Sürüş İzlenimi: Vahşi doğanın kralları

Günümüzün birçok crossover ve SUV modelinin ömrü şehir merkezlerinde geçiyor. Peki ama gerçek arazi koşullarında sürüş yapma gereksinimi duyarsanız ne olacak? Matt Prior farklı yaklaşımlarla üretilmiş altı adet 4×4’ü bir taş ocağına götürüp yetenek testi yapıyor.

Arazi Kralları

Arazi Kralları

O halde, en iyi arazi otomobili hangisi? Gayet basit bir soru değil mi? Belki o kadar da basit değildir… Doğrusu bu soruyu cevaplamak hiç de basit değil çünkü arazi sürüşü dediğiniz anda, başka hiçbir sürüş disiplininde yer almayan sayısız detayla uğraşmak durumunda kalıyorsunuz.

Dilerseniz lastiklerle başlayalım. Normalde lastik muhabbeti yapmaktan hoşlanmam çünkü lastikler ilginç nesneler değildir. Fakat arazi sürüşünden bahsediyorsak, ‘en iyi arazi otomobili hangisi?’ sorusu bir anda ‘en iyi arazi lastiği hangisi?’ sorusunda dönüşebilir. Lastik konusu gerçekten önemli…

Lastik bahsini bir yana bıraktığınızda, cevaplanması gereken bir başka soru ortaya çıkıyor: ‘Üç dakika önce farklı bir otomobille geçtiğimiz bu arazi, halen aynı koşullara sahip mi?’. Silverstone Pisti’nde böyle şeyler olmaz çünkü bir yarış pistinde kaç tur atarsanız atın, her turda aynı fiziksel şartlarla karşılarsınız. Arazide ise sürekli değişim söz konusudur.

Karmaşa burada bitmiyor zira en iyi arazi otomobilini bulmak için, evvela arazide en iyi olmanın tanımını yapmanız gerek. En dik rampalara tırmanan mı, çamura batmayan mı yoksa kayaların üzerine keçi gibi yol alabilen mi ‘en iyi’dir? Zira bir otomobil rampalarda efsane performans gösterip çamura batmamak konusunda ortalamanın gerisinde kalabilir. Neyse sizi daha fazla germeyeyim, bu bahisleri yeri geldikçe değerlendirmek ve modern İngiliz yaşamının araziyle ilgili tarafını canlandırmak en iyisi.

Land Rover Discovery

Land Rover Discovery

Gelelim katılımcılara… Land Rover, yeni Discovery’nin şirket tarihindeki en başarılı arazi otomobili olduğunu iddia ediyor. Öyle ki, kendileri bu şeyin bir Defender’ı dahi alt edebileceğini düşünüyor. Durum gerçekten böyleyse kendilerini alkışlayıp, testimizin temelini oluşturan bu otomobili yerine alıyoruz. Normalde Discovery’nin en yakın rakipleri olan Volvo XC90 ve Audi Q7 ile mukayese edilmesi ve bol virajlı dağ yollarında fotoğraflanması gerekirdi değil mi? Fakat hayır, bir otomobilin Defender’dan daha yetenekli olduğu iddia ediliyorsa, konu doğruca eğlenceye yani araziye kaymalıdır.

İngiltere’de bir taş ocağındayız. V6 dizel motorlu ve yüksek donanımlı yeni Discovery, beş rakibiyle karşı karşıya… Bu otomobillerden dördünü ben seçtim, umarım seçkimizi beğenirsiniz. Rakiplerden Disco ile en benzer olanı Toyota Land Cruiser. Büyük, lüks ve yedi koltuklu bu aracın iddiaları Land Rover tarafının iddiaları ile pek benzer: İçinde zaman geçirmesi keyifli, arazide ise yetenekli bir araç. Toyota’da 2.8 litrelik dört silindirli bir motor yer alıyor. Öte yandan 4×4 sistemleri, araziye uyumlu havalı süspansiyonları, düşük oranlı dişli kutusu ve güç dağılımı yapma imkanı sağlayan kontrol tuşları ile bu iki devasa aracın birçok benzerliği mevcut.

Mercedes Benz G350d

Mercedes Benz G350d

Bir sonraki rakibimiz Mercedes-Benz G-Serisi. 3.0 litrelik V6 motorla yürümesine rağmen, otomobilin fiyatı ‘yok artık’ tadına tepkiler yaratıyor. İç mekanda bolca lüks, bolca deri mevcut… Tabii G-Serisi’nin az önceki iki canavardan daha dar olduğunu da unutmamalı.

Gerçi bu durum ciddi bir yerden yükseklik ve uçlara yakın tekerlekler ile birleşince arazide ciddi avantajlar yaratıyor. Burada kısa oranlı dişli kutunuz ve diferansiyel kilitleriniz mevcut fakat zemine uygun sürüş modu seçmek ve gövde yüksekliğini ayarlamak söz konusu değil.

Isuzu D-Max

Isuzu D-Max

Geleneksel SUV otomobillerimiz bu kadardı. Dördüncü otomobilimiz yükselen pikap trendinin üyelerinden bir tanesi. Bu sınıfta birçok seçenek yer alsa da, Isuzu’nun ‘Arctic Truck’ isimli donanıma sahip D-Max modeli koca lastikleri ve ciddi süspansiyonları ile bizleri etkilemeyi başardı. Yüksek ve düşük oranlı dişli kutusuna sahip olsa da, Isuzu’da diferansiyel kilitleri veya zemine uygun sürüş modu seçme lüksü bulunmuyor. Olsun, şu lastiklere bir bakın!

Jeep Wrangler

Jeep Wrangler

Ve gerçek bir arazi canavarı: Jeep Wrangler. Burada 75. Yıl serisi ile yer alan otomobil ikinci dünya savaşından henüz ayrılmış muzaffer bir komutan gibi duruyor. Söz konusu donanımın ‘Sarge’ yeşili rengi ve bronz logoları bu algıda önemli bir paya sahip. Burada uzun aks aralıklı bir Wrangler seçtiğimiz için bize kızmayın çünkü ortamın geneline bakınca bu otomobil kısa aks aralıklı seçenekten daha mantıklı göründü. Sınırlı kaydırmalı diferansiyeller, düşük oranlı dişli kutusu ve 3.6 litrelik benzinli V6 motor… Daha ne olsun?

Dacia Duster

Dacia Duster

Geldik samimi üyemize: Hafif, minik ve diğerleri gibi maço olmaya çalışmayan Dacia Duster. Doğrusu Duster’dan sürpriz bekliyorum. Kısa oran yok, diferansiyel kilidi yok, yükseklik ayarı yok… Öte yandan, 50:50 oranlı 4×4 modunu aktive etmeniz mümkün. Bu ekibe bir otomobil daha dahil etmeyi çok isterdim fakat böylesine tuhaf bir organizasyonun içine katabilecek bir Suzuki Jimny bulamadık. Açıkçası Suzuki burada iyi işler yapabilirdi.

Lastik meselesine dönelim… Otomobillerin tamamında satış sürecinde sunulan lastikler yer alıyor. Yani sonradan takılan ve araziye uygunluk gösteren lastikleri buraya kabul etmedik. Opsiyonel olarak sunulan lastikler ise kabulümüzdür.

Testteki firmaların hiçbiri lastik konusunda kuralı bozmasa da, Jeep’in bu modelinde çokça satılan BF Goodrich Mud Terrain lastikler arazide oldukça etkili. Fakat testimizin devamında, lastik kaynaklı farklara mani olmak adına, çamurdan uzak durmaya gayret edeceğiz. Zira zemin gevşemeye başladığında lastikten ve gövde yüksekliğinden daha önemli bir değişken kalmıyor…

Planımız basit: Otomobilleri kırmamak. Şayet bir otomobil kendisine zarar vererek avantaj sağlarsa, onu bu testten alacak ve değerlendirmeyeceğiz. Böylece haksızlığa ve firmalarla yapılacak utanç verici telefon görüşmelerine büyük oranda mani olacağız.

İlk testimiz sıfırdan kalkışla tırmanış yapmak. Rampamızda bir sağ ve bir sol viraj içeriyor ve zirveden hemen önce eğim daha da yükseliyor. Bir itirafım var: İlk testte birkaç otomobilin rampayı tırmanamaması ve oyundan çekilmesi işime gelirdi ve böylece mutlak birinciyi bulma sürecim kolaylaşırdı. Hayır, kolaya kaçmıyorum, sadece 2000 kelimem var ve bütün gün beni okuyacak değilsiniz. Bu yüzden minik motorlu ve manuel şanzımanlı Duster’a erken veda ihtimaliyle biniyorum…

Land Rover Discovery

Land Rover Discovery

Land Rover Discovery

Land Rover Discovery

Land Rover Discovery

Land Rover Discovery

Land Rover Discovery

Land Rover Discovery

Fakat işler beklediğim gibi gitmiyor ve bütün otomobiller zirveyi buluyor. Kimisi kolayca, kimisi zorlanarak… D-Max bir pikap olduğundan ve testimize boş bir kasa ile katıldığından zıplıyor ve zorlanıyor. Benzer şekilde, Duster son eğimde kalacak gibi oluyor fakat son nefesiyle kendisini kurtarıyor. Discovery ve Land Cruiser ise zirveden önce ağırlıklarını hissettiriyor. Otomobiller tepede bırakamayacağımız için, bunu bir de inişi var değil mi? G-Serisi’nin yavaş ve eski moda direksiyonu yüzünden inişler biraz sancılı olurken, Jeep ise bütün bu süreci market alışverişi yapma kolaylığıyla yürütüyor.

Şu an bir arazi aracı sipariş etmek zorunda olsaydım sıralamam şöyle olurdu: Wrangler, G-Serisi, Discovery, Land Cruiser, D-Max ve Duster. O halde sıralamanın değişmesi umuduyla ikinci kısma, kaya sürüşüne geçebiliriz.

Bu kısımdaki görevimiz basit: Kayalarla dolu bir parkurdaki A ve B noktalarının arasını geçerken gövde yüksekliğini, çekiş gücünü ve aks esnekliğini test etmek.

Isuzu D-Max

Isuzu D-Max

İngiltere’de çok fazla kayalı zemin yoktur fakat bir kaya sürüşü cenneti olan Amerika için aynısını söyleyemem. Discovery ve Land Cruiser’da bu zemine uygun sürüş modları mevcut. Bu modlar diferansiyelleri kilitleyerek ağırlıksız kalan tekerleklerin boşa dönmesini engelliyor. Söz konusu sürüş modu işe yarıyor fakat iki iri canavarın parkuru oldukça yavaş biçimde geçtiğini belirtmem gerek. Buradaki Duster dostumuz Nik’e ait olduğundan ve otomobili sivri bir kayaya sağlamak istemediğimizden, Duster için oyunun sonuna geliyoruz. Jeep ve G-Serisi burada kolaylıkla yol alırken, D-Max’in arazi donanımları sayesinde kazandığı gövde yüksekliği otomobile müthiş bir özgüven katıyor. Öyle ki Isuzu ile Ken Dodd’un dişlerinin arasını dahi kolayca geçebilirsiniz.

Bir otomobile veda ettik. O halde zayıfların kurban edildiği diğer testimize geçebiliriz. Burada Duster’ı çamura saplayacak ve diğer otomobiller ile onu kurtarmaya çalışacağız. Bunu bir çeşit çamurda çeki becerisi gibi düşünebilirsiniz.

Dacia Duster

Dacia Duster

Dacia Duster

Dacia Duster

Fakat bir sıkıntımız var: Duster çamura batmıyor. Otomobilin üzerindeki Continental CrossContact lastikler buranın arazi için açık ara en uygunsuz lastikleri olsa da, Duster batmamakta ısrar ediyor. Hafif olmasından dolayı, her iki aksı da çamurda kalsa dahi, Duster bir şekilde yolunu buluyor. Otomobili bir şekilde batırdığımızda ise, diğer otomobillerin çeki yeteneklerinde lastikler düşündüğümüzden daha etkili oluyor. Bu yüzden, testin bu kısmını pas geçmek zorundayız. Gelelim final karşılaşmasına…

Dacia Duster

Dacia Duster

Çaylar içildi, kafalar kaşındı ve millet yeni bir plan düşünmeye koyuldu… Bense, Antarktika geçmelik Hyundai Santa Fe ile kısa bir sürüşe çıktım. Döndüğümde duyduğum plan ise kulağa oldukça güzel geliyordu…

Bir başlangıç noktası, bir bitiş noktası ve arada bazı engeller… Bendeniz bu iki noktanın arasını, otomobillere zarar vermeden, mümkün olduğunca hızlı biçimde geçmeye çalışacağım. Arazi meraklıları bu plandan hoşlanmamış olabilir çünkü anlattıklarım kulağa tur zamanı tutmak gibi gelebilir. Evet, tur zamanı tutuyoruz.

Bilime kulak vermeden önce parkuru izah etmeme izin verin: Askıda kalma riskiyle dolu bir bölüm, dönme yarıçapı testi, sert bir iniş, su geçişi, sert bir tırmanış, açık bir hızlanma bölümü, dar bir tırmanış, çakıllı bölüm, kaygan viraj, dönme yarıçapı testi ve başlangıç noktasına dönüş. İçgüdülerim burada hızlı olabileceğimi söylüyor fakat arazi sürüşünde mekanik altyapının hızı sizin hızınızdan daha önemli olabilir. En azından bilim böyle söylüyor ve elde ettiğimiz veriler bilimi doğruluyor.

Duster’ı elediğimiz için beşinci sıradan itibaren saymaya başlıyorum. Land Cruiser (2 dakika 7 saniye), Discovery (2 dakika 1 saniye). Her iki otomobil de arazide çok iyi hissettiriyor fakat Disco biraz daha başarılı. Bu otomobilin kazanacağı grup testleri vardır, olmalıdır. Rotaya 500 metre arazi sürüşü koyun yeter… Fakat bu test farklı ve özel bir formata sahip olduğu için sonraki sıra G-Serisi’nin (1 dakika 58 saniye) oluyor. D-Max ise sürüş kalitesindeki ve iç mekan plastiklerindeki kusurlara rağmen, 1 dakika 50 saniye ile bu ortamın kendisini bozmayacağını kanıtlıyor.

Jeep Wrangler

Jeep Wrangler

Peki Jeep Wrangler? Ah, Wrangler! Yüksek gövdesi, alçak tavanı ve rafinelikten uzak iç mekanı ile herhangi bir yol testinde buradaki ekibin gerisinde kalırdı. Fakat arazi dediğiniz anda, otomobil resmen özünü buluyor ve hangi zeminde olursanız olun asla çok zorladığınız hissiyatını yaratmıyor. Kısa orana geçin ve dünyayı unutun… O andan itibaren yüksek, ağır ve kaba bir Ariel Nomad’in içindeymiş gibi davranabilirsiniz. 1 dakika 31 saniyelik zamanı ile D-Max’e 19 saniye farka atan Jeep, resmen saygımızı kazandı.

Bu testte objektif olabildik mi? Bence evet. Hepsi de kendine has özel yeteneklere sahip olan otomobillerimiz bazı disiplinlerde diğerlerinden daha başarılı olurken, içlerinden bazıları bütün olarak kusursuz bir karakter çizmeyi bildi. Fakat bu test terk edilmiş bir taş ocağında, iki gün boyunca, arazi sürüşüyle geçti. Dolayısıyla, safkan bir arazi testini orijinal arazi otomobilinin kazanmasına çok da şaşırmamak gerekir.

HYUNDAI SANTA FE SHACKLETON

Hyundai Santa Fe Shackleton

Hyundai Santa Fe Shackleton

Bundan yaklaşık 100 yıl önce, Ernest Shackleton ve ekibi Antarktika’yı geçmek üzere yola koyulur fakat maceralarının devamında gemilerini bir buzdağına kaptırmaktan kurtulamaz. Ekibinin bir kısmını geride bırakmak zorunda kalan ve Güney Atlantik boyunca kürek çekerek adamları için yardım çağırmayı başaran Shackleton, başlangıçtaki amacını gerçekleştiremese de, dünya tarihinin en özel hayatta kalma hikayelerinden birini yaratmayı başarır.

Hyundai Santa Fe Shackleton

Hyundai Santa Fe Shackleton

Bu cesur adamın hayalini, ondan 100 yıl sonra, bir Hyundai Santa Fe ile gerçekleştirebilir ve evinize sürüş yaparak geri dönebilirsiniz.

Hyundai Santa Fe Shackleton

Hyundai Santa Fe Shackleton

Burada gördüğünüz Santa Fe söz konusu koşullarla baş etmek için ciddi bir modifikasyon programına tabi tutulmuş. Zemine uygun devasa lastiklere sahip olan aracın ön ve arka mimarisi de değiştirilmiş. Bu lastikler o kadar düşük basınçla çalışabiliyor ki, parmağınızın üzerinden geçseler dahi canınız yanmıyor. Hayır, bunu denemedik… Otomobilin yavaş hareket edebilmesi için dişli oranları değiştirilmiş, iç mekan soyulmuş, 2.2 litrelik dizel motor için ön ısıtma mekanizması yerleştirilmiş ve devasa depoya JET A-1 yakıt doldurulmuş. Neden JET A-1? Çünkü kutupta başka yakıt bulunmuyor.

Hyundai Santa Fe Shackleton

Hyundai Santa Fe Shackleton

Shackleton’un hikayesinden etkilenmemek mümkün değil. Burada gördüğünüz otomotiv şaheserinden de öyle…

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir