Daha önce üretilmiş hiç bir motosiklete benzemeyen X-ADV, bilim kurgu filmlerinden fırlamış tarzıyla ve tuhaf karışımıyla Autocar’ın sürüş izlenimine konuk oldu.
Honda’nın ‘City Adventure’ konseptini ilk gördüğüm anı hatırlıyorum. Bu kadar fütüristik görünen bir motosikletin üretime geçmeyeceğini düşünmüştüm. Derken X-ADV’nin Roma sokaklarında çekilen kamuflajlı görüntüleri ortaya çıktı.’Acaba mı?’ soruları sorula dursun, Honda yeni motosikletini çoktan üretime sokmuştu. Son olarak da İstanbul’da X-ADV’yi gördükten sonra ikna olmuştum; bu motosiklet gerçekti!
Tüm motosiklet meraklılarının benimle aynı şeyleri düşündüğünü biliyorum; daha önce böyle bir motosiklet görmedik. Temelinde bize NC700 İntegra ile yaşattığı kafa karışıklığının üstüne kurulan Honda X-ADV, bu sefer formülüne daha çılgınca şeyler ekleyen Honda’nın ‘kilometre taşı’ ürünlerinden birisi. Scooter konforunu enduro işlevselliği ile birleştiren X-ADV, her iki sınıfın da kesişim kümesinde olmaktan çok daha farklı bir yerde.
Evet bir ‘scooter’ dedim; çünkü konforlu oturma pozisyonunun, rahat selenin, tam kapalı kask alan sele altı bagajın başka bir açıklaması yok. ‘Enduro’ dediysem de bir çok sebebi var; yerden yükseklik, tel jantlar, 2.5mm’lik alüminyum motor altı koruma plakası, sert plastik el korumaları ve ayarlanabilir ön cam gibi. Ama X-ADV ikisi de değil; her iki sınıfında en önemli özelliklerini kendi üzerinde toplamış harika bir ‘karışım’.
Teknik altyapısında önceki NC modellerinden de tanıdığımız 745cc’lik paralel çift silindirli motoru kullanan X-ADV, Honda’nın DCT olarak isimlendirdiği çift kavramalı otomatik şanzımanı kullanıyor. 55 beygirlik maksimum gücünü 6250 d/dak’da veren X-ADV, 68 Nm torkunu da 4750 d/dak’da sunuyor. DCT’nin düşük oranlarıyla birlikte alt ve orta devirlerde hatırı sayılır bir hızlanma sunan motosiklet, nispeten yükse torku sayesinde yüksek hızlara ulaşmadığınız sürece sizi etkilemeyi başarıyor.
Daha önce NC750 İntegra ile uzun kilometreler yapmış biri olarak söyleyebilirim ki bu motor ve şanzımana hiç yabancılık çekmedim. Bu tanıdık olma durumdan ötürü olsa gerek; Honda X-ADV, kendisini kullanmaya başladığım ilk dakikalarda beni etkileyemedi (en azından motoruyla). Keşke tamamen yeni olan bu ürünle birlikte kullanıcıya biraz daha fazla güç ve tork sunulsaydı. Fakat yine de DCT’nin geçişlerinin iyileştirildiğini ve arazi şartlarında artık çok daha akıllı davrandığını söylemek gerek. Örneğin eğimli inişlerde inatla düşük viteste kalması ve virajları sanki görüyormuş gibi vites değiştirmesi bende şaşkınlık yarattı. Ayrıca 3 kademeye sahip ‘S’ modu da, doğrudan sürüş karakterine etki ederek bol devirli yolculuklar yapmanıza olanak sağlıyor.
Motosiklet üreticilerinin ‘hızlı’ motosikletler üretip aynı düzeyde fren tertibatı hazırlamayı unutmalarına aşinayız fakat X-ADV onlardan biri değil. Ön tarafta 310mm’lik 4 pistonlu radyal bağlantılı çift diski ve arkada da yine 310mm’lik tek diski durmak için kullanan X-ADV, amortisörlerin de yardımıyla stabil ve güçlü bir şekilde duruyor. Kombine olarak çalışan frenler, kolayca devreye giren ABS haricinde görevinden fazlasını layıkıyla yapıyor. Ön kısımdaki kıvrımların arasına gizlenen gövde rengi el freni kolu ise, pratik kullanımıyla eğimli zeminlerde imdadınıza yetişiyor.
Amortisör demişken; 41mm ayarlanabilir ters ön çatallara ve yine ayarlanabilir arka amortisörlere sahip X-ADV, konfor ve dinamizm dengesini tam kararında sağlıyor. Şehir içinde karşılaşabileceğiniz bozuk zeminler karşısında ve arazide tel jantlarla beraber konforunuzu korumak için elinden geleni yapan motosiklet, viraj performansıyla da geride kalmamayı başarıyor.
820mm’lik sele yüksekliğine sahip Honda X-ADV, kısa boylu kullanıcılar için de makul bir yüksekliğe sahip. Dengeli ve kolay kontrol edilebilen yapısıyla şehir içinde kolayca manevra yapabilen motosikletin gidonu 39 derecelik açıya kadar dönebiliyor. Bu sayede 2.8 metre içinde tam tur dönüş yapabilen X-ADV, 240 kilograma yakın ağırlığına rağmen ‘scooter’ gibi ilerleyebiliyor. 910mm’lik geniş gidon sıkışık trafikte zaman zaman problem yaratsa da şehir dışında sunduğu konfor bu problemi görmezden gelmenizi sağlıyor. Sele demişken; konforuyla bir çok maxi scooter’i geride bırakan sele, ergonomik yapısıyla ve motorun oturma pozisyonuyla beraber uzun yolculukları dert olmaktan çıkarıyor. Altında ise bir tam kapalı kaska ve bir kaç küçük eşyaya ev sahipliği yapabiliyor.
Gösterge tablosunda tamamen dijital ve renksiz bir ekran kullanan Honda X-ADV, bir de gidonun üzerine yerleştirilen bir uyarı tablosuna sahip. Hız, devir, vites, tarih, saat ve ortalama tüketim gibi verileri sunan motosikletin ekranı, suya ve toza karşı dayanıklı. Üzerindeki siperliğin de etkisiyle güneş tepeden geldiğinde bile parlama yapmayan ekranı kontrol etmek için yine üzerine yerleştirilen iki düğmeden birini kullanmanız gerekiyor. Bilgi ekranında aynı anda bir çok anlık bilgi sunulabilir miydi yahut ekranın kontrolü gidon üzerindeki kumandaların arasına yerleştirilen bir düğme aracılığıyla yapılabilir miydi sormadan edemiyorum.
X-ADV’nin fiyat etiketi son değişikliklerden sonra 54.100 TL’yi işaret ediyor. Africa Twin DCT ile aynı fiyat etiketine sahip motosiklet, fiyatına gelene kadar bir çok kutucuğu doğru işaretlese de son basamakta biraz kafa karışıklığı yaratmıyor değil. Yine de alternatifsiz ve özgün X-ADV’yi sokaklarda bol bol göreceğiz gibi görünüyor.
Yazı: Mehmet Akif Doğan
Fotoğraf: Gürkan Çağlar
0 comments