Sürüş İzlenimi: Honda Civic Sedan

Hepimizin merak ettiği 10’uncu nesil Honda Civic Sedan, en sonunda konuğumuz oldu. Bakalım yenilenen görünümü ve
güncellenmiş teknolojileriyle Civic, beklediğimize değmiş mi?

Bazı otomobiller, Türkiye’de gerçekten çok seviliyor. VW Golf, Toyota Corolla ya da Honda Civic gibi modeller, uzun yıllardan beri yollarımızda ve eski nesilleri bile halen çok “tutuluyor” ki 6’ıncı ve 7’inci nesil Civic’lerin ikinci el fiyatlarına bir göz gezdirin, söylemek istediğimi anlayacağınızdan eminim.

2012 yılının başlarında bir önceki nesil Civic ile tanışmıştık, hatırlarsınız. Bu otomobil devrimden çok evrim niteliğindeydi ve 2007-2012 arası üretilen bir önceki nesline benzer özellikleri sebebiyle ışıltılı bir girizgah yapmamıştı. Hatta bazı kullanıcılar 9’uncu nesil Civic Sedan’ın malzeme kalitesi anlamında selefini arattığını bile düşünmüştü. Gerçekten de tasarım, teknoloji ve sürüş özellikleri bu iki nesilde birbirine oldukça benziyordu ve açıkçası rakipleri arasında önemli bir fark yaratma peşinde de değildi. Bugün ise durum daha farklı; karşımızda duran otomobil tepeden tırnağa yepyeni ve bu sefer Japon mühendisler iddialı bir çalışmaya imza atmışa benziyor. Gelin biraz daha yakından mercek altına alalım.

Öncelikle Civic, boyutları itibariyle artık çok daha büyük bir otomobil ve ilk görüşte bu belli oluyor; artık kompakttan çok orta sınıf sedan havasında bir cüssesi var. 4545 mm uzunluk, 4648 mm’ye yükselirken, 1755 mm’lik genişlik ölçüsü 1799 mm’ye çıkmış. Buna karşın 1435 mm’lik yükseklik 1407’ye gerilemiş. Aks mesafesiyse 2675 mm’den 2698 mm’ye ulaşmış. Rakamlar dışında subjektif olarak bakıldığında farlarda ve omuz çizgisinde kullanılan tasarım oyunları sebebiyle otomobil olduğundan daha geniş, alçak ve uzun görünüyor diyebilirim. Arka tasarım ise hibrit ve elektrikli otomobilleri hatırlatacak türden liftback kıvamında, stop tasarımı herkesin hoşuna gitmeyebilir. Tamponlardaki “Amerikan park lambaları” ise Civic’in şık görünümünü pekiştiriyor. Öte yandan jantlar bile aerodinami kaygıları taşınarak tasarlanmış ve rüzgar direnç katsayısını düşürüyorlar. Civic ortalama 20 kg civarında iskelet yapısı itibariyle zayıflasa da, kullanılan yeni izolasyon malzemeleri sebebiyle yaklaşık 100 kg kadar ağırlaşmış ki bunun sürüş esnasında meyvelerini topluyorsunuz.

_MG_4277

Otomobilin iç mekanı, bir önceki nesil Civic hesaba katıldığında önemli derecede geliştirilmiş. Kokpit tasarımı daha albenili ve en önemlisi eskiden kokpitte sert ve göz tırmalayıcı plastiklere yer verilirken artık derli toplu yumuşak bir malzemeye yer verilmiş. Eğimli orta konsol ve havada asılı izlenimi veren dokunmatik ekranla donanıma bağlı olarak gelen TFT dijital gösterge tablosu şık görünümlü detaylar. Direksiyon üzerindeki ses kumandasının dokunmatik olması ilginç; dokunmatik demişken, multi medya ekranının ara yüzleri halen kullanışlı değil ve sistem yavaş çalışıyor. Çok karmaşık olan yol bilgisayarı ekranıysa neden halen 10’uncu nesilde de devam ettiriliyor, anlamak zor.

Vites konsolunun altında tıpkı HR-V gibi gizli bir göz var ve buraya telefon gibi büyük eşyalar sığabiliyor. Yeni koltuk tasarımı da eskiden çok “Japon” kokan koltuklara göre daha modern görünürken, daha rahat ve sportif hissettiriyorlar. Civic’in gerek önde, gerekse arkada sunduğu diz, baş ve omuz mesafesiyse sınıf ortalamasında. Arka bölümdeki diz mesafesi hatırı sayılır şekilde artarken, baş mesafesinde alçalan tavan formu sebebiyle ufak bir azalma var. Eleştiri oklarına hedef olan 440 litrelik bagaj hacmiyse artık tam 519 litre, fakat yüksek yükleme eşiği sorun oluşturabilir.

_MG_4325

Dinamik görünüm aslında Civic Sedan’ın sürüş özellikleri hakkında bir tutam ipucu veriyor. 4 nesildir Türkiye’de üretilen otomobil, gelmiş geçmiş en dengeli ve rafine sürüşe sahip Civic Sedan denilebilir. Önceki nesillere göre çok çok daha hızlı ve direkt çalışan direksiyon sistemi, geri bildirim konusunda da gelişim kaydetmiş. Süspansiyon sistemi de daha dengeli ve limitte yumuşak bir önden kayma dışında sakin bir karaktere sahip. Arkada artık çok kollu süspansiyon sistemi kullanılıyor ve orta sertlikteki süspansiyon sistemi gayet sessiz çalışırken, darbeleri sönümlemekte de çok zorlanmıyor. Civic’in en büyük başarısıysa izolasyonda; artık rüzgar ve lastik yuvarlanma sesleri sebebiyle müzik sistemine sarılmanıza gerek yok. Motor sesini halen bazı rakiplerine göre biraz daha iç mekana yansıtan Civic, temelde çok rafine olan karakteriyle başarılı bir tablo çiziyor.

Fakat bu başarılı tabloya gölge düşüren; kaputu altındaki güç kaynağı. Çok uzun zamandır kullanılan 1,6 litrelik atmosferik beslemeli, değişken supap zamanlamalı benzinli motor, tekrar karşımıza çıkıyor. 6500 d/dak’da 125 bg güç, 4300 d/dak’da 152 Nm tork üreten ünite, CVT şanzımanla işbirliği içerisinde. Sakin kullanımlarda, düşük devirde düşük tork üretimi sebebiyle yetersiz hissettiren motor, performans isteklerini yerine getirmek için CVT şanzımanın sürekli devri yüksek tutmasına mahkum. Bu da yüksek motor sesi ve yüksek yakıt tüketimi anlamına geliyor. 100 km’de ortalama 8,8 litre yakıt tüketen otomobilin önümüzdeki yıl 1,5 litrelik turbo beslemeli benzinli motor seçeneği de sunulacağını not edelim.

YAZI: KEREM TOKMAK

FOTOĞRAF: OMAR BAHLOL

_MG_4362 _MG_4398 _MG_4369 _MG_4358 _MG_4352 _MG_4347 _MG_4344 _MG_4325 _MG_4320 _MG_4318 _MG_4316 _MG_4310 _MG_4308

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir