Yepyeni bir model olan S90’ın amacı büyük ve geniş lüks sedan sınıfına farklılık, rafinelik ve rahatlıkla bezenmiş yepyeni bir yaklaşım getirmek.
Yaygın bir inanışa göre insanlar ev alma sürecinde son kararlarını kapıdan içeri adım attıkları ilk anda veriyorlarmış. Sanıyorum otomobil alma sürecinde bu durum daha da aceleye geliyor. Netice olarak birçok müşterinin satın almayı planladığı otomobili test dahi etmeden satın alma kararı verdiği malum. Konuya neden bu şekilde başladığımı az sonra anlayacaksınız. Volvo S90 ilk bakışta kalp kazanma konusunda sınıfının tutucu otomobillerine kıyasla çok daha başarılı olacağa benziyor ki bunu ilk olarak Detroit Otomobil Fuarı’nın parlak spot ışıkları altında kanıtladı. Otomobilin öyle bir aurası var ki, onu gördüğünüz anda kendinizi Volvo showroom’undaki satış danışmanının karşısında bulmanız işten bile değil.
Daha da güzel olansa, S90’ın tasarımını fotoğraflarda güzel bulduysanız; ona çıplak gözle baktığınızda tutulacağınızı garanti ediyoruz çünkü aracın ambiyansı fotoğraflara sığacak gibi değil. BMW 5 Serisi’nden hafifçe uzun olan S90’ın yüksek omuz çizgisi ve net hatları, kamuflajlar içindeki test otomobilimizin bile olduğundan daha büyük görünmesini sağlıyor. Ayrıca söz konusu büyüklük ve genişlik hissiyatı kabine geçtiğinizde havadarlık gibi kıymetli bir detayla birlikte yaşamaya devam ediyor. Yumuşak ve sandalye tarzındaki koltuklar ışıltılı iç mekanın tadını çıkarmaya başlamak için gayet ideal görünüyor. Kabin tasarımında bütün S90’larda standart olarak sunulan büyük dokunmatik ekranın baskın olduğu görülüyor ki bu ekran aynı zamanda navigasyon sistemi de barındırıyor. Hızlı tepkiler veren, kolay kullanılan ve Android Auto ile Apple CarPlay uygulamalarıyla birlikte oldukça kaliteli çalışan bu sistemin konsolda biraz daha yukarı konumlandırılması gerektiğini düşünebilirsiniz fakat Volvo, head-up display kullanarak soruna kökten çözüm getirmeyi ihmal etmemiş. Bir başka kuvvetli kart ise arka bölümdeki hacim. Zira S90’ın bu konuda ana rakiplerinden daha başarılı olduğunu anlamak için arka kısmı ölçmenize gerek yok.
Bolca alan, yatık karakterli koltuklar ve salonumsu bir hava… 500 litre hacmindeki bagaj ise rekabetin gerisinde kalmayacak kadar geniş olduğu gibi, golf çantaları ve büyük valizleri almakta zorlanmayacaktır. 236 bg gücündeki D5 motorla yürüyen test aracımız dört tekerlekten çekiş sistemine de sahip. Bu arada söz konusu motorun seçenekler dahilindeki iki adet dört silindirli dizel güç ünitesinin en güçlüsü olduğunu belirtmekte yarar var. 190 bg gücündeki D4 motorla yürüyen önden çekişli S90 satışların büyük bir kısmını oluşturacak ve BMW 520d’yi epey zorlayacaktır diye düşünüyoruz. Bir başka güç ünitesi ise 2.0 litrelik benzinli motorla elektrik motorunu bir araya getirerek toplamda 405 bg güç üreten ve 44 g/km’lik emisyon değeri sunan T8. CEO’ya bir tane ayırın lütfen! Bütün seçenlerde sekiz ileri otomatik şanzıman ve az sonra sıralayacağımız güvenlik donanımları standart olarak sunuluyor: Adaptif hız sabitleyici, şeritte kalma asistanı ve acil fren desteği (artık yayaları, bisikletleri, hayvanları ve karşıdan gelen araçları birbirinden ayırt edebiliyor). Bu donanımlar sayesinde S90’ın güvenlik konusunda sınıfının en yüksek standartlarına sahip otomobili olduğu söylenebilir. D5’le yola koyulduğunuz anda buradaki en büyük başarılardan birinin rafinelik seviyesi olduğunu fark ediyorsunuz. Birçok dört silindirli dizel motorun ortak problemi olan ses ve titreşimden burada eser yok.
Pürüzsüz biçimde devirlenen motor, çok fazla devir çevirme ihtiyacı olmadığı için, neredeyse bütün hızlarda sessiz kalabiliyor. Sınıfının en sessiz güç ünitelerinden biri olan D5 sayesinde, S90’ın sürüşü inanılmaz derecede sessiz olan Audi A6 Ultra’dan bile daha sessiz! Volvo’nun A sütunları karşıdan gelen rüzgarı sessiz biçimde akıp gitmeye güzelce ikna ediyor. Orta devirlerde en zengin formuya ortaya çıkan performans, alt devirlerdeki gaz girdilerinde bile geri planda kalmıyor. Bunu PowerPulse isimli bir şeye borçlu olduğumuzu öğrendik. Bu ismin yeni nesil şok cihazlarından birine ait olduğunu düşünebilirsiniz fakat esasında D5’teki sıkıştırılmış hava ünitesini ifade ediyor. Bu sistem egzoz gazı turboyu beslemeye başlamadan evvel pervaneleri çevirmiş oluyor ve böylelikle gecikmeyi minimuma indiriyor.
Basit ama etkili bir teknolojiden söz ediyoruz zira hangi devirde olursanız olun, S90 hiçbir girdinizi cevapsız bırakmıyor ve zahmetsizce hızlanmaya koyuluyor. Sekiz ileri şanzıman vitesleri öyle pürüzsüz biçimde ve öyle kusursuz zamanlarda değiştiriyor ki, resmen arkanıza yaslanıp bütün süreci otomobile bırakmanız gerektiği mesajını alıyorsunuz. Buradan Volvo’nun sportiflik yoksunu bir otomobil yarattığı anlaşılmasın çünkü standart olarak sunulan sürüş modları ve opsiyonel olarak sunulan havalı süspansiyonlar bu tarz bir beklentisi olan müşterileri mutlu edecektir. Ne var ki direksiyonun ağırlığı iyi ayarlanmış olsa da, sistem yeterince direkt çalışmadığı için, otomobilin sakin ve cool hallerine uyum sağlayarak sürüş yapmanın daha mantıklı olacağını düşünüyorsunuz.
Aktif dört tekerlekten çekiş sistemi sıkıştırılmış karla kaplı test rotamızda bile kayda değer bir yol tutuş sağlıyor ki S90’ı kıvrımlı dağ yollarına çıkarsanız otomobilin gerilmek ve terlemek yerine, akıcı ve kendinden emin biçimde ilerlediğine şahit olursunuz. Peki sürüş keyfi konusunda bir BMW 5 Serisi olabilir mi? Hayır, o kadar da uzun boylu değil!Peki aynı soruyu sürüş kalitesi için sorarsak ne olacak? Evet, cevabımız kabindeki rahat ve keyifli S90 sürücüsünün hoşuna gidecektir. Hele ki opsiyonel olarak sunulan havalı süspansiyonlara sahipseniz, hangi zeminde sürüyor olursanız olun, akıcı ve ipek kadar pürüzsüz bir ilerleme karakteri buluyorsunuz. Fakat virajlarda fazla zorlamaya başladığınızda gövdenin yatma ve dalma hareketlerine başladığını; çok derin çukurlarda ise süspansiyonlardan şaşırtıcı bir gürültü yükseldiğine şahit oluyorsunuz. Dolayısıyla sürüş bahsinde son kararı ülkemizin bozuk zeminli yollarında vermek daha mantıklı olacaktır. Genel olarak bakıldığında S90’ın muhteşem bir merhaba ile aramıza katıldığı bir gerçek. Otomobilin nefis kabinine, etkileyici rafinelik düzeyine ve pürüzsüz dinamik karakterine bayıldık.
Uzun lafın kısası, onda kesinlikle seveceğiniz bir şeyler bulacaksınız. Sadece İngiltere (Türkiye’deki gibi) yollarındaki sürüş kalitesinin ülkemizin bozuk asfaltından dolayı problem olup olmayacağını merak ediyoruz zira bazı Volvo modellerinin söz konusu zeminlerde sert kaçtığı malum. Yine de karar vermek için acele etmemeli. Az önceki bahsin cevabını ise standart süspansiyonlu bir S90 test aracını ülkemizde kullandığımız gün bulacağız. O zamana kadar Volvo’nun geleceğiyle ilgili umutlarımızı taze tutan ve birçok açıdan iyi iş çıkaran bu lüks sedana gülümsemeyi ihmal etmeyeceğiz.
YAZI: VICKY PARROTT
0 comments