Sürüş İzlenimi: Land Rover Defender

Sizlere daha önceki sayılarımızda dergimizin İngiliz editörlerinin gözünden anlattığımız yeni Land Rover Defender ile sonunda bir aradayız.

Kolay değil, aylar boyunca dergimizin İngiliz editörlerinin önce piyasaya çıkmadan önce İngiltere’deki gizli testlerini sizlere haber olarak kapaktan sunmuştuk. Yakın zamanlarda yaptığımız sayılardan birinde de editörümüz Matt Saunders Namibya’da düzenlenen dünya lansmanında görüşlerini kaleme almıştı. Ne yalan söyleyeyim yazıyı yayına hazırlanması sürecinde kontrol için okurken kedinin ciğere baktığı gibi bir ruh hali içerisindeydim.

Land Rover Defender. O’nu çok fazla tarif etmeye gerek yok. Bir arazi canavarı. Dünya çapında bendeniz dahil inanılmaz bir hayran kitlesi var. Birçok insanın da onunla anısı vardır. Belki askerliğinizi yaptığınız zaman komutanınızın makam aracı olarak karşınıza çıkmıştır. Ya da seksenli yıllarda kırsal bölgelerde resmi araç olarak görmüşsünüzdür. Ya da bir off-road tutkunusunuzdur, yaşı önemli değil bir Defender sahibisinizdir en zorlu yolları bile ona güvenerek alt ediyorsunuzdur. Benim için ise Defender denince aklıma ilk gelen çocukluğumda düzenlenen Camel Trophy yarışlarında Ali Deveci-Galip Gürel ve Menderes Utku-Bülent Özler ekipleriyle ülkemiz adına kazanılan zaferlerde kullandıkları sarı renkli Defender’lardı…

Geçtiğimiz sene bu aylarda Dubai çöllerindeki son testleri yapılan Land Rover Defender’ın dünya prömiyeri ise Frankfurt Otomobil Fuarı’nda yapılmıştı. 42 derecelik bir rampadan inerek sahneye çıkan Defender, tamamen yenilenen görünümüyle kameraların ve davetlilerin huzurlarına tüm haşmetiyle çıkmıştı. Daha sonra Mart ayından itibaren ülkemizi etkisi altına alan pandemi sürecinde acaba ne zaman ülkemize geleceği yönünde merakımız ise geçtiğimiz Temmuz ayı başında yapılan dijital lansmanıyla giderilmiş oldu. Bu efsanevi model artık Türkiye topraklarında satışa çıkmıştı.

İlk kez 1948 senesinde üretimine başlanan Defender’ın bu son nesil modelden önce beş farklı jenerasyonu bulunuyordu. İnternette Land Rover Defender tarihi diye bir araştırma yaptığınızda bu beş nesil modelin dış görünümleri ne kadar değişime uğrasa da hep o klasik Defender çizgilerini koruduğunu görebilirsiniz. Ama bu altıncı nesil Defender’da ise her şey tamamen değişmiş durumda ve dışarıdan bakıldığında kesinlikle geçmişten izler yok. Sanki artık bu model yeni bir tarihin sayfalarını açmış gibi.

İstinye’de bulunan Borusan Otomotiv Showroom’una doğru test aracını teslim almaya giderken hafiften bir heyecan içimi kaplamıştı. 2006 senesinden beri otomotiv medyasında olan ben, geçen yıllar boyunca Land Rover’ın neredeyse bütün modellerini kullanma ve görüntüleme şansı bulmama rağmen ilk kez yeni Defender ile tanışacaktım.  Showroom’da gerekli işlemler yapıldıktan sonra test aracının anahtarı artık elimde ve dışarıda bahçe kısmında beni bekleyen bu kahverengi renkli arazi canavarına doğru heyecanım artarak yürüyorum.

Borusan Otomotiv tarafından benim için dezenfekte edilmiş ve içerisindeki eşya gözlerinde çeşitli dezenfektan malzemeleri ve maskeler bulunan (güzel bir uygulama, kutluyorum) Defender’ın sürücü koltuğundayım. İlk izlenimim ön konsolun oldukça sade tasarlanmış olması. Kafa karışıklığı yaratacak hiçbir şey yok. Araç adeta “Her şey elinin altında ve basit, sen benimle eğlenmene bak” diyor sanki.

Defender’ın hayranları bu en yeni neslin yüksek sürüş pozisyonuna bayılacaklar sanırım. Rakiplerinin çoğundan önemli ölçüde daha yüksek hissettiriyor. Vites kolunun yanındaki start tuşuna basarak aracı çalıştırıyor, koltuk ve aynaları kendime göre ayarlayıp yola koyuluyorum. Testimin ilk günü çekim yapmayacağımız için önceden planladığım şekilde akşama kadar tüm vaktimi asfalt yollarda geçiriyorum. Esas eğlence ise ertesi gün…

Bu konumuza fotoğrafları ile katkı veren sevgili Yasin ve sıkı bir otomobil tutkunu olan Aykut ile birlikte buluşup arazi sürüşleri için yola koyuluyoruz. Artık Defender’ın en sevdiği yer olan arazilik bir alanda ormandayız. 2.0 litrelik 240Bg motorun performansı Defender’ın arazi kabiliyetleri ile birleşince orman içindeki engebeli yollarda zevkine doyulmaz anlar yaşıyoruz. Sekiz ileri şanzıman görevini çok iyi yerine getiriyor.

Köşeli hatlara sahip bir SUV otomobil tasarlamanın faydalarından biri de yolculara her yönde bol bol alan sağlaması. Yani, örneğin Mercedes-Benz G-Serisi’nde olduğu gibi, geniş omuzlu, uzun bacaklı veya uzun olmanız fark etmez, çünkü ihtiyacınız olan tüm alana Defender’ın geniş kabininde sahip olacaksınız. Hatta isterseniz sürücü ve yolcu koltuğu arasındaki standart orta konsol yerine ekleyeceğiniz bir koltuk ile önde üç kişilik oturma alanı da yaratabilme imkanınız var. Ancak koltuğun yüksek ve dar tabanı, bir yetişkinin yalnızca yolculuklar için oturmak isteyeceği anlamına gelebilir. Bunu da belirtmem lazım.

Land Rover Defender’ın arazi ve çekiş kontrol sistemleri sayesinde off road tutkunlarının eğlenmemesi imkansız gibi diyebilirim. Ayrıca çok geniş aksesuar paketleri sayesinde kişiselleştirme imkanınız da mevcut. Aracın ön kaputunun kenarlarındaki levhalar ve tavanının arka kısmındaki cam pencereler de geçmişteki Defender modellerine adeta saygı duruşu gibi. Defender’ın ayrıca yakında vizyona girmesi beklenen “Not Time To Die” adlı James Bond filminde de bayağı hoplayıp zıplayacağını da ekleyelim.

Defender, uzun gövdesinin inandığınız gibi yolda hantal değil, ancak yine de Audi Q7 ve BMW X5 dahil olmak üzere bazı yol odaklı SUV’lar gibi akıcılığa sahip değil. Defender doğal olarak opsiyonel arazi lastikleri takılıyken asfaltta çok fazla yol tutuşa sahip değil. Direksiyon tepkileri ağır. Kabin içi izolasyon da orta seviyede. Aracımızda arazi lastikleri olması da buna bir etken.

Ya şartlar sertleştiğindeki hünerlerii? Defender’ın işler zorlaştığında devam etme yeteneği etkileyici ve bundan en iyi şekilde yararlanmak kolay. Terrain Response sistemi, aracı farklı koşullara ayarlamayı kolaylaştırıyor ve en yüksek off-road süspansiyon ayarındaki otomobil ile Defender, derin çukurlara ve çamurlu tepelere nispeten kolay bir şekilde tırmanıyor. Hatta altının zemini kazımak üzere olduğunu düşünürse, ekstra 70 mm ile kendini otomatik olarak yukarı kaldırma gibi hünere de sahip.

Land Rover Defender ile geçirdiğim eğlenceli günler bitiyor ve artık ayrılık zamanı gelip çatıyor. Aracı içimde hafif bir hüzünle Borusan Otomotiv’e geri götürürken zihnimde yine o malum soru: Maddi durumum yeterli olsaydı kendime bir Defender alır mıydım? Kesinlikle alırdım. Günlük de kullanılabilecek ama esas keyfinin bozuk yollarda daha iyi çıkacağı gerçek bir off-road aracı almak isteseydim bu kesinlikle bir Land Rover Defender olurdu. Hem de son ÖTV zamlarına rağmen. Gerçi teknik tabloda göreceğiniz o bedeli karşılayabilecek kadar zengin olsaydım kim umursardı ki fiyatını… Öyle değil mi?

TEKNİK ÖZELLİKLER 

LAND ROVER DEFENDER 110

Fiyat: 1.860.789 TL

Motor: 4 silindirli, 1999cc, turbo dizel

Güç: 240 bg @ 4000 d/dak

Maksimum Tork: 430 Nm@1400 d/dak

Ağırlık: 2248 Kg

Şanzıman: 8 ileri otomatikk

0-100 km/s: 9.1 sn

Maksimum hız: 188 km/s

Yakıt Tüketimi: 7.6-7.7 Lt/100 km

Co2: 199-205 g/km