanı, önümüzdeki 100 yılı kapsayacak bir temaya sahip olması. Aynı zamanda bu durum
işimizi epey zorlaştırıyor. Burada geleceği şekillendirmenin ilk adımını attık. Bazı parçalar 20-30 yıl sonra üretime geçebilir. Bazılarını görmemiz ise daha da uzun sürecektir. Yine de imkanların sınırlarını zorladıkça zorluyoruz ve bundan keyif alıyoruz.
Neden bir sedan?
Sedan gövde BMW’nin geçmişinde çok önemli bir yere sahiptir ki 1600 ve 3 Serisi modellerimize bakmanız dahi bunu kanıtlar. Ayrıca BMW’nin sportif yanı ilk kez sedan gövde ile vurgulanmıştır. Dolayısıyla geldiğimiz yeri unutmadan, önümüzdeki 100 yılı şekillendirmek istedik. Bunun yanında, markamızın sportifliği daim olsun istiyoruz.
Geleceğin otomobillerinde kontrolün bizde olacağına gerçekten inanıyor musunuz?
Zira birçok marka sürücüyü tamamen devre dışı bırakma peşinde. Bize göre bir otomobil sahibi olmanın en temel detayı sürüş yapmaktır. Evet, trafikte veya şehir sürüşlerinde bunu makineye devretmekte bir sakınca yok ama kalan zamanlarda, sahibi olduğunuz premium otomobilinizle sürüş keyfi yaşamak istemez misiniz? Biz sürücü faktörünü ve sürüş keyfini daima yaşatacağız.
Hooydonk son olarak şunları ekliyor:
“Geleceğin bize doğru yaklaşmasını beklemek kolay olandır. Bizler zor olanı tercih edip geleceği hayal gücümüzle şekillendirmeye çalışıyoruz. Ortaya çıkan tahminler doğrultusunda
ise otomobillerimiz üzerinde teknolojiler geliştirip onları geleceğe hazırlıyoruz. Geleceğin BMW’leri en az şimdikiler kadar başarılı duygusal bağ kurarken, dijital gelişmişlik konusunda da başı çekecek.”
BMW’nin bizden sakladığı önemli bir şey var
BMW bile gelecekteki otomobilin hangi enerji kaynağıyla yürüteceğini söylemekten kaçınıyorsa, tasarımcıların bu konuda ne kadar geniş bir alana sahip olduğunu varın siz düşünün. İsminde ‘motor’ kelimesi geçen bir şirketin, gelecekteki enerji kaynağını halen netleştirmemiş olması önemli bir detay.
Bu yüzden Vision Next 100’ün üretime gireceğini hayal etmeyin çünkü burada en saf haliyle konsept yaklaşımını görüyorsunuz. Bunun yerine detaylara odaklanın ve BMW’nin gelecekte kullanacağı teknolojilerle ilgili fikir sahibi olmayı deneyin. Otonom şürüş, yeni üretim teknikleri, aerodinami, iç mekan mimarisi ve bağlantı teknolojileri gibi…
Burada cevaplanması gereken asıl soru gelecekteki regülasyonların müşteriler tarafından beğenilip beğenilmeyeceği ve markaların bu tarz düzenlemelere uyup uymayacağıdır. Elimizdeki verilere göre BMW son 12 ayda 30.000 adet i otomobili satmış ki buradan elde edilen kar, marka için yapılan inanılmaz yatırımı amorti etmenin yanından bile geçemez. BMW patronu Harald Krüger yaptığımız toplantıda elektrikli otomobil macerasının kısa bir yarış değil, bir maraton olduğunu söyledi. Firmanın kısa vadeli amacı i markasıyla elde edilen deneyimleri ana modellere plug-in hibrit mimariler ile aktarma yönünde. Bizce kendileri haklı ve akıllı hamleler yapıyor. Geleceğe şimdiden hazır olmak ve bunu müşterilerin alıştığı ve sevdiği otomobiller ile yapmak kulağa gerçekten akıllıca geliyor.
Fakat kaygılı suratınızı normale çevirmeyin çünkü şu an BMW de dahil olmak üzere kimse 2116 model bir BMW’nin neyle yürüyeceğini bilmiyor.
GREG KABLE
0 comments