Alfa 4C şimdi de üstünü açtı. Peki yeni otomobil ne kadar başarılı?
Şayet Torino’dan yükselen sesleri yanlış duymadıysak, Alfa Romeo’nun geçmişindeki spor otomobil ateşini yeniden alevlendirmek üzere olduğunu söyleyebiliriz. Tabii Avrupa’da doğmuş ve damarlarında benzin akan otomobil delileri olarak bu duruma bizden daha çok sevinecek birileri zor bulunur inancındayız. Alfa yöneticilerinin söylediğine göre, önümüzdeki dönemde satışa sunulacak olan Giulia sedan, Alfa Romeo’nun yeniden yapılanma sürecinin merkezinde yer alacak ve dünyada dinamizmi, heyecanı ve duygusallığıyla bilinen İtalyan üreticiyi tazeleyerek premium markalarla girilecek rekabetin altyapısını oluşturacak. Bizim bildiğimiz Alfa’lar güç/ağırlık oranları ve yol tutuş kabiliyetleriyle ayrılırlardı fakat yeni dünya düzeninde, İtalyanlar da sedan, coupe, crossover ve SUV gibi ayrımlar yapmak zorunda kalmış gibi görünüyor zira firmanın 2020 yılına kadar model gamını baştan aşağı yenileyeceğini ve söz konusu model ailesinde birden fazla SUV yer alacağını biliyoruz. Bunun yanında, Mito’yu bir kenara koyarsak, bahsettiğimiz bütün yeni modellerin ya arkadan itişli, ya da dört tekerlekten çekişli olacağını öğrendik. Almanlar kendilerine dikkat etse iyi olur. Amerikalılar ise yeni siparişler vermeye hazırlansın… Alfa’nın daha önce bu tarz çabalara girdiğini hatırlarsınız fakat bu kez durumun daha farklı olacağını düşünüyoruz. En azından böyle düşünmek istiyoruz… Bu yüzden Autocar’ın bu ayki yol testine 4C Spider’ı alarak İtalyan üreticinin yoğun sürüş keyfi konusundaki geleneğini ne kadar dirilttiğini gözlemlemek istedik. 2013 yılında tanıtılan ve satışa sunulan 4C Coupe, 8C Competizione, SZ ve Montreal gibi özel ve düşük hacimli modellerin ardından hazırlanan ilk niş Alfa otomobili. Kardeş firma Maserati’nin Modena’daki fabrikasında elde üretilen ve hafiflik maksadıyla mimarisinde karbon gövde barındıran 4C’nin amacı oldukça net: Alfa’nın Amerika pazarını ikinci kez fethetmesi… Neden olmasın! Peki kumaş tavanlı 4C, Alfa’nın geri dönüşünü hevesle alkışlamamızı sağlayabilecek bir otomobil mi?
TASARIM VE MÜHENDİSLİK
4C’yi 2011 Cenevre Otomobil Fuarı’nda ilk kez gördüğümüzde, otomobilin tasarım ve hazırlık aşamasında Lotus’un parmağı olup olmadığını sorgulamıştık. Elbette böyle bir şey yoktu ve karbonfiber gövdeyi bir kenara koyduğunuzda dahi, ortadan motorlu ve hafif bir spor otomobil olan 4C’den buram buram Lotus kokuları yükseliyordu. Arka tekerleklerini çeviren 1742 cc hacmindeki minik motoru yerleştirilen iki koltuklu 4C, üstü açık versiyonuyla sadece 940 kg ağırlığında. İşte bu yüzden olayın bir yerlerinde Lotus olup olmadığını sorgulamıştık… Testimizde ise otomobilin bütün sıvıları mevcut olan 4C’nin ağırlığını 1080 kg olarak ölçtük ki bu veri bile son olarak 2013 yılında tarttığımız Lotus Exige’den tam 120 kg geride kalıyor. Otomobilin Lotus’a kıyasla neden bu kadar hafif olduğunu sorgulamaya başladığınızda hep aynı yere varıyorsunuz: Karbonfiber gövde… Tabii Alfa’nın V6 güç ünitesi kullanmaması ve dört silindirli mevcut güç ünitesini manuele kıyasla daha hafif olan altı ileri çift kavramalı şanzımanla birlikte sunması da bu noktadan önemli ağırlık avantajları sağlıyor. Alfa Romeo mühendisleri, 4C’nin sabit metal tavanlı versiyonunu Spider’a dönüştürme sürecinde, otomobili kaçınılmaz olarak ağırlaştırmak zorunda kaldığı için coupe gövdeli 4C’nin daha hafif olduğu bir gerçek. Bu konuda paylaşılan resmi veri iki araç arasında 45 kg’lik bir fark olduğunu söylüyor. Bu süreçte mevcut karbonfiber gövdeye dokunulmamış olsa da, Alfa Romeo’nun ‘halo’ ismini verdiği alüminyum takla barları, karbonfiber modasına ayak uyduran yeni ön cam çerçevesi ve motor bölümünün alt kısmında gövdeyi güçlendiren X formlu çelik eklenti az önce belirttiğimiz ağırlık farkının en önemli üç sebebi. Bu tarz tasarımsal farkların haricinde, 4C’nin iki farklı versiyonu arasında neredeyse hiçbir mekanik farklılık bulunmuyor. 240 bg güç, 350 Nm tork üreten motor aynı kalırken; süspansiyon sistemi önde çift kollu, arkada ise MacPherson bağlantı kollarından oluşuyor.
MULTİMEDYA SİSTEMİ
4C ilk çıktığında müzik sisteminin ne çaldığını, hatta hangi radyoyu çektiğini bile doğru düzgün duyamıyordunuz. Neyse ki Spider’da daha gelişmiş bir ses sistemi yer alıyor. Burada hem kaliteli müzik dinlemeniz, hem de müzik çalar bağlantısı yapmanız mümkün. Bluetooth bağlantısı üzerinden telefonunuzu sisteme eşleyip çağrılarınızı araç üzerinden idare edebilirsiniz fakat şehir hızlarından daha yüksek bir süratle ilerlediğiniz takdirde karşı tarafın sizi duyması zor.
İÇ MEKAN
Bazı otomobillerde standart bir iç mekanın daha sportif hissettirmesi için karbon kaplamalardan yardım alındığı görülür. Alfa Romeo bu konuda herhangi bir çabaya girmemiş çünkü 4C’nin özü karbonfiberden oluştuğu için, iç mekandaki karbon detayların hiçbirisinde şov amacı güdülmediğini anlıyor ve iyi hissediyorsunuz. Hatta işin şov kısmı bir yana, Alfa tasarımcıları bomboş bir iç mekana sadece gerekli parçaları eklemekten fazlasını yapmamış.
Otomobilde deri koltuklar standart olsa da, buradaki gibi sarı renkli bir 4C sipariş etmek istediğinizde sarı dikişli siyah deri koltuklar için ekstra para ödemeniz gerekiyor. Bununla da yetinmeyip koltukların kısmen mikrofiberden oluşmasını istediğinizde ise, ellerinizi cebinizin biraz daha derin kısımlarına uzatmanız talep edilecektir. Kontrast dikişli deri konsolunuz olmadan nefes alamıyorsanız bunun da bir opsiyon olduğunu hatırlatalım. Alfa, çok fazla donanım içermeyen bir otomobilde bile opsiyonel donanım satma sanatını gerçekten iyi beceriyor. Fakat bunda kötü bir şey yok çünkü opsiyon satma konusunda Porsche’nin de gayet başarılı olduğunu biliyoruz. Koltukların özellikle sırt desteği konusunda problemsiz olduğunu gördük fakat bazı test editörlerimiz yeterince alçalamadıklarından yana şikayette bulundu. Bu üzücü bir durum çünkü oturma pozisyonu genel olarak gayet iyi olduğu halde böyle küçük detayların tat kaçırmasını istemeyiz. Ayrıca pedal yerleşimini de çok beğendik. Özellikle tam ortaya yerleştirilen fren pedalı sayesinde her iki ayağınızı da frenaj için kullanmanız mümkün. Direksiyon geniş bir aralıkta derinlik ve yükseklik ayarı sunsa da bu konuda iki sıkıntımız var: İlk olarak direksiyon tamamen yuvarlak değil. İkinci sorunumuz ise direksiyon üzerinde sadece iki adet kol bulunması. Malzeme kalitesi kabinin birçok yerinde sorunsuz. Sorunlu olan çok az kısma ise test editörlerimiz pek takılmadı. Örneğin 4C’nin konsolunda yer alan klima kontrol paneli bir Fiat Panda’nın içinde pek de sırıtmazdı… Ayrıca bazı kontrol kumandalarını fazla yumuşak bulduk. Bu konuda Lotus’tan önce olan Alfa Romeo, Porsche’nin gerisinde kalıyor.
PİST NOTLARI
4C Spider’ın testleri sırasında MIRA’nın bütün pistleri ıslaktı ki bu durum Alfa Romeo’nun yararına olabilir düşünüyoruz. Zira kayganlaşan zemin ve yumuşayan direksiyon sistemi otomobil doğal dengesiyle bir araya gelince bir ton ağırlığındaki ortadan motorlu bir sporcunun bütün güzel yanları ortaya çıkıverdi.
40/60 oranındaki ön/arka ağırlık dağılımı ve ön tekerleklerin arkadakilerden bir inç küçük olması, virajlarda ve frenajda (bu arada frenler gerçekten efsane) önden kayma eğilimin güçlendiriyor fakat bunda şaşılacak bir şey yok.
Bu noktadan sonra yapmanız gereken şey belli. Ya gaz pedalını bırakıp arka tarafın oyuna dahil olmasını bekleyin ya da hafif bir beklemeyi göze alıyorsanız gaz pedalını zemine doğru yaklaştırıp gücün yardımıyla yan gitmeye başlayın. Bu işlemleri doğru zamanda, doğru şekilde yaparsanız otomobilin keyfine doyum olmuyor.
KURU PİST
Alfa Romeo 4C Spider 1 dk 16.7 sn
Porsche Boxster S (2012) 1 dk 18.3 sn
Bu noktada rakip olarak Boxster’ı esas aldık çünkü Porsche testinde de zemin ıslaktı. Alfa’nın performansı hiç fena sayılmaz. Yol tutuş konusunda galibiyet kesinlikle İtalyanların..
ISLAK PİST
PİSTAlfa Romeo 4C Spider 1 dk 26.3 sn
Porsche Boxster S (2012) 1 dk 18.2 sn
ESP’nin yardımıyla ıslak pistte sakin ve güvenli bir tur atma keyfi. DNA sisteminin verimliliğini denemek için uygun bir ortam.
PERFORMANS
4C Spider’ın performans verilerini ölçerken hava yağışlıydı. Bu yüzden, 4C’nin hassas bir çekiş kontrol sistemiyle entegre çalışan kalkış kontrolüne rağmen, Exige’in 4.1 saniyelik 0-100 zamanına yaklaşmak şöyle dursun, Alfa’nın resmi verisi olan 4.5 saniyeye dahi yaklaşamadık. Yine de mevcut zemin şartlarında 0-100 hızlanmasını 5.1 saniyede tamamlamak önemli bir başarı ki Porsche Boxster S’in aynı hızlanmayı kuru zeminde gerçekleştirebilmek için 4.7 saniyeye ihtiyaç duyduğunu hatırlatırız. Evet, Alfa Romeo 4C’nin oldukça iddialı bir performansı var ki otomobil bu tezi 50 km/s – 112 km/s’lik ara hızlanma verisiyle de destekliyor: 4.0 saniye. Aynı verinin Lotus’ta 3.7 saniye, Porsche’de ise 4.2 saniye olduğunu bilmekte yarar var. Burada önemli bir noktaya değinmekte yarar var: Alfa’daki güç ünitesi dört silindirli bir turbo motor olduğu için, otomobilin işitsel zenginlik düzeyi yazımızda bahsedilen iki rakibine kıyasla biraz daha geride kalıyor. Diğer ikili sinir uçlarınızı titretecek ıslıklar çalarken, Alfa çuflamayı tercih ediyor. En azından turbo motorlu Boxster gelene kadar, ses konusunda en zayıf halkanın 4C olduğunu söyleyebiliriz. Turbo demişken, Alfa’nın gaz tepkileri konusunda da rakiplerinden biraz geride olduğunu tahmin edersiniz. Bunda şaşılacak bir şey yok çünkü motorunuzu besleyen bir turbo varsa, performans almak için az da olsa beklemek zorundasınızdır.Hele ki söz konusu motor 1.75 litre gibi düşük bir hacimden 240 bg gibi iddialı bir güç değeri çıkarıyorsa, turbo gecikmesi kaçınılmazdır. 350 Nm’lik ciddi tork değerini 1700 d/d gibi oldukça düşük sayılacak bir devir bandında sunan otomobili çok alt devirlerde tutmadığınız sürece gaz tepkileri durumu idare ediyor fakat 1700 d/d’nin altında iseniz, çok net beklemeniz gerekiyor. Şanzımanı otomatik modda kullanıyorsanız bir zaman sonra beklediğinizi fark edeceksiniz. Üstelik bu bekleyişin amacı 6.9 lt/100 km’lik yakıt tüketim verisini desteklemek değil… Evet, şanzıman işleri kendisi idare ederken bazen tutarsızlıklar yaratabiliyor. Bu yüzden en temizi kendi viteslerinizi kendiniz değiştirin ve 4C’nin akıcı biçimde süratlendiğine şahit olun deriz.
SÜRÜŞ VE YOL TUTUŞ
Yol testimizin bu kısmındaki yıldız sayısının, editörlerimizin 4C ile sürüş yaptığı zemine göre değişebildiği fark ettik. Bunun yanında, otomobilin yol tutuş konusunda ilk zamanlarında efsane yorumlar almasının ardından, sonraki dönemde eleştiri odağına yerleşmesiyle ilgili bir fikrimiz de var: 4C ilk olarak Alfa Romeo’nun Balocco Test Pisti’nde kullanıldı ve oradaki pürüzsüz zeminde gerçek bir keyfe dönüştü. Testimiz için kullandığımız MIRA’da ise kuru ve ıslak zeminli yol tutuş pistlerimizin zeminleri arasında küçük farklılıklar mevcut ki asfalt kalitesi Balocco’ya ne kadar yaklaşırsa, yüzler de o kadar gülüyor… 4C’nin özündeki dengeli yol tutuş karakteri pürüzsüz fakat hafifçe kaygan zeminlerde muhteşem neticeler veriyor. Sonunda Alfa Romeo’nun sürüş konusunda ışıldadığına şahit olduğumuz içinse ayrı mutluyuz. Gövde kontrol karakteri limitleri zorlamaya başladığınızda ilk olarak bilgilendirme niteliği taşıyan hafif bir önden kayma belirtisi gösteriyor ve altınızdaki üstü açık sporcuyu usulüne uygun olarak kullanıyorsanız bu bilgilendirmenin hemen ardından büyük keyifler yaşama şansınız oluyor. Tamamen pürüzsüz zeminlerde oldukça başarılı çalışan direksiyon, yağış başladığı anda biraz hafifliyor ki buna gerçekten şaşırdık. Yine de ne tür bir zeminde sürüyor olursanız olun, direksiyon simidinde tatlı bir hissiyat bulmanız mümkün oluyor. Son olarak MIRA Test Merkezi’nin etrafındaki yollara çıkıyoruz ve işler değişiyor. Keşke Alfa Romeo mühendisleri otomobilin ‘bal dök yala’ zeminli pistlerde vereceği keyif kadar, kasislerin ve çukurların bulunduğu bir yol sürüşündeki keyfini de önemseselermiş… Zira 4C’nin direksiyonu bu tarz zeminlerde çekmeler yapıp bir zaman sonra sürücüsünü yormaya başlıyor. Belki de bunun sebebi mühendislerin heyecanlı ve zıpır bir karakter yaratmak istemeleridir ki bunda başarılı olduklarında şüphe yok. Yine de 4C’nin pistte gösterdiği akıcılığı ve dengeyi yolda tamamen yitiriyor olmasına bir hayli içerlediğimizi belirtmek zorundayız.
SATIN ALMA VE YÜRÜTME
4C Spider’ın potansiyel müşterilerine vermemiz gereken en önemli bilgi şu: Fiyat. İngiltere’de 60.000 sterlin civarında bir fiyatla satılan 4C bizce %30 ila %50 oranları arasında daha ucuz olmalı ki bu oranı müşterinin markaya duyduğu bağlılık belirleyecektir. Otomobilin sınırlı sayıda üretilmesi ve karbon gövdenin yüksek maliyetli olması, Alfa’nın söz konusu fiyatla ilgili dayanak noktaları olsa da, firmanın uzun yıllardır sportif anlamda o kadar başarılı olmayan sayısız modelinden sonra, pahalı bile olsa, 4C’nin varlığı umut verici. Fakat öyle ya da böyle, otomobilin bu fiyat bandında karşı karşıya geldiği rakiplerin sofistikasyon, kullanışlılık ve dinamizm derinlikleri çok daha kuvvetli. Buna gerçekten üzüldük çünkü 4C Spider bir Lotus Elise kadar ulaşılabilir olsaydı tadından yenmezdi. Öte yandan, bir Boxster S rakibi olarak incelendiğinde de, Alfa’nın ince bir hezimete uğradığı görülüyor. Kaynaklarımızdan aldığımız bilgilere göre 4C’nin ikinci elde değerini iyi koruyacağını öğrendik. Ayrıca 7.0 lt/100 km civarındaki yakıt tüketimi böyle bir otomobil için hiç fena sayılmaz. Alfa Romeo’nun donanımsal anlamda 4C’yi biraz daha iyi beslemesini umut ederdik ama otomobilin basitliği ve netliği de pozitif bir hissiyat yaratıyor. Hem özel bir otomobili daha da özel kılmak, hem de ikinci el değerini güçlendirmek için özel boyalar ve deri döşeme seçenekleri gibi opsiyonları değerlendirin deriz.
AUTOCAR KARARI
4C’yi sonunda uygun bir ortamda test etme fırsatımız ve otomobilin durumunu net olarak analiz etme fırsatımız oldu. Sonuç mu? Sorunları olan bir spor otomobil… Amacınız sadece pistte sürüş yapmaksa ondan iyisini zor bulursunuz. Evet, Lotus’un Exige veya Elise modelleri hissiyat ve etkileşim konusunda çok daha başarılı olabilir fakat doğru zamanı yakalarsanız Alfa ile doruklara çıkmanız mümkün. Pistte bu kadar başarılı olmasını elbette bizler de çok sevdik fakat üstü açık bir sporcunun yolda da zaman geçirmesi gerekir ki dünyanın bütün yolları maalesef İstanbul Park kadar pürüzsüz değil. Spor otomobiller konusunda acemiyseniz 4C’deki oynaklığı spor otomobil heyecanı sanmanız muhtemel. Fakat Lotus ve Porsche gibi markalara aşinalığınız varsa bir spor otomobilin nasıl çok yönlü olabildiğini iyi biliyorsunuz demektir ki bu durumda 4C sizi biraz mutsuz edebilir.
0 comments