2017’nin en iyi 50 otomobili (25-1)

Daha önce ilk kısmını yayınladığımız liste devam ediyor…

25. BMW i3

BMW yeterince i3 satmakta zorlansa da, bu durum otomobilin teknolojisindeki üstünlüğü ve ileri görüşlülüğünü baltalamıyor. Hayat tarzınıza uyum sağlıyorsa kendinizi zorlayıp bir tane alın.

BMW i3

 

24. Volkswagen Golf

Son makyaj operasyonu yüzeyseldi çünkü fazlasına gerek yoktu. Golf halen gelmiş geçmiş en iyi aile hatchback’i. Sınıfının en iyi otomobili olan bu aracın GTI versiyonu ise tadına doyulmaz bir otomotiv ikonu.

Volkswagen Golf GTI

 

23. Ariel Atom

Ariel Atom kadar saf ki, bir Caterham yanında Bentley gibi kalıyor. Dört tekerlekli bu sanat eseri tüm zamanların en nadide sürüş makinelerinden bir tanesi. Bir kez kullanın, sonsuza kadar bağımlısı olacaksınız.

Ariel Atom

 

22. Lotus Elise

Yollara çıkışının üzerinden 20 yıl geçse de, Elise hafiflemeye ve Lotus’un kurucusu Colin Chapman’ın vizyonunu yaşatmaya devam ediyor. Otomobilin yeni Sprint versiyonu nefis bir parça.

Lotus Elise

 

21. Mercedes-AMG GT R

Ring’in önden motorlular-arkadan itişliler rekorunu sıkı sıkıya tutacak kadar vahşi olan bu otomobilin en güzel tarafı, sürüşü en kolay Mercedes-AMG GT modeli olması. İnanıyoruz ki daha da ateşli bir versiyonu üretilecektir.

Mercedes-AMG GT-R

 

20. Ford Fiesta 1.0 Ecoboost

Fiesta halen en sevdiğimiz küçük otomobil. Aracın üç silindirli turbo motoru ise 1.0 litrenin altındaki güç ünitelerinin en iyisi… Bu yüzden onu üst sıralarda gördüğünüz için şaşırmayın.

Ford Fiesta

 

19. BMW M2

Burada M3 veya M4’ü değil, M2’yi görüyorsunuz çünkü bu ufaklık M logosunun hakkını büyük kardeşlerinden daha iyi veriyor. Sonsuz eğlence, bolca kullanışlılık. Sahip olduğu sıradan parçaların bütününden çok daha fazlasını sunan nadir otomobillerden bir tanesi.

BMW M2

 

18. Porsche Macan

O kadar iyi ki, temelini bir önceki Audi Q5’ten aldığına inanmakta güçlük çekebilirsiniz. Bir sonraki versiyonu VW’nin daha hafif bir platformuna kurulacağı için rakipleri şimdiden titremeye başlayabilir.

Porsche Macan

 

17. BMW 5 Serisi

Mercedes-Benz’in yeni E Serisi ile çıtayı fazlaca yükselttiğini düşünmüştük fakat BMW, E34’ün üzerinden 30 yıl geçmişken, tüm zamanların en iyi 5 Serisi’ni üretmeyi başardı. İnanılmaz derecede olmuş bir ürün.

BMW 5 Serisi

 

16. Porsche 718 Cayman

Yeni Cayman dört silindirli bir motorla donatılmasaydı bu listede çok daha üst sıralarda, en azından ilk onda olabilirdi… Neyse ki otomobilin bu sınıftaki gelmiş geçmiş en iyi şasiye sahip oluşu durumu kurtarıyor.

Porsche 718

 

15. Mercedes-Benz E Serisi Estate

Skoda Superb yüzünden piyasanın en geniş steyşını olamasa da halen ciddi bir bagaja sahip. Sürüş kalitesi ve rafineliği ise otomobili en çekici steyşınlardan biri haline getiriyor.

Mercedes E Serisi

 

14. Ford Fiesta ST

ST daima sınıfının en iyi otomobili olmayı başardı ki rakipleri onu halen rahatsız edebilmiş değil. Bir sonraki üç silindirli model daha hafif ve daha da keyifli olacaktır.

 

13. BMW i8

Karbonfiber sanatı, üç silindirli Mini motoru ve elektriğin gücü… Harika bir sürüşe sahip olan BMW i8 otomotivin geleceğini temsil ediyorsa, bizler bu geleceğe seve seve razıyız.

BMW i8

 

12. Mercedes-Benz S Serisi

S-Serisi yaşını hissettirmeye başlasa da, oldukça gelişmiş bir otomobil olan BMW 7 Serisi bile onu tahtından edemiyor. Bakalım yeni Audi A8, BMW’nin yapamadığını yapabilecek mi?

Mercedes S Serisi

 

11. Porsche Panamera Diesel S

0-160 km/s hızlanmasını 10 saniyenin altında tamamlayan bir dizel otomobil mi? Görmesek inanmazdık… Porsche’nin ilk lüks otomobili teknoloji yüklü bir GT formu ile karşınızda.

Porsche Panamera

 

10. Bentley Bentayga

Tasarımına ve ismine takılmazsanız, gelmiş geçmiş en gelişmiş SUV ile karşılaşacaksınız demektir. Hem yolda, hem de arazide inanılmaz olan otomobil, taşıdığı logoyu sonuna kadar hak ediyor. Üç turbolu dizel motoru ise tam bir şaheser.

Bentley Bentayga

 

9. Range Rover Sport

Tasarım, kullanışlılık, arazi yetenekleri ve sürüş keyfi konularını ustaca bir araya getirdiği için Sport’u en sevdiğimiz SUV ilan ediyoruz. Üç otomobilin yaptığını tek başına yaptığını düşünürseniz fiyatı o kadar pahalı gelmeyebilir.

Range Rover Sport

 

8. Mazda MX-5

Geçen yıl ilk beşe kalan MX-5 bu yıl da en sevdiğimiz minik spor otomobil olmayı başarıyor. Hafiflik, denge ve etkileşim gibi geleneksel değerlere bağlılığı sayesinde minik Mazda’nın yeri hep ayrı olacak.

Mazda MX 5

 

7. Ariel Nomad

Başka hiçbir otomobile benzemediği için, başka hiçbir otomobilde bulunmayacak türden bir deneyim sunuyor. Her türlü arazide sportif bir sürüş keyfi sunması paha biçilemez bir detay.

Ariel Nomad

 

6. Ferrari 488 GTB

Gelmiş geçmiş en iyi spor otomobil üreticisinin en iyi güncel ürünü. İlk beşe girmeyi kıl payı kaçıran 488 müthiş bir sürati harika bir uyumlulukla birleştirerek tasarımının yarattığı beklentiyi sonuna kadar karşılıyor.

Ferrari 488

 

5. Aston Martin DB11

Günümüzün otomotiv dünyasında önden motoru, 12 silindiri, 2+2 oturma düzenini, İngiliz kültürünü ve GT ruhunu yaşatmayı başaran bir marka alkışlanmalıdır. Aston Martin bunu hakkıyla başardı ve yeni otomobiline Aston’un bütün gelenekselliğiyle birlikte taze dokunuşlar katmayı da bildi. Bu yüzden DB11’in bu listede özel bir yeri olduğuna inanıyoruz.

DB11’in en güzel tarafı böyle bir otomobilin içinde bulunduğumuz zamanlarda üretilmiş olması, var olması… Aston Martin’in düzeni geçtiğimiz seneler içerisinde bazı zengin insanların ruh hallerine bağlı olarak ilerlediyse de, yeni patron Andy Palmer şirketin belini doğrultmayı başardı. Şirket derin ve sert bir nefes aldı ve İngiltere’nin bir köşesinde senelerdir otomobil üreten bir şirket yeniden parlamaya başladı.

DB11 hem çok başarılı, hem de gerçek bir Aston Martin. Bir V12 motorun sesindeki zenginlik ve çekicilik nasılsa, buradaki Aston’un yarattığı hissiyat da o.

Tok bir sürüş karakterine, konfora ve uzun yol hevesine sahip olan aracın bir yarış pistinde Bentley Continental GT3-R’dan ziyade Porsche 911 Turbo’ya yakın bir karakter çizmesi ise olayın asıl parlak yanı… Uzun lafın kısası, Aston Martin uzun yıllardır bu kadar güçlü ve büyük bir adım atmamıştı.

Otomobil hemen her disiplinde ilerlediğini hissettiriyor ki onu zirveye değil de ilk beşe koymamızın sebebi bu. Öte yandan, ortalama bir DB’nin ömrünün bir Porshe 911’in iki katı olduğunu düşünürsek, Aston Martin yıllar içinde zirveyi zorlamak için gerekli imkanları yaratacaktır.

Bu arada ‘2027’nin En iyi 50 Otomobili’ listesinde bu otomobili tekrar görürseniz şaşırmayın.

Aston Martin DB11

 

4. Volkswagen Golf R

Daha önce bu dergide Golf R’ın makul bütçeler için alınabilecek en ‘çok yönlü’ performans otomobili olduğunu okumuştunuz. Volkswagen ailenin tamamına uyguladığı makyaj operasyonuna Golf R’ı da dahil etti ve otomobilin tasarımı, bilgi eğlence sistemi ve motor gücü iyileştirildi. Kalan detaylar ise neredeyse hiç değişmedi ki bu çok iyi bir şey. Çünkü bildiğimiz Golf R sıradan görünen fakat sonsuz eğlenceler sunabilen bir otomobil. Bu arada Golf R’ın yarattığı etki zaman içerisinde değişmedi ki otomobil bu yönüyle ofisimizde Porsche 911, Range Rover veya Mazda MX-5 gibi kilometre taşlarıyla aynı muameleyi görür. Genelde bir performans otomobilinin dibini gördükten sonra ufak da olsa bir hayal kırıklığı duyabilirsiniz. Golf ise sizi her defasında etkilemeyi başarıyor ki EA888 kodlu motorun performansı, dört tekerlekten çekiş sisteminin verimliliği ve kusursuz sürüş kalitesi bunda önemli etkenler.

Netice olarak, Volkswagen Golf R’ın ilk beşte yer alıp almaması gerektiğini bir an bile tartışmadık. Ekipte herkes Golf’ün fiyatına karşılık muazzam bir keyif makinesi olduğunu ve ömrü boyunca bu listenin ilk beşinde kalmayı hak ettiğini düşünüyor.

Volkswagen Golf R

 

3. Alfa Romeo Quadrifoglio

Giulia Quadrifoglio’nun gelişimiyle ilgili her türlü durumu sıfırdan başlamak olarak görebilirsiniz. Giulia’dan önce üretilen arkadan itişli son Alfa modelinin üzerinden asırlar geçti. Şirketin V8 motorlar konusundaki son girişimleri tarihe karıştı. Sportiflik konusunda ise, 4C’yi bir kenara bırakırsak, Mito ve Giulietta modelleriyle yapılan girişimler aşırı yetersiz kaldı. Bu yüzden Alfa’nın BMW M3 ve Mercedes-AMG C63 ile rekabet edecek otomobilinin başlangıçta fazlasıyla geride kalacağı düşünülmüştü. Gerçek ise bundan epey farklı… Burada müthiş ve karşı konulamaz bir Alfa otomobili var.

Bu başarıda Giulia’nın gelişim süreci hiç şüphesiz en önemli etken. Sıfırdan yapılan çizimler, üst yönetimin hata payı kabul etmemesi ve Ferrari mühendislerinin konuya katkı sağlaması… Porsche için Weissach, Renault için Dieppe veya Mercedes için Affalterbach ne ise, Alfa için de Maranello o oldu. Örneğin Giulia’nın Ferrari mühendisleri tarafından geliştirilen direksiyon sistemi inceliği, keskinliği ve hissiyatıyla Almanlara ders oldu. Benzer bir durum aracın şasisi için de söylenebilir…

Ilık ve kuru bir günde, çok fazla abartmamak kaydıyla, Giulia’nın arka aksını zemine yapıştıran bir karakter çizdiğini söyleyebiliriz. Dengeli, kendinden emin ve keyifli bir karakter…

Tabii otomobilin fren tepkisi, malzeme kalitesi ve aşırı duygusal fiyatı gibi eksileri de yok değil. Bu eksiler kimilerinin canını sıksa da, Giulia’nın beklenmedik başarısına gölge düşürmüyor.

Alfa Romeo Quadrifoglio

 

2.McLaren 570s

Macera düşkünü fotoğrafçıların çabaları çoğunlukla boşa çıkar ama fotoğrafçımız Luc Lacey o gün şanslıydı. Yepyeni bir McLaren 570S’in çekimindeydik ve bulunduğumuz yeri daha önce görenimiz olmamıştı… Galler’de tuhaf bir patika yolda oluşumuz yetmezmiş gibi, hava koşulları da oldukça kötüydü. Öyle ki, Halle Berry’nin X-Men’deki haliyle çıkagelmesi an meselesiydi. Bir noktadan sonra şu cümleyi söylediğimi hatırlıyorum: ‘Hava bir süperspor için o kadar da iyi sayılmaz ha?’ Süpersporuna göre değişirmiş… Kasisli, çukurlu ve çamur içindeki daracık bir yolda çekim yapmaya çabalıyorduk. Ne var ki, ‘Ortadan motorlu modern bir McLaren ne tür koşullarda fotoğraflanmamalı?’ sorusunun cevabı gibi olan çekim ortamımız sayesinde otomobilin çok özel bir yanını keşfetmiştik.

570S çekim boyunca bizlere ne kadar kullanışlı olabileceğini gösterdi. Normal modda olduğunuz sürece gayet makul bir çalışma karakteri sergileyen süspansiyon sisteminin haricinde, otomobilin direksiyonu ve akıcılığı da bizi bizden almıştı. Yolun kenarında beyaz çizgilerin hafifçe dışına taştığımız durumlarda dahi kendini bozmayan McLaren, seksenlerden çıkıp gelmiş bir ateşli hacthback gibi davranıyordu.

570 bg gücü Pirelli P Zero lastikler vasıtasıyla yola aktaran otomobilde en ufak bir gerilim yahut agresiflik sezmemiştik. Muhteşem… Çekimden bir gün önce kuru zeminde yaptığım sürüşlerde, otomobilin kendisinden çok daha pahalı araçlar kadar hızlı olabildiğini gördükten sonra, ikinci bir sürpriz beklememiştim.

Ortadan motorlu ve karbonfiber gövdeli süper otomobil egzotizmini makul fiyatlara, inanılmaz bir performansla birlikte sunan 570S güven ve ilham veren bir makine. Daha önce P1’i, 570GT’yi ve 720S’i kullanmış olsam da, 570S’in otomotiv dünyası için diğer bütün McLaren modellerinden daha büyük bir hediye olduğunu düşünüyorum. Basitliği, ulaşılabilirliği ve çekiciliği ile müthiş bir modern McLaren…

McLaren 720s

 

1.Porsche 911 GTS

911 GTS’i şu an satışta olan favori otomobilimiz ilan ediyoruz ama burada önemli bir detay söz konusu. GTS model ailesini içinde farklı tarzda çikolatalar barındıran bir kutu gibi düşünün. Targa’lar, cabrio’lar… Dört tekerlekten çekişliler, PDK’lılar… Bu kutunun içinde kendi zevkinize uygun bir seçenek bulacağınız kesin fakat testimizin kazanan otomobilin detayları net: Arkadan itişli ve manuel şanzımanlı bir GTS.

911 ailesi sayısız farklı otomobil barındıran geniş bir aile. Ne var ki, bu durum basitliğin güzelliğini baltalama ve orijinal konseptin otantikliğini gölgeleme riski taşıyor. Bu yüzden ekip olarak basit ve saf GTS’ten yanayız.

GTS’in yetenekleri geçmiş zaman 911’lerinden çok farklı sayılmaz. Fakat bu otomobilin tek güçlü yanı sürüş keyfi olsaydı, GTS birinci sırayı asla kazanamazdı. Tamam, bu şeyle manzaralı bir dağ yolunda yapacağınız bir sürüşün her dakikasını hatırlayacaksınız fakat bu tarz sürüşler direksiyon başında geçirdiğimiz zamanın ancak %1’ini oluşturuyor. İşte GTS’in olayı da tam olarak burada saklı. Otomobil kalan %99’u da kusursuz biçimde doldurmak ve renklendirmek gibi bir yeteneğe sahip…

Şehirdeki sıkıcı dakikalar geride kalıp da yol açıldığında, GTS bir anda McLaren 570S seviyesine yükseliyor. McLaren daha hızlı bir otomobil olsa da, Porsche’nin daha kompakt oluşu arayı kapatıyor. 911 Turbo’dan 145 kg daha hafif olan GTS sahiden hafif hissettiriyor ve avuçlarınızın arasında mutlak bir incelikle akıp gidiyor.

Denklemimizi daha da basitleştirelim: ‘Sürüş keyfinin yoğunluğu’ x ‘Sürüş keyfi yaşayabildiğiniz dakikaların sayısı’. Bu şekilde bakıldığında GTS, daha doğrusu 911 GTS, benzersiz ve rakipsiz bir otomobile dönüşüyor.

Porsche 911 GTS

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir