Honda’nın orta boy SUV’si CR-V, kapsamlı makyaj operasyonu sonrasında beklenilen motor-şanzıman kombinasyonuna da kavuştu. Ortaya çıkan sonuçsa beklentileri karşılayacak düzeyde.
Türkiye’de Honda’nın doksanlardaki popülerliğini artıran modellerden biri de CR-V olmuştu. O yıllarda çok pahalı arazi araçlarının uygun fiyat etiketi taşıyan alternatifleri pazarda oldukça azdı ve CR-V de iyi bir seçenekti. Tabii zaman değişti, beklentiler değişirken CR-V’nin rakipleri de dikkat çekici biçimde artmaya başladı. SUV’lerin yanı sıra crossoverların yükselişini göz ardı etmek de olmaz. Daha uygun fiyat etiketi taşıyan bu otomobillere Honda da kayıtsız kalmayarak CR-V’yi son neslinde arazi aracı formundan biraz olsun çıkarıp sivilleştirerek bir şehir otomobiline dönüştürdü. Tanıtıldığı 2012 yılı için hiç de fena özellikler sunmayan CR-V’nin detaylardaki eksiklikleriyse mühendisler tarafından iyi bir şekilde analiz edilmiş diyebilirim. Makyajla birlikte tasarımda yapılan ufak tefek değişimleri teferruat olarak göz ardı edebiliriz, zaten bu farklılıkları ancak dikkatli gözler fark edecek. Buna karşın iç mekanda değişim rüzgarı biraz daha sert esmiş. Öncelikle bazı bölümlerde kullanılan malzemelerin kalitesinde belirgin bir artış yaşanmış. Yeni 7 inç boyutundaki multi medya ekranının kullanımıysa alışkanlık gerektiriyor. Orta konsoldaki modern görünüme karşın gösterge tablosunda kullanılan yol bilgisayarı ekranıysa biraz demode. Otomatik şanzımanın zarif vites kolunun kullanımıysa pratik. Koltukların yapısı kısa ve uzun mesafeli yolculuklarda konfora katkı sağlıyor. Ön ve arkadaki diz, baş ve omuz mesafesi de uzun boylular için dahi yeterli. Yalıtımsa biraz daha iyi bir duruma gelmiş.
Makyaj öncesinde kullanılan 1,6 litrelik turbo beslemeli dizel motorun çift turbolu varyasyonu olan yeni motor, 160 bg güç ve 2000 d/dak’da 350 Nm tork üretimine sahip. Güç, 9 ileri vitesli otomatik şanzımanla dört tekerleğe birden aktarılıyor. Yeni motor, kağıt üstünde çok iyi değerlere sahip olsa da, 1700 kg’yi aşkın ağırlık ve dört tekerlekten çekiş sisteminin de etkisiyle yüksek performans beklentisine girilmemesi gerekiyor. Kalkışlarda ağırkanlı olan CR-V’nin orta devirlerdeki performansı gayet iyi, ara hızlanmalardaysa şanzımanın geçişleri başarılı ve burada da performans açısından sıkıntı yok. Ortalama 100 km’de 9,1 litre yakıt tüketen CR-V’nin süspansiyon sistemi de iyi bir şekilde elden geçirilmiş ve eskisine oranla daha olgun ve sessiz çalışıyor. Direksiyon sistemi direkt tepkiler verirken halen geri bildirim seviyesi zayıf ve keyif vermekten uzak. Dört tekerlekten çekiş sistemiyse önden çekişli versiyonun belirgin önden kayma eğilimini azaltarak otomobilin dengesini daha iyi bir noktaya getirmiş. Bu arada CR-V’de kullanılan şerit takip ve destek sistemi birçok muadiline göre çok daha başarılı çalışan karakteriyle mutlu ediyor; sürüş esnasında keskin düzeltmeler yerine sürekli olarak minik düzeltmelerle sürücüyü tedirgin etmeden direksiyon kontrolünü ele alıyor. Düşük vergi dilimine giren motor hacmiyle pek de alternatifi bulunmayan Honda CR-V’ye, crossoverların konfor ile kalite seviyesini ve iç hacmini beğenmiyorsanız göz atmak iyi olabilir diye düşünüyorum.
YAZI:KEREM TOKMAK
FOTOĞRAF:GÜRKAN ÇAĞLAR
0 comments