İlk Sürüş: Mini Cooper S Convertible

Mini’nin tarz sahibi yeni üstsüzü selefinden daha iri ve daha güçlü.

İngiliz otomobil üreticisi Mini’nin model gamına son olarak eklenen otomobil Mini Convertible. Nisan ayı itibarıyla birçok Avrupa ülkesinde satışı başlayacak olan Mini, selefine kıyasla daha iri ve daha hacimli hale gelmiş. Üstelik üç ve dört silindirli dizel ve benzinli motorlar sayesinde verimlilik ve güç konularında da ilerleme kaydedilmiş. Daha önce üç kapılı hatchback kardeşinin yaşadığı değişime uğrayan Convertible boyda 98 mm (3821mm), ende 44 mm (1727) ve yükseklikte 7 mm (1415 mm) büyümekle kalmıyor; aynı zamanda aks aralığını 28 mm (2429 mm), iz genişliğini ise önde 42 mm, arkada ise 34 mm artırıyor. Ne var ki otomobilin üstü açık mimarisi için yapılan eklentiler ve güçlendirme çalışmalarının neticesinde Convertible için belirtilen ağrılık hatchback’ten 115 kg yukarıda kalıyor. Bu test için 189 bhp gücündeki 2.0 litrelik dört silindirli motora sahip olan Cooper S Convertible ile gazladık. Şanzıman seçenekleri eskisi gibi: Standart altı ileri manuel veya opsiyonel sekiz ileri otomatik. Dinamik Stabilite Kontrolü dahilinde sunulan elektronik diferansiyel kilidi ve çekiş kontrol sistemi de Mini’nin standart donanımları arasında. Otomobilin dış tasarımında tek parçalı ön ızgara, Mini’nin karakteristik ön farları, eğimi artırılan ön cam ve alttan menteşeli geniş bagaj kapağı öne çıkıyor. Kumaş tavan ise 30 km/s hıza kadar 18 saniye içinde açılıp kapanıyor.

Daha önce olduğu gibi, kapalı haliyle bile geri görüşü olumsuz etkileyen tavanı yarıya kadar açmak ve açık havanın tadını kısmi olarak çıkarmak da mümkün. İçeri geçtiğinizde gövdedeki büyümenin neticelerini net olarak görebiliyorsunuz. Halen alçakta otursanız da eskiye kıyasla daha fazla omuz ve diz mesafesine sahipsiniz. Arka kısımda ise 34 mm genişleyen bir koltuk ve 36 mm büyüyen bir diz mesafesi gerçeği var. 35 litre genişleyen bagaj hacmi 215 litreye yükselmiş fakat tavanı açtığınızda eşyalarınız için 160 litrelik bir alan kalıyor. 2.0 litrelik motora eklenen daha büyük bir turbo sayesinde otomobil eskiye kıyasla 9 bg ve 20 Nm kazanmış. Bu veriler kulağa çok ciddi gibi gelmeyebilir fakat direksiyona geçtiğinizde aynı şeyi düşünmüyorsunuz. Zira çekiş gücü ve rafineliği artan Convertible, özellikle alt ve orta devrilerde hoş bir canlılık ve esneklik sunuyor. Motorun bir başka ilerleme detayı da pürüzsüzlük. Zira sıfırdan yapılan kalkışlarda gaz pedalını sonuna kadar itseniz dahi otomobil tatlı bir canlılıkla yürümeye başlıyor ve tork yalpalaması yaşamıyor. Altı ileri manuel şanzımanın geçişleri eski şanzımandan biraz daha yumuşak olmakla birlikte, vites yolları hafifçe kısaltılmış. Dolayısıyla uzun vites kolu sayesinde, yüksek hızlarda bile kolaylıkla vites değiştirebiliyorsunuz.

Ayrıca vites değişimlerinde aktive olan blip fonksiyonu ile heel&toe yapma zorunluluğu da ortadan kalkıyor. Özel yay ve amortisör ayarına sahip olan şasinin karakterini dinamik süspansiyon kontrolü ile yumuşatmak veya sertleştirmek mümkün. Bunun haricinde Mini sürüş modları (Sport, Mid, Green) direksiyonun ve motorun çalışma karakterini etkileyerek kendinize uygun bir sürüş yapmanızı kolaylaştırıyor. Şehir sürüşlerinde Mini’nin gayet çevik ve kıvrak olduğunu tahmin edersiniz. Sürüşünüzü daha zorlu yollara taşıdığınızda ise otomobilin şaşırtıcı bir yol tutuş ve denge ile birlikte üstün yetenekler sergilediğine şahit oluyorsunuz. Elektromekanik direksiyon sistemi düşük hızlarda yumuşak ve tepkili çalışırken, otoyol hızlarında ise sert ve tok bir hissiyat sunuyor. Dar virajlarda hafif bir gövde burulması ortaya çıksa da, Mini’yle bir olup virajları dize getirmek büyük keyif. Çok zorladığınızda direksiyonda hafif hafif çekmeler ortaya çıkabiliyor fakat bu durum Mini’nin karakterine çok yakışıyor diye inanıyorum. Zira söz konusu titreşimler ve kıpır kıpır çekme hareketleri hiçbir zaman rahatsız edici olmuyor. Mini’nin yeni üstü açık Cooper S modeli, yerini aldığı otomobilden daha hızlı, daha hisli ve her anlamda daha gelişmiş bir otomobil.

GREG KABLE