Bazıları için her şey sadece yarışlar kazanarak ya da dünya çapında satış başarısı elde ederek tarihe geçmek olarak açıklanabilir. Her ne olursa olsun, tarih hafızalarda özel anılar bırakan pek çok renk tasarımına sahip otomobilleri yazmıştır. Burada sizler için yol, pist ve ralli otomobillerinden oluşan bir liste ile tarihin o unutulmazlarını bir araya getirdik. Eminiz içlerinden biri ya da daha fazlası sizin hafızalarınızda çok özel renklere sahip modeller arasında yerini almayı başarmıştır.
British Racing Green
Motorsporları 20. yüzyılın başlarında giderek popüler hale gelince İngilizler bir ulusal yarış rengi olarak yeşili tercih ettiler. Bunun nedeni ise 1902’de İrlanda’da düzenlenen uluslararası bir yarıştan kaynaklanıyordu. İrlanda o zamanlar Birleşik Krallık’ın bir parçası olduğundan, Napier otomobilleri için İrlanda’nın bulunduğu yere saygı göstermek amacıyla yeşil renk seçilmişti.
Bu açık yeşil renk farklı üreticilerin tercihlerine bağlı olarak değişti ve 1920’lerde Bentley tarafından kullanılan çok daha koyu bir renk haline geldi. İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra Jaguar koyu bir Racing Green rengi ile devam ederken, Aston Martin de DB yarış modelleri için çok daha hafif bir metalik tonlardaki yeşili tercih etti.
Marka tanınırlığının önemli olduğu bir dünyada Amerikalı Gulf Oil firması 1960’lı yıllarda bu konuda iyi iş başarmıştı. Ünlü mavi ve turuncu renk kombinasyonu LeMans fatihleri Ford GT40 ve Porsche’nin motor sporları başarıları ile adeta özleşmişti.
Gulf Racing mavi turuncusu Wilshire Oil Company’nin kurumsal renklerinden elde edildi. 1960’larda Gulf’ın kendi güncel koyu mavi ve turuncu renkleri firma üst yönetimi tarafından çok sıkıcı bulunmuştu. Bu yüzden firma Wilshire’ı satın aldığında onların renk tonlarını yarış otomobillerine aynen uyarladılar. Bu da Ford, McLaren, Aston Martin ve Porsche yarış otomobillerinde kullanılan renkleri içeren bir tarihin başlangıcı olmuştu.
Kırmızı ve Ferrari İtalyan marka için klasikleşen bir renk kombinasyonu olup firmanın yarış tarihindeki ilk dönemlerinden beri hiç değişmemiştir. Yıllar içinde bu renk özellikle renkli televizyon hayatımıza girdikten sonra şirketin ekranlarda daha fazla göze çarpan bir kırmızı istediği için Ferrari tarafından hep farklı şekillerde tonlanmıştı.
Her şey tüm fabrika yarış otomobillerinin temeli olan Rosso Corsa adı verilen kırmızı renk ile başladı. Yukarıdaki paragrafta bahsettiğimiz sebeplerden dolayı bu renk yıllar geçtikçe daha parlak ve turuncuya yakın hale geldi. Ancak 2007’de Monaco Grand Prix ile Ferrari şimdiki rengine geri döndü ve o zamandan beri aynı kaldı. Firmanın tarihinde iki kez yas nedeniyle F1 otomobillerinin burun kısmı siyah renk olarak piste çıktılar: ilk olarak Eylül 2001’deki ikiz kuleler terörist saldırıları ve 2005 yılında Papa 2. John Paul’un ölümü…
Lotus Cortina 60’lı ve 70’li yıllarda beyaz ve yeşil tasarımı ile ünlü olsa da, Alan Mann Racing takımı sonraki Ford modellerinde altın ve kırmızı rengi harmanlayarak hafızalarda büyük bir iz bıraktı. Bu tasarım GT40, Escort ve Cortina modellerini de içeriyordu ve hepsi de firmanın kendine özgü kırmızı – altın renk kombinasyonuna sahipti.
Alan Mann (1936-2012) 1960’larda ve 70’lerde motorsporları yarış ekibinin yanında bir havacılık şirketinin de sahibiydi. Ancak kimseye açıklamadığı ve bilinmeyen bir nedenden ötürü, pistlerde ünlü olduğu kırmızı ve altın yerine helikopterleri için siyah, beyaz ve sarı renk karışımını kullanmıştı.
Audi Quattro 1980’de ilk kez sahneye çıktığında aşırı bir sansasyon yaratmamış olsa da, ralli versiyonu eşit derecede çarpıcı bir renk dizaynına sahipti. Audi bu yarış otomobilini sponsor renkleriyle süslemek yerine, beyaz bir taban üzerinde kaput, tavan ve C sütunlarında yer alan kırmızı, beyaz ve siyah şeritler ile tasarımını oldukça sade tutmuştu.
Bu tasarım o dönemlerde oldukça dikkat çekti ve Audi’nin Quattro dört tekerlekten çekiş sistemini tanıtmak için otomobilin performansını ön plana koyma niyetini vurgulamayı da başardı. Zamanla yarış otomobilinin renk tasarımı sponsorlara uyacak şekilde uyarlandı, daha sonra da arka kanatlarda geniş bir sarı şerit oluşturuldu. Buna rağmen o unutulmaz kırmızı beyaz siyah şeritler 1988’de geri dönerek Trans-Am pist yarışları için 200 Quattro’nun üzerinde yer aldı.
Tarih boyunca konusu tek bir otomobil modeli üzerine kurulmuş çok az film hafızalarda Bullitt’deki Ford Mustang kadar etki yaratabilmiştir. Tüm unsurlar filmin başrol oyuncusu unutulmaz aktör Steve McQueen’i kullandığı bu otomobille San Francisco yollarındaki mükemmel kovalama sahneleri ile efsaneleştirmek için bir aradaydı. Bu metalik yeşil renkli Ford Mustang “Bullitt” filmi ile hafızalarda unutulmaz şekilde yer edinmeyi kesinlikle başarmıştı.
Filmde kullanılan GT390 Fastback nadir bir model olarak kalmasına rağmen, 2001 yılında Ford, özel bir Bullitt modeli için bu rengi yeniden canlandırdı. Bu renk önce 2008 ve 2009 senelerinde, daha sonra da 2019’da üretilen modellerde yer aldı.
Schnitzer ekibi tarafından yarıştırılan ve bira üreticisi Gosser Bier tarafından desteklenen BMW yarış otomobili de bu göz alıcı renk kombinasyonu ile unutulmazlar arasındadır. Bu üç Alman markası birlikte 1976 Avrupa Touring Otomobil Şampiyonası’nda güçlü bir mücadele sergiledi ve 491Bg gücündeki CSL’nin parlak yeşil ve çizgili renk kombinasyonu sayesinde kesinlikle pistteki en fark edilebilir otomobil olmayı başardı.
BMW Schnitzer takımı sezon sonunda şampiyonada Porsche’ye karşı kaybetmiş olsa da, taraftarların anılarında en çok hatırlanan Dieter Quester ve Ronnie Peterson’ın CSL’leri oldu. İhtişamlı yeşil rengi ve üzerindeki ana sponsoru Gösser Bier haricindeki diğer küçük logo yazıları televizyon yayınları için dizayn edilmişti ve oldukça başarılıydı.
Martini kırmızı ve mavi renklerini motorsporlarında taşıyan uzun bir otomobil serisi var, ancak çok azı dünya ralli sahnesindeki Lancia Delta modelleri kadar ihtişamlı başarılara imza atabilmişti. Hem meşhur Grup B, hem de onu takip eden Grup A yıllarında Delta’nın köşeli hatları adeta sponsorunun renklerini mükemmel bir tasarımla sergilemeye kendini adamıştı.
Martini 1978’de Porsche’yi parkurlarda desteklediği için Lancia bu ortaklık için birkaç sene beklemede kaldı. Daha sonra da Martini’nin istediği küresel başarıyı kazanmak yıllar boyunca Lancia markasıyla oluşturulan ortaklık ile gerçekleşti. Önce Lancia 037, sonra da efsaneleşen Delta modelleri ile dünya ralli parkurlarında Didier Auriol, Juha Kankkunen, Miki Biasion ve Markku Alen gibi efsane isimler ile zaferden zafere koşmayı başardılar.
Alitalia, Lancia Stratos’un üzerindeki kırmızı yeşil renkleri ile aslında doğru bir uyumdu denilebilir. Sonuçta İtalya’nın ulusal havayolu şirketi ülkenin parkurlardaki iddialı markası ile birleştirilmişti. Bu ayırt edici ve unutulmaz renk tasarımı aslında Alitalia tarafından görevlendirilmiş bir Alman tasarımcı olan Walter Landor’un (1913-1995) çalışmasıydı.
Stratos’un kama şeklindeki kasa tasarımına aktarıldığında, beyaz bir taban üzerindeki yeşil ve kırmızı renkler bir anda gözlere tokat gibi çarpmıştı. Landor’un bu orijinal tasarımı firmanın aynısını uçaklara da uygulanmasını talep etmesini sağladı. Ayrıca efsane Stratos’un dünyadaki rallilerde elde ettiği başarılarıyla hafızalarda unutulmazlar arasında yerini aldı.
Lotus, sarı şeritli İngiliz Racing Green ile başlayıp 1960’ların sonlarında kullanılan Gold Leaf renklerine kadar yarış otomobillerinde ikonik tasarımlara aslında pek yabancı değildi. Ancak diğerlerine nazaran göze çarpan bir tane var ki bu şüphesiz 1972 ve 1978 yılları arasında Lotus Formula 1 otomobillerinde yer alan John Player Special siyah ve altın rengiydi.
F1 yarışlarında sigara firmalarının sponsorluklarının yaygın olduğu bir dönemde, bu renk tasarımı ile F1 hayranları için neredeyse bir unutulmaza imza atıldı. Öyle ki şirket uçağı da siyah ve altın renklerle süslenmişti ve Lotus patronu Colin Chapman takım renklerine boyanmış bir Esprit kullanmaya başlamıştı.
Mazda 787B C yarış otomobilini özel kılan çok şey var. Bunların arasında belki de en unutulmazı 1991 Le Mans 24 Saat’e girilen araçların sadece birinde kullanılan göz kamaştırıcı renk kombinasyonuydu. Yeşil ve turuncu renkler birbirine dikilmiş kumaş renk örnekleri gibi tasarlanmıştı ve sponsor giyim üreticisi Renown’ın göz alıcı renklerine boyanmıştı.
Şansları oldukça yaver gitti ve bu sıradışı renkleriyle Mazda 1991’de Le Mans’ı kazanarak dünya çapında dikkat çekti. Bunu rotary motoruyla başarabilen ilk Japon marka olmasının yanı sıra, aynı kalın yeşil ve turuncu desenle boyanmış MX 5 modeli de bu zaferin anısına sınırlı sayıda üretildi. Bu MX-5’lerin her birinde Le Mans kazanan sürücülerden biri olan Johnny Herbert’in imzası bulunan özel sertifika yer alıyordu.
Formula 1’de sigara reklamlarına izin verilen dönemlerde 1974 – 1996 yılları arasında McLaren pistlerde en kolay fark edilebilen ve akılda kalıcı renk kombinasyonlarından birine sahipti. Dünya eski siyah beyaz setlerden renkli televizyonlara geçtiğinde mükemmel bir şekilde göze çarpan kırmızı – beyaz renk tasarımı sayesinde bunun hangi takım olduğunu tanıyabilmek için motorsporları hakkında çok şey bilmenize gerek yoktu.
McLaren, Marlboro ile 23 yıllık anlaşması boyunca bu renk planlamasından çok az sapmıştı. 1986 Portekiz GP’sinde Keke Rosberg’in otomobilinden beyaz ve sarı bir renk kombinasyonu kullanıldı. Bu renkler klasik McLaren’den farklı düzende olsa da, 1980 yılında bir Alfa Romeo F1 otomobilinde kullanılmıştı.
MG Metro 6R4 için seçebileceğimiz çok sayıda renk kombinasyonu var, ancak hafızalara en çok kazınmış olanı hiç kuşkusuz mavi ve beyaz renklerdeki Computer Vision tasarımıydı. Austin Rover’ın bilgisayar destekli tasarladığı bu yarış otomobiline böyle bir sponsorla anlaşma yapması anlamlıydı. Çünkü Mg Metro 6R4 yüksek teknoloji ürünü malzemeler kullanılarak üretilmiş bir otomobildi.
Markanın unutulmaz ralli pilotu Tony Pond 1985’te Skip Brown Gwynedd Rallisi’nde Metro’ya ilk zaferini kazandırmıştı. O yarışı genel klasmanda 6R4’ün başlangıcına ilham veren Audi Quattro’nun önünde bitirmeyi başarabilen çok yetenekli bir ralli pilotuydu.
British Motor Corporation (BMC), Austin-Healey ralli otomobilleri için kırmızı bir gövde üzerinde beyaz bir tavan rengi kullanıyordu, ancak ikonik Mini Cooper S ralli makineleri için bu tasarımın kullanılması biraz zaman aldı. Bu renklere sahip bir Cooper S’nin ilk örneği Bill Rogers’dan geldi. Mini’sini bir arkadaşına ödünç verdikten sonra otomobil kazaya karışıp hasar görünce tamirhanedeki boya ustası tavanı kırmızıdan farklı bir renkle boyamayı teklif etti. Rogers da tavandan gelecek sıcak güneş ısısını yansıtmaya yardımcı olacağı için beyaz istedi.
BMC, 1962’den itibaren kırmızı ve beyaz renk kombinasyonunu kullandı. Ayrıca siyah tavanlı kırmızı renk de tercih edildi. Bir şehir efsanesine göre ralli otomobillerinde kırmızı rengin seçilme sebebi çok farklıydı. Bu söylentiye göre, kırmızı beyaz otomobillere Avrupa ülkeleri arasında düzenlenen rallilerde trafik polis memurları tarafından yol verilme olasılığı daha yüksekti.
Bu renk kombinasyonu sadece Opel Manta 400 ile değil, aynı zamanda pilotu Russell Brookes ile de yakından ilişkiliydi. Çifte İngiliz Ralli Şampiyonu Brookes, 1974’te Andrews Heat for Hire firması ile ilişkisini başlatmış ve bu işbirliği etkileyici kariyerinin geri kalanında da devam etmişti.
17 yıl boyunca, Brookes ve sponsoru ralli sahnelerinde önemli ve popüler bir manzaraydı. Bu süre zarfında özellikle Brookes’in yarıştığı Opel Manta 400, ralli hayranları için bir simge haline geldi. 1985 İngiliz Ralli Şampiyonası’ndaki şampiyonluğu meraklılarının kalplerine adeta sarı, kırmızı ve mavi rengi mühürlemişti…
Gıda ve süt sektöründe yer alan bir şirket olan İtalyan Parmalat’ın mavi ve beyaz renklerinin Formula 1 üzerinde büyük bir etkisi oldu. En iyilerin çoğunda olduğu gibi onu öne çıkaran basit tasarımıydı. Parmalat Brabham takımına sponsor olmaya başladıktan iki yıl sonra Alfa Romeo’nun ayrılmasıyla bu ikonik renkleri 1980’de ortaya çıkmıştı.
1980 yılında ortaya çıkan bu tasarım, Gordon Murray tarafından tasarlanan BT49’un üzerinde büyük bir etki yaratmayı başardı. 1982’de gelen BMW motorları ile M Teknik mavi kırmızı lacivert renkleri Brabham’ın burun kısmında yer almıştı.
Bir yarış otomobilini süslemek için şimdiye kadarki en sıradışı ve eğlenceli renk tasarımlarından birisiydi. Söylentiye göre Porsche’nin dayanıklılık yarışlarındaki sponsoru Martini’nin üst yönetimi 1971’de LeMans 24 Saat’de mücadele edecek 917/20’lerin görünüşünü hiç beğenmeyerek kendi ikonik çizgili tasarımını kullanmasına izin vermedi. Böylece tasarımcı Anatole Lapine’nin (1930-2012) kendi özgün dizaynını yaratmasının önü açıldı ve otomobilde ‘pembe domuz’ olarak tanımlanan adeta görsel bir eğlenceye imza atıldı.
Bu fikri bir kasabın duvarındaki domuz resmi üzerindeki farklı et kesimleri şemasından alan Lapine, 917’yi kırık çizgilerle bölerek her bir kısmını farklı adlandırdı. Bu eseriyle de şüphesiz şimdiye kadarki en unutulmaz Porsche yarış tasarımlarından birini yaratarak tarihe geçti. Otomobilin kendisi ise 1971 Le Mans 24 Saat yarışında beşinci sırada giderken kaza nedeniyle abandone olmak zorunda kaldı.
Çok az markanın rengi Subaru’nun Dünya Ralli Şampiyonası’ndaki mavisi kadar yol otomobillerine bire bir uyarlanmıştır. Bu koyu mavi renk, Colin McRae’in şampiyonluğu ile noktalanan 1995 sezonu boyunca takım arkadaşı Carlos Sainz ile savaşına şahit olan Subaru fanatikleri arasında oldukça popüler hale gelmeyi başarmıştı.
Otomobilin sağında ve solunda yer alan tütün şirketinin logolarıyla birlikte, bu ikonik modelin öne çıkan diğer özelliği altın sarısı jantlarıydı. Impreza ile adeta özdeşleşen ve yol otomobillerine de uyarlanan bu jantlar oldukça şık görünüyordu. Öyle ki daha önce parkurlarda yer alan ağabeyi Legacy RS bile bu görsel şöleni sağlayamamıştı.
Kaynak: Autocar UK
0 comments